1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.09.2010 - Alman basınından özetler

28 Eylül 2010

İsrail’in Filistin topraklarındaki yerleşim politikası, Rusya ile Çin arasındaki işbirliği, Venezüella’daki seçimler ve Avrupa ortak para birimi euronun durumu, bugünkü Alman basınında öne çıkan konular.

https://p.dw.com/p/POC8

İsrail hükümeti Batı Şeria'daki inşaat yasağının kalkmasından sonra ‘anlaşmazlıklara rağmen siyasi süreci devam ettirme niyetinde olduklarını', duyurdu. Kudüs yönetiminin şartları dikte ettirmedeki ısrarını Frankfurter Allgemeine Zeitung şöyle yorumluyor:

“İsrail ile Filistinliler arasındaki doğrudan barış görüşmeleri başladığı gibi bitme tehlikesiyle karşı karşıya. Nedeni belli: İsrail, süresi dolan Batı Şeria'daki on aylık inşaat yasağını uzatmaya niyetli değil. Filistin lideri Mahmud Abbas barış müzakerelerinin akıbetiyle ilgili kararını Arap Birliği'ne danıştıktan sonra verecek. Abbas, aynı zamanda hasmı Hamas'la barışmanın da yollarını arıyor. Şam'daki buluşmadan tarafların kavgayla ayrılmaması bile başarı sayılabilir.”

Frankfurter Neue Presse gazetesi yorumunda, ‘Abbas kızmakta haklı, ama zaten 300 bin İsrailli'nin yaşadığı Batı Şeria'da 1 500 konut daha yapılsa ne çıkar?', diyor ve Başkan Obama'nın mutlak yerleşim inşaatı yasağı talebine katılmak zorunda olmasının Mahmud Abbas'ın elini kolunu bağladığını yazıyor. Neue Osnabrücker Zeitung'da ise konuyla ilgili şu satırları okuyoruz:

“Kutsal topraklara kalıcı barışın gelebilmesi için iki devletli çözümün alternatifsiz olduğu, Kudüs'ün iki başkente bölünmesi ve 1967 savaşından önceki sınırlara dönülmesi kabul edilmelidir. İsrail'in Batı Şeria'da uyguladığı yerleşim politikası, ucuz bir ‘toprak talebini genişletme' denemesidir. Devletler hukuku hilafına buldozerlerle realite yaratma girişimidir. Filistin toprağındaki yerleşim adacıkları altyapıyı kesintiye uğratıp, bölgenin ekonomik gelişmesini sekte vurmaktadır. Aynı zamanda da Filistinlilerin hayal kırıklığını arttırıp, terörizmin artmasına zemin hazırlamaktadır.”

Süddeutsche Zeitung'un Güney Amerika ülkelerinden Venezüella'daki genel seçim sonuçlarını konu alan yorumuyla basın özetlerine devam ediyoruz:

“Dünyada başka hiçbir lider Venezüella Devlet başkanı Hugo Chavez kadar seçime girmemiştir. Chavez hemen her defasında da seçimden galip çıktı. Ama fark kapanmaya başladı. Parlamento seçiminde Chavez'in sosyalistleri birinci parti oldu ama muhalefet de güçlendi. Bu tablo olumlu beklentiler kadar endişelere de kaynak oluyor. Rakiplerinin seçimleri boykot etmek, grev yapmak ya da darbeye kalkışmak yerine Chavez'in karşısına yeniden aday çıkaracak olmaları umut veriyor. Birbirleriyle kavgalı rakipleri Chavez'in gücünü kırmak için seçim ittifakı kurabildiler. Ülkenin, liderin dost ve düşmanları arasında daha fazla bölünmesi ise kaygı vericidir.”

Rusya Devlet başkanı Dimitri Medvedev'in Çin ziyareti sırasında imzalanan ikili anlaşmalar, Moskova yönetiminin gözlerini doğuya çevirdiği şeklinde yorumlanıyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung'da şu satırları okuyoruz:

“Rus – Çin işbirliği jeopolitik nedenlerle gelişememişti. Sınır anlaşmazlığına çözüm bulunmuş olmasına rağmen Rusya dinamik komşusundan çekinmekteydi. İşbirliğinin gelişmesiyle Çin'in bölgedeki nüfuzu daha da artabilir. Kendi ülkelerindeki merkezkaç kuvvetlerle baş etmekte zorlanan Rus yönetimi bu gerçeği kulak ardı edemez. Ama aynı zamanda Çin ile kurduğu bağları Avrupalı ortaklarına karşı koz olarak da kullanabilir. Moskova Pekin'e bağımlı duruma düşmeden ilişkilerini çeşitlendirmek istiyor.”

Westfalen-Blatt gazetesinin euroyu konu alan satırlarıyla basın özetlerine son veriyoruz:

“Euro, para birliği üyelerinin borç krizi yüzünden sürüklendiği girdaptan kurtulup, toparlandı. Bunda Avrupa ülkeleri arasındaki işbirliği kadar ekonomik canlanma da rol oynadı. Euronun gücü aynı zamanda doların zayıflığını da yansıtıyor. Başkan Obama 50 milyar dolarlık teşvik paketiyle, kamu borçlarını hiç olmazsa tedricen azaltacağına bağlanan umutları sarstı. Parasını suni olarak ucuzlatan Çin'e yaptırım uyarısında bulunması hür dünya ticaretinin tehlikeye girebileceği endişesine yol açıyor. Euronun sadece göreceli değil ama reel ve sürekli güçlü olması için kamu borçları seçim hesapları yapmadan azaltılmalıdır. 2011, kader yılı olacaktır.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Meltem Karagöz