1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.08.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu27 Ağustos 2004
https://p.dw.com/p/AbtY

Bugünkü Alman ve Avrupa basınında, Necef’teki Şii yürüyüşü ve Çeçenistan’da haftasonunda gerçekleştirilecek seçimler ile ilgili yorumlar öne çıkıyor. Kieler Nachrichten gazetesi Irak’taki durum ile ilgili şu yorumda bulunuyor:

"Ölü bir El Sadr sonsuza dek kahraman olurdu. Sistani Sadr’ın hayatta kalmasını sağladı. Bir başka amaç radikal Sünniler ile Şiiler arasında bir ittifakı önlemekti. Şimdiye kadar birbirine düşman olan bu iki dinci kesim kardeşlik kurma eğilimleri içinde. Irak’ta İran modelinde bir İslam devleti istediğini açıkça söyleyen Iraklılar’ın sayısı giderek artıyor."

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde Şiiler’in dini lideri Ayetullah Ali El Sistani’nin siyasi görüşleri ele alınıyor:

"El Sistani siyasi nüfuzunu hep gösterdi, ama İran’daki gibi bir molla rejimini kesin bir şekilde reddetti. Ne Amerikalılar’ın ne de Iraklı politikacıların etkisine girdi. El Sistani geçiş anayasasında İslam’ın yeri ve Kürtler’e özel haklar tanınmasına karşı çıkmıştı. Necef’teki yürüyüş ile itibarı daha da arttı. Yakında Irak’ın geleceği ile ilgili görüşlerini daha açık bir şekilde formüle edecektir."

Mitteldeutsche Zeitung gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Necef’teki savaşın sonucu Şii dünyasını önemli biçimde etkileyecektir. Belki barış yürüyüşü geç kaldı. Ancak bu eylemin, sivil itaatsizliğin Mahatma Gandi’den sonraki en önemli eylemi olması umudu sürüyor. Gandi bir zamanlar Hindistan’da İngiliz sömürge yönetiminden bağımsızlığa giden yola öncülük etmişti. Bu Amerikalılar için Irak’ta da benzer sonuçlara yol açabilir."

Berlin’de yayınlanan Tageszeitung gazetesi ise konuya başka bir boyut katıyor:

"Bilge, saygın, Ayetullah Sistani’nin aynı zamanda kurnaz bir tilki olduğu kimin aklına gelirdi? Necef’te durum kızışırken sıvışıp Londra’da hasta kaydı yaptırdı ve beklemeye geçti. Taktik mükemmel. Amerikan askerleri Şiiler’in kutsal mekanlarına zarar verip milyonlarca Şii’yi karşısına almasına rağmen El Sistani cihad ilan etmedi. Aynı zamanda radikal Şii vaiz El Sadr ile arasına mesafe de koymadı. Bunun yerine kitleleri Necef’te yürüyüşe çağırarak, hem ılımlıları hem de radikalleri kendi tarafına topladı. Bir satranç manevrası yaparak bu tehlikeli durumu, kendini ülkedeki en önemli otorite olarak lanse etmek için kullandı."

Thüringer Allgemeine gazetesinin yorumunda fazla iyimserliğe kapılmamak gerektiği uyarısı yer alıyor:

"Irak’ın Şii bölgelerinde kimse kontrole sahip değil. Necef’te de herkes biribirine kuşkuyla bakıyor. Yeni başlayan diyalog ortamı çatışmaların sona erdiğinin garantisi değil. El Sistani bile El Sadr ve Mehdi ordusu ile çatışmayı göze alamadı. El Sadr’ın kutsal mekanları kafirlere karşı koruma iddiası büyük rağbet gördü. Buna karşılık El Sistani ise kendisini Batı’nın tedavi sanatına teslim etti. Tam da İngiliz işgalcilerin Londra’sında."

Main Echo gazetesinin yorumunda ise ABD’deki seçimler ve Amerikalı seçmenin tutumuna değiniliyor:

"Ülkelerinin dünyadaki itibarında tarihi bir düşüş yaşanıyor olması Amerikan vatandaşlarının çoğunluğunun umurunda değil gibi görünüyor. Onları şu sıralar Bush’un mu, Kerry’nin mi daha güçlü bir şahsiyet olduğu konusundaki çamur atma kampanyaları ilgilendiriyor. Amerikan kamuoyu böylelikle Amerikalılar’ın yüzeysel oldukları şeklindeki dünya çapında yaygın önyargıyı güçlendiriyorlar. Bu nedenle her üç yetişkin Amerikalı’dan sadece birinin sandık başına gitmesine şaşmamak gerek. Son yaşanan deneyimlerin ardından ‘örnek Amerikan demokrasisi’ sözünü sadece parantez içinde kullanmakta yarar var."

Irak ile ilgili yorumların ardından Çeçenistan’da bu haftasonu gerçekleştirilecek başkanlık seçimleri öncesindeki durum ile ilgili Financial Times Deutschland gazetesinin yorumuna göz atıyoruz:

"Pazar günü Çeçenistan’da ne olacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Moskova’nın eski adamı Ahmet Kadirov’un öldürülmesinin ardından itaatli İçişleri Bakanı Ali Alhanov Kremlin’in yeni favorisi olarak devlet başkanlığına gelecek. Bu görev değişikliği için öngörülen seçimler sadece kulis işlevi görüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Alhanov’u çoktan favorisi ilan edip birlikte ekrana çıkıp onu devlet adamı olarak lanse etti bile. Uluslararası örgütler ve medya, seçimleri şimdiden bir komedi olarak nitelendiriyor. Çok geçmeden bir yerlerde yine bir bomba patlayacak. İki savaşın harap ettiği Çeçenistan’daki sorunlarda değişen birşey olmayacak. Kaldı ki, Putin’in 1999’da başlatıp 2002’de bittiğini ilan ettiği savaş uygulamada hiçbir zaman sona ermedi."

Paris’te yayınlanan Le Monde gazetesinde de konu ile ilgili şu satırları okuyoruz:

"Beş yıl savaş, Boris Yeltsin’inkini de sayarsanız yedi yıl. Yedi yıllık savaş hiçbir işe yaramadı. Bu Devlet Başkanı’nın seçilmesi ve sonra yeniden seçilmesi dışında. Bunun bedeli ise yüzbinlerce Çeçen’in yaşamı oldu. Kremlin’de güvenilir bilgilere sahip bir kaynak hiçkimsenin yeni bir çözüm önermeye cesaret edemediğini, çünkü hiçbirşeyin işe yaramayacağını herkesin bildiğini söylüyor. Herşeyden önce herkes, göreve gelişinde savaşın büyük rol oynadığı Putin’in, Gaulle’ün Cezayir’de yaptığı gibi gözüpek bir barışa yanaşmayacağını biliyor."