1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.01.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Attilla Azrak27 Ocak 2004
https://p.dw.com/p/Abvv

İran’da parlamento seçimleri öncesi hükümetle Anayasa Koruyucuları Konseyi arasındaki tartışmalar ve Irak’ta bulunduğu öne sürülen kitle imha silahlarıyla ilgili son gelişmeler bugünkü Alman gazetelerinde yorumlara konu olmuş.

Berlin’de yayınlanan “Die Tageszeitung” gazetesi, İran’da reformcu milletvekilleri ile Anayasa Koruyucuları Konseyi arasında kısa vadede anlaşma sağlanamadığı takdirde, birçok milletvekiliyle birlikte bakanlar, yüksek düzeydeki memurlar, eyalet valileri ve hatta Devlet Başkanı yardımcısının istifa edeceğini yazıyor ve konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Kararları halkın verdiği devlet biçimlerinden Cumhuriyet ile dinin gereklerini yerine getirdiğini öne süren ulema arasındaki ayrılık, İran’da bugüne dek görülmediği biçimde ortaya çıkıyor şimdi. Reformcular ılımlı bir yol denediler ve başarısız oldular. Önümüzdeki dönemde her ne karar alınırsa alınsın – ister muhafazakar kanat sert tavrını sürdürsün ya da seçimler ertelensin – sonuç aynı kalacaktır. İran’da kendini Cumhuriyet’ın parlamasıyla süsleyen dini sınıfın iktidarının iflası gün ışığına çıkmış bulunuyor. Muhafazakarlardan artık medet ummayan, reformculardan da ciddi bir reform beklemeyen halk da sanki bu kavganın dışındaymışçasına, taraflar arasındaki çekişmeyi izlemekle yetiniyor. Reformcuların başarılı oldukları tek nokta, Cumhuriyet rejimiyle din devletinin bağdaşmadığını ortaya koymak oldu. Eğer bunlar şimdi halkı harekete geçiremezse, o zaman bu misyon sona ermiş sayılabilir.”

Yine Berlin’de yayınlanan “Der Tagesspiegel” gazetesi bu kez Irak ve kitle imha silahlarına değiniyor yayınladığı bir yorumda. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın bundan hemen hemen bir yıl önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmayı hatırlatan gazete, Bakan Powell’ın o zamanlar ortaya attığı iddiaların bugüne dek kanıtlanamadığını belirtiyor. Yorumda kısaca şu satırları okuyoruz:

“Irak’ta kitle imha silahları bulunamadı. Saddam Hüseyin’in El Kaide’yle olduğu öne sürülen ilişki de kanıtlanmadı. Bundan dolayı birçok kişinin Beyaz Saray’ın sistematik olarak yalan söylediğine inandığını duymak hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Ancak kısa bir süre önce istifa eden Amerikalı silah denetimcisi David Kay’in açıklamalarına bakıldığında, Washington yönetiminin gizliden gizliye savaş planları yaptığına da inanmak zor. Gerçekten de ne batılı gizli servisler, ne de Saddam Hüseyin Irak’ın gizli silah programları hakkında kesin bir bilgiye sahipti. Kay’in açıklamalarına göre, devrik Irak lideri Saddam Hüseyin 1997’den bu yana kendini hayallere kaptırmış ve silah programlarına olağanüstü para akıtmıştı. Bu silahlarsa hiç üretilmedi – paralar üretim yerine rüşvete dönüştü. Amerikan gizli servisleri de Irak yönetimindeki bu kaosun farkına varmadılar. Silah denetimcisi David Kay’in eleştirisi, Bush yönetimi yerine “birşey bilmediğimzi ya da az şey bildiğimizi biliyoruz“ demeyi olanaklı kılan bir sisteme yöneliktir.”

Muhafazakar “Die Welt” gazetesi ise Irak’taki güncel durumu ele alıyor. Şiiler’le Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkileri yorumlayan yazıda kısaca şu satırlar yer alıyor:

“Haftalardır gözlemlenebilen ilginç bir gelişme yaşanıyor Irak’ta: Şiiler, ABD'ye baskı uyguluyor. Washington kısa bir süre önce Irak’ta yönetimin Iraklılar’a daha uzun süre devredilmeyeceğini söylerken, Şiiler’in gösterileri sonrasında bu durum bir anda değişti, Washington yönetimi iktidar devri için çalışmaları hızlandırdı. Anlaşılan o ki, George W. Bush, başkanlık seçimleri öncesinde Irak’tan kötü haber almamak için Bağdat’ta artık fazla toz kaldırmak istemiyor. Ancak bu sessiz hava aldatıcı olabilir. Şiiler'i Kürtler'in yanında ülkedeki en büyük ve en iyi örgütlenmiş grup olarak ortaya çıkıyor. Şimdi yapılacak bir seçim, Şiileri salt çoğunlukla iktidara getirebilir. O zaman da ülkedeki azınlıklarsa etkisiz kalabilir.
Irak’ın Kürt, Sünni, ve Şii olarak üç bölgeye parçalanması tehlikesi büyük. Ancak belki de böyle bir yapı, ülkenin daha iyi yönetilmesini da sağlayabilir. En azından İsrailli bilim uzmanlar, böyle bir yapının daha istikrarlı olacağını savunuyor. Ancak Irak’ı tek bir ülke olarak görmek isteyen Washington, bunu sağlamak için ülkedeki tüm gruplara eşit davranmalıdır.”