1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

27 Haziran 2012

Avrupa basınının bugünkü ağırlıklı konuları, Suriye ile Türkiye arasındaki kriz ve AB liderler zirvesi öncesinde Euro Bölgesi’ndeki borç krizi.

https://p.dw.com/p/15Lz0
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

İngiltere’de çıkan sol liberal çizgideki The Independent, Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesi konusunda Ankara ile Şam arasındaki krizin olası sonuçlarını mercek altına almış:

“Arap Birliği ya da Rusya’nın veto hakkının bulunduğu BM Güvenlik Konseyi’nin desteği olmadan NATO’nun resmi bir askeri müdahalesi düşünülemez. Ancak Türk savaş uçağının düşürülmesi gibi olaylar, ülkedeki güvenliğin pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor. Suriye, Türkiye, İsrail ve İran arasında bir kriz kâbusu her geçen gün daha olası hale geliyor. Moskova, bu çıkmazın anahtarı olabilir. Batı, yeni bir rejimin tesis edilmesi ve eli kanlı Devlet Başkanı Esad’ın bertaraf edilmesine destek vermesi karşılığında, Suriye’deki jeopolitik çıkarlarının zarar görmeyeceği yönünde Moskova'ya güvence vermesi gerek.”

Paris’te yayımlanan Le Figaro gazetesi, Türk savaş uçağının Suriye ordusu tarafından düşürülmesine ilişkin şu yorumu yapıyor:

“Türkiye, savaş uçağının düşürülmesinin ardından sözlü tepki ve NATO’dan dayanışma talebi ile yetindi. Ancak Suriye krizinin ciddi ölçüde tırmandığını gösteren bu olay, Türkiye’nin Suriye’deki muhalif güçlere verdiği desteğin önemini de vurguluyor. Fakat diğer taraftan, Şam’ın Türk F-4 savaş uçağını önceden Moskova’nın desteğini arkasına almadan düşürmeyeceğini de unutmamak gerek.”

Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları yarın iki günlük bir zirve için Brüksel’de bir araya gelecek. Zirvenin gündemi borç krizi ve bütçe politikaları. Belçika gazetesi De Standaard zirve öncesinde şu yorumu yapıyor:

“Ortak bir borç politikasına ihtiyacımız var. Bankaların standart bir şekilde denetlenmesi ve bankalar için garanti fonları da bunun bir parçası. İleride Euro tahvilleri de gündeme getirilebilir. Ve tüm bunların, güçlü bir parlamentonun gözetiminde olan, bir Avrupa hükümeti ile demokratik bir biçimde meşrulaştırılması gerek. Neden bu yolu izlemediğimiz sorusunun cevabı, çok derinde yatıyor: Avrupa ile özdeşleşme konusunda büyük eksiklik var. Batı Almanlar, Doğu Almanlar ile birleşmek için ağır mali yükün altına girmeye hazırdı, zira sonuçta söz konusu olan Almanlardı. Avrupa'da ise böyle bir his uyanmıyor. Para birliğinin Avrupa fikrini teşvik edeceği ümit ediliyordu. Ancak durum tam tersi: Avrupa'ya inanç olmadan, ortak para birliği de olmuyor.”

İsviçre'nin Zürich kentinden Tages-Anzeiger Avrupa siyasetinde referandumlara ağırlık verilmesi yönündeki talepleri şu satırlarla değerlendiriyor:

“Yarın başlayacak olan kriz zirvesine katılanlara ‘Hadi cesaret' diyesi geliyor insanın. Zira ortak para birimini istikrarlı bir duruma getirmek için gerçekten cesaret gerekiyor. AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy'un da planlarında ima ettiği üzere, atılması gereken adımlar, ancak başkentlerden Brüksel'e dev bir yetki transferi ile mümkün olacak. Bu sürecin sonunda, Birleşik Avrupa Devletleri ya da en azından çok daha büyük uyum içinde bir Avrupa Birliği oluşabilir. Ancak yetki transferi ve uyum hamlesinin şartları var, onlar da yeni Avrupa Birliği'nin meşruluk kazanması ve Avrupa düzeyinde demokratik denetimin güvence altına alınması için yeni bir mimari.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Aydın Üstünel

Editör: Hülya Köylü