1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Presseschau 2

27 Nisan 2010

Almanya'nın ilk Türk kökenli bakanı Aygül Özkan'ın okullardaki dinî sembollerin yasaklanmasına yönelik açıklamalarının yankıları ve Yunanistan'a yapılacak yardımlar, Alman basınında öne çıkan konuları oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/N7O0
Aygül Özkan
Aygül ÖzkanFotoğraf: AP

Almanya'nın Türk kökenli ilk müstakbel bakanı Hrıstiyan Demokrat Birlik Partili Aygül Özkan'ın, okullarda haç gibi dinî sembollerin yasaklanması yönündeki açıklamaları, partisinde tepkilere yolaçtı. Özkan, açıklamaları nedeniyle özür dilerken, Aşağı Saksonya Başbakanı Christian Wulff tartışmalara son noktayı koydu. Berliner Zeitung'un konuyla ilgili yorumu şöyle:

"Aygül Özkan açıklamaları ile partisinin çizgisinde hareket etmemiş olabilir. Bu açıklamalarını yaparken daha çok Anayasa'nın içeriğinden yola çıktı. Türk kökenli hukukçu kendisine eleştiri getiren herkesten daha çok devlet okullarının neden ve hangi amaçla tarafsızlık ilkesine sahip olması gerektiğini anladı. Burada kastedilen, devletin bütün dinlere karşı objektif ve tarafsız olması gerektiğidir. Çünkü 1949 yılında kabul edilen Anayasa'ya göre, Almanya bir din devleti, 'Hrıstiyan bir devlet' değildir. Bunu böyle algılayanlar, Alman Devleti ve Anayasası'nı anlamamış, kavramamış demektir."


Märkische Oderzeitung'un aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlar göze çarpıyor:

"Genç politikacı muhafazakâr partili arkaşlarını zorladı. Peki neden? Çünkü Karlsruhe'deki Anayasa Mahkemesi'nin aldığı, devlet kurumlarının tarafsızlık ilkesini savunan tavrının altını çizdi, bunu doğru bulduğunu dile getiren bir tavır takındı. Hrıstiyan Demokrat Birlik ve Hrıstiyan Sosyal Birlik içindeki birçok politikacı, tarafsızlık ilkesinde ne olmaması, olamayacağı konusunu yeterince kavramamış görünüyor. Yazık, örnek göçmen politikacı çok hızlı biçimde geri adım attı. Özkan'ın olayında Aşağı Saksonya Başbakanı Wulff'un sadece kamuoyu üzerinde etkili olacak açıklamalar yapıp, bu yönde hareket ettiği ortaya çıkmış oldu."

Konuyla ilgili aktaracağımız son yorum Münchner Merkur gazetesinden:

"Merkel'ın halefi olduğuna dikkat çekmek isteyen Wulff, Sosyal İşler Bakanlığı'na göçmen kökenli birini seçerek modern olduğunu göstermek istedi. Ancak bununla hem partisinde, hem de Hrıstiyan Kiliseleri'nde hararetli bir laiklik tartışmasını başlatmış oldu. Wulff ve Aygül Özkan'ın, şu günlerde başka sorunlarla uğraşan piskoposların protestolarından korkmalarına gerek yok. Ancak Wulff seçmenlerine Hrıstiyan Birlik Partileri'nin uyum politikasının, göçmenlerden Hrıstiyan-Batılı değerlerler ve sembollerine saygı göstermesini mi yoksa yoksa haçın artık modasının geçtiğine mi inandığını anlatması şart. Ya Wulff Özkan'ı yeterince tanıyıp, denetlemedi ya da Özkan'ın bu konudaki bakış açısını biliyor ve buna karşı çıkmıyor. Ancak Birlik Partileri'ne oy veren birçok seçmen için bu açıklama tıpkı diğer seçmenler gibi hiç de teselli edici olmayacaktır."

Geçiyoruz Yunanistan'a yapılacak mali yardımlarla ilgili tartışmalara... Düsseldorf'da yayımlanan ekonomi gazetesi Handelsblatt, AB'nin Yunanistan'a mali yardım yapma kararını yorum sütunlarına taşıyor. Gazete yardımın büyük bölümünün Almanya'nın cebinden çıkacağını hatırlatarak, Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble'nin yardım konusunda siyasi partilerin temsilcileri ile yaptığı toplantıyı yorumluyor:

"Schäuble Atina'ya yardımların yasal bir temele dayandırılarak hızlı bir biçimde yapılması konusundaki girişimde, başarısız oldu. Şimdi Başbakan Merkel'le birlikte yeniden işe koyulmalı. Zaman baskısı artıyor. Yunanistan'ın en geç 19 Mayıs'a kadar mali yardıma ihtiyacı var. Merkel ve Schäuble'nın Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Merkez Bankası'nın yöneticilerini dün siyasi partilerin Federal Meclis grup başkanları ile yapılan toplantıya davet etmeleri, Yunanistan'a yardıma itirazlar gelebileceği konusunda endişeleri bulunduğunu gösteriyor. Dominique Strauss-Kahn ve Jean-Claudie Trichet'nin, yardımların gerekliliğini savunan açıklamaları olmaksızın, Hrıstiyan Birlik Partileri ve Liberallerin yardım konusunda çoğunluğu sağlamaları mümkün olamaz. İki Fransızın şimdi 'Madam No' diye anılan Merkel'e, yardımlar konusunda Alman milletvekillerinde bizzat yarattığı kaygıları ortadan kaldırma konusunda yardım etmesi, bu tabloya çok iyi uyuyor."

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa