1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

27 Şubat 2012

Türkiye-Suriye’de daha fazla rol alması yönündeki talepler ve ülkedeki anayasa referandumunun düşündürdükleri, Afganistan ve Almanya’daki gelişmeler, bugünkü Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/14AgN

Muhafazakar İngiliz gazetesi The Times’ın Türkiye'nin Suriye konusunda daha fazla rol alması gerektiğine ilişkin yorumu şöyle:

“Suriye'deki referandumun bir göz boyama olduğu tamamen açık ve nettir. Batılı politikacılar bugün bir araya gelerek Suriye’ye yaptırımları görüşecekler. Suriye’de kan dökülmesini sadece Avrupalılar sona erdirmek istemiyor, Türkiye de Suriye’de bölünmüş durumdaki muhalefeti güçlendirmek istiyor. Gerçi Türkiye Suriye’deki şiddet ortamını en fazla eleştiren ülkelerin başında geliyor ama, şimdiye kadar oradaki girdabın içine düşmekten özenle kaçınmasını bildi. Ancak Türkiye’nin NATO’lu müttefiklerine katılması ve Suriye’ye baskıları artırması gerekir. Sadece acilen başlatılacak girişimler Suriye vatandaşlarını Esad’ın katil askerlerinden koruyabilir.”

Liberal Avusturya gazetesi Der Standard’dan seçtiğimiz yorumda ise doğrudan Suriye’deki anayasa referandumuna değiniliyor:

“Suriye'de yeni anayasanın ülkede bir sistem değişikliği öngörüp öngörmediğinden bağımsız olarak ele alınan halk oylaması büyük bir yanlış anlama içermektedir. Suriye rejimi, -özellikle Rusya’nın da cesaretlendirmesiyle- hâlâ ülkenin kaderini tek başına tayin edebileceğine inanmakta. Oysa ki direnişçiler uluslararası topluluğun büyük bir bölümünün arzu ettiği gibi, görüşmeler yoluyla Esad’ın iktidardan çekilmesi gibi bir çözüme dahi yanaşmaktan yana değil. Her iki istek ve algılama arasında ortadan kaldırılması zor bir denge unsuru var, bu da cepheleşmeyi daha da artırıyor. Savaş vermekte olan direnişçiler, siyasi muhaliflerin etkisine neredeyse kapalı. Rejim tarafında da son tabular yıkılmakta, zira orada da zaferle yenilgi arasında çok büyük bir hareket alanı bulunmamakta.”

Hollanda gazetesi De Telegraaf'ın yorum başlığı, ‘Karzai yangına körükle gidiyor’ şeklinde ve bir süre önce ülkedeki Amerikan askerlerin Kur’an-ı Kerim’i yakmalarından sonra baş gösteren protesto dalgası kapsamında kaleme alınmış:

“Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, birkaç gün önce ülkedeki bir Amerikan askerî üssünde Kur’an-ı Kerim nüshalarının yakılması nedeniyle öfkeli olan Afgan göstericilere karşı sert güvenlik önlemleri aldırtıyor. Ama Karzai aynı zamanda, -Başkan Barack Obama’nın da özür dilemesine rağmen- ABD’yi sert bir dille kınamaya devam ediyor. Bu tavır, Afganistan’daki NATO ve BM kuruluşlarına saldırıların devam etmesi için bir cesaretlendirme olarak algılanıyor. Karzai bu krizde iki kişilikli biri gibi tavır alıyor. Ve bunu yaparken de Taliban’ın sorumluluğunu üstlendiği dört Amerikalı askerin öldürülmesi olayını onaylar gibi bir izlenim bırakıyor.”

Sağ liberal İtalyan gazetesi Corriere della Sera, Almanya'da yeni cumhurbaşkanlığına resmen aday gösterilen Joachim Gauck’a ilişkin yorumunda, Gauck’un siyasi cepheleşmeler ötesinde düşünebilen bir cumhurbaşkanı olacağı görüşünü savunuyor:

“Şüphesiz ki Gauck, kendisini 2010 yılında cumhurbaşkanı adayı ilan eden sosyal demokratların ve Yeşiller’in uzaktan kumandası ile hareket edecek bir adam değil. Onun kaderi, adaylığını bir anlamda kabul etmek zorunda kalmış olan Başbakan Angela Merkel’ın iki dudağı arasından çıkacak söze de bağlı kalmayacak. Öte yandan Merkel’ın Gauck’u kabul etmesi, (hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle istifa eden) Christian Wulff’u bu göreve öneren kişi olarak hata ettiğini de üstü kapalı olarak itiraf etmesi anlamına geliyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

DW, ÇA/EC