1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Presseschau

27 Kasım 2009

Dünya iklim zirvesi ve Afganistan'da Eylül ayında düzenlenen, saldırı emrini bir Alman albayın verdiği, çok sayıda sivilin öldüğü operasyonun Alman iç politikasına etkisiyle ilgili yorumlar göze çarpıyor.

https://p.dw.com/p/Kj1o
Fotoğraf: AP

Eylül ayında NATO birliklerinin düzenlediği, saldırı emrini Alman bir albayın verdiği ve çok sayıda sivilin öldüğü saldırı, Alman iç politikasında yeniden gündemde. Yeni Savunma Bakanı Karl Theodor zu Guttenberg'in saldırıyla ilgili bazı bilgilerin karartıldığı yönündeki açıklaması, eski Savunma Bakanı şimdiki Çalışma Bakanı Franz-Josef Jung üzerindeki baskının artmasına neden oldu. İsviçre'den Basler Zeitung, Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanlığı müsteşarının istifasını şöyle değerlendiriyor:

"Dünkü istifalar ordunun Kunduz'daki saldırı konusunda politikacılardan ya bir şeyler sakladığı, örtbas etmeye çalıştığı ya da politikacıların genel seçimler nedeniyle bu askeri operasyonun yol açtığı sonuçlar konusunda bildiği gerçekleri sustuğu izlenimini doğuruyor. Bu, Almanya'nın yurtdışındaki askeri misyonunu açısından zararlı olabilir. Üstelik bu konuda tehlikede olan bir tek Jung değil. Halefi Karl Theodor zu Guttenberg için de bu konu uygunsuz bir zamanda gündeme geldi. Zu Guttenberg Savunma Bakanlığı görevine gelmesinden kısa bir süre sonra Afganistan misyonunu savunmuştu. Şimdi ona duyulan güven de zedelendi."

Alman Die Welt gazetesinin aynı konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

"Şimdi ortaya çıkan gelişmeler, dönemin Savunma Bakanı Franz-Josef Jung'un 4 Eylül'deki saldırının ardından talihsiz biçimde ihmalkâr davrandığını ortaya koyuyor. Alman Ordusu'ndan bir Albay'ın emir vermesi üzerine iki tankerin bombalanmasının ardından Bakan acele davranıp birçok kez ‘sadece terörist Taliban'ın hedef alındığını’ açıkladı. Oysa daha saldırının düzenlendiği gün Alman Ordusu'nun bölgedeki komutanları, sivil kurbanların da bulunduğu yönünde bulgulara rastladı. Ancak burada kesin olmayan nokta, Jung'un o dönem ya da sonrasında yalan söyleyip söylemediği."

Bugünkü gazetelerde yer bulan bir başka konu ise Aralık ayında Kopenhag'da yapılacak Uluslararası İklim Konferansı. Fransız Le Monde gazetesi İklim Konferansı öncesinde hâkim olan havayı yorum sütunlarına taşıyor:

"İklim Konferansı öncesinde durum kötü görünüyor. Birçokları dünyayı en fazla kirleten iki ülke olan ABD ve Çin'in sera etkisine yol açan gazların salınımının azaltılmasını öngören bağlayıcı bir anlaşmanın imzalanmasını 'erken' diye nitelendirmelerinin ardından konferansın başarısız olacağını açıkladı. ABD Başkanı Barack Obama konferansın açılışına katılacağını söyleyerek, en azından konferansın başlangıcının bir çıkmaza girmemesini sağladı. Obama Kopenhag'daki tartışmaların en temel koşulunu yerine getirdi: Sanayi ülkelerinin 2020 ve 2030 için emisyon konusundaki sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca ABD'nin Çin'i bu konuda harekete geçirmeye çalışma girişimi de kaçınılmazdı. Bu amacına ulaştı. Pekin kendi belirlediği hedefleri açıkladı. Kısacası, şimdi müzakere yapmak için gerekli malzeme var. Bu, hemen bir başarı sağlanacağını garantilemese de büyük bir ilerleme."


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ayhan Şimşek