27.10.2009 - Alman basınından özetler

Mısırlı Merve El Şerbini’nin 1 Temmuz tarihinde mahkeme salonunda, hakaretten dava açtığı aşırı sağcı sanık tarafından 16 bıçak darbesiyle öldürülmesiyle ilgili dava dün olayın yaşandığı Dresden Eyalet Mahkemesi’nde başladı. Dava süreciyle ilgili yorumlar bugünkü Alman basınında geniş yer alıyor.

Neue Osnabrücker Zeitung, dava sürecinde ceza hukuku prosedürlerine harfi harfine uyulmasının önemine dikkat çekiyor ve ekliyor:

“Dresden Eyalet Mahkemesi’nde, hamile bir kadını yabancı düşmanlığı nedeniyle üç yaşındaki oğlunun gözleri önünde öldüren ve eşini ağır yaralayan biri yargılanıyor. Hem de herhangi bir yerde değil, mahkeme salonunun ortasında. Bu şok saldırı haftalardır Arap-İslam dünyasında Almanya’daki ırkçılık ve İslam düşmanlığının kanıtı olarak kullanılıyor. Başyargıç daha duruşma başında bunun siyasi bir dava olmadığını nesnel bir şekilde ortaya koymakla iyi etti. İtidal, ceza hukuku prosedürünün harfi harfine uygulanması ve tüm taraflara adil yaklaşım… Her dava için geçerli bu değerlere bu davada daha da fazla hassasiyet gösterilmelidir. Mahkeme, sanığa ağır ceza verilmesi yönündeki kısmen isterik taleplere ancak bu şekilde göğüs gerebilir. Sonuçta söz konusu olan, sadece 28 yaşındaki sanığın psikolojisi ve kendisini suça iten nedenleri bulmak değil, Alex W.’nin nasıl olup da mahkeme salonuna kimse fark etmeden bıçakla girebilmiş olduğu, ve polisin Merve’nin eşini niçin suçlu sanıp ateş ettiğidir. İslam düşmanlığına karşı koymak kadar, sanığın Rusya Almanı kimliğinin olayın dışında tutulması da önem taşıyor.”

Die Welt gazetesi ise ‘İntikam yerine hukuk’ başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Mısır Büyükelçisi, Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı ve Arap ülkelerinden çok sayıda medya mensubu dünkü duruşmada hazır bulundu. Bu onların hakkı da. Sonuçta tüm ilgililerle kamuya açık şeffaf bir dava süreci, hukuk devletinin temellerindendir. Ancak Mahkeme daha başlangıçta tüm beklentileri karşılayamayacağını belirtmekle, iyi etmiş oldu. Dresden’deki siyasi bir dava değil ceza davasıdır. Bu iki alanı birbirinden çok iyi ayırmak gerekir. Kararın ölçütü Mısır, İran ya da Almanya’daki Müslüman çıkar gruplarının ya da siyasilerin, cezanın ağır olması talepleri değildir. İnternette dolaşan, nefret dolu vaizlerin intikam çağrıları hiç değildir. Ölçüt, şimdiye kadar karşısına çıkan tüm zorlukları başarıyla aşmış olan Alman ceza hukukudur.”

Hannover’de yayımlanan Neue Presse gazetesi tüm taraflara büyük sorumluluk düştüğünü belirtiyor ve ekliyor:

“Polisin saldırgan sanıp zaten yaralı olan Mısırlı masum kocaya ateş etmesi Alman adaletine duyulan güveni sarsmıştır. Davada söz konusu noktalardan biri, bu güvenin yeniden tesisidir. Ancak cezanın ağır olması yönündeki tüm talepler ne kadar yüksek sesle dile getirilirse getirilsin, kararın temeli Alman ceza hukuku olmalıdır. Dresden’deki davanın tüm ilgi çekiciliğine rağmen siyasi bir dava olmadığını herkes iyi bilmelidir.”

Neues Deutschland gazetesi ise katil zanlısının Rusya’dan göçen Almanlar’dan olmasına gönderme yaparak, toplumdaki yerleşik önyargıları sorguluyor:

“Katil bir Rus. Tam da uydu! Ve Rus, Perm’den geliyor. Perm mi? Orası da neresi? Sibirya’da bir yerler olmalı. Ya da değil mi? Fark etmez, oradakilerin hepsi öyle zaten… Peki onlar ‘buradaysa' ne oluyor? Hrıstiyan ve demokratik seçim aritmetiğine uydukları için ‘Alman’ olarak yuvaya kabul edilen, ‘Rusya Almanı’ ya da ‘Alman Ruslar’ kimliğine terfi ettirilenler. Nazi büyükbabanın gözünde sonsuza dek ‘İvan’ kalmasınlar diye. Alex W. belki de bir kurbandır. Ama her şeyden önce bir katildir. Mahkeme, alışıldık Alman adlarına sahip biri için davayı nasıl görecekse, şimdi de öyle görecek. Ancak sadece bu zalim suçu değil, bizim toplumsal varlığımızı da değerlendirmesi gerekiyor. Alex W… sosyal yardım hayallerine alışık, zekâsı sadece Nazi sloganlarına yeten köksüz bir yerleşimci. Katil olması istisna teşkil edebilir. Ama tipik olmadığı da söylenemez. Ve bunun kökenle ilgisi de yoktur.”

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu
Editör: Ahmet Günaltay