1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2610 Presseschau 2

26 Ekim 2011

Bugünkü Avrupa gazeteleri iki konuya ağırlık veriyor: Brüksel'deki AB Zirvesi ve Tunus'taki seçim sonuçları ışığında Arap Baharı'nın geldiği nokta.

https://p.dw.com/p/12zPp

Fransız muhafazakâr Le Figaro gazetesi bugün Brüksel'de yapılacak AB devlet ve hükümet başkanlarının Euro Mali İstikrar Fonu'nu görüşeceği zirveyi masaya yatırıyor:

"Almanya Başbakanı Angela Merkel çok güçlü bir konumda. Avrupa Kıtası'nın en güçlü ekonomik gücü olarak Almanya, Avrupa'yı bu zor durumdan kurtarabilecek tek ülke. Rekabet gücünü yeniden inşa etmek için gerekli reformları uygulamaya koydu. Fransa'ya Almanya'yı güçlü bir biçimde örnek alarak bu zorlu görevi kabul etmekten başka bir seçenek kalmıyor. Angela Merkel'in Almanyası ile Silvio Berlusconi'nin İtalyası arasında seçim yapma konusunda bir saniye bile tereddüt etmemeliyiz. Paris'i, Berlin'in krizi çözme konusunda yöneldiği istikameti izlediği için eleştirenler, durumun ciddiyetini kavramadılar."

Luxemburger Wort ise aynı konuyla ilgili "Birlik ve para" başlıklı bir yoruma yer veriyor. Yorumda, AB'nin asıl sorununun para olmadığı görüşü savunuluyor:

"Avrupa'nın bugün içinde bulunduğu kriz, para ile ilgiliymiş gibi görünüyor. Ama bu aslında bir çok ülkenin yıllarca olanaklarının ötesinde yaşamış olmasının intikamı. Şu anda finans sektöründeki ahlakî dejenerasyon ve denetimsizliğin intikamını alınıyor. Aynı zamanda anarko-liberal maliye politikasının uyguladığı vergi hediyelerinin intikamı bu. Ancak burada sorun Euro değil, tam tersine Euro çözümün bir parçası. Avrupa da sorun değil, aksine çözümün ta kendisi! Euro, 'şefleri' birlik olmaya zorluyor. Böyle olması da iyi: Çünkü Avrupa'nın en büyük ve derin sorunu, paranın yetersizliği değil, toplum ve birliktelik mantığının eksik oluşu."

Fransız Ouest-France gazetesi de Tunus'ta anayasayı hazırlayacak Ulusal Kurucu Meclis üyelerinin belirlendiği seçimleri, İslamcı Ennahda Partisi'nin kazanması bağlamında Arap Baharı'nın geldiği noktayı ele alıyor:

"Tarihin karmaşıklığını kabul etmek zorundayız. Tunus'ta yapılan seçimler ve Libya'da Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra, öte yandan Mısır'da önümüzdeki ay yapılacak seçimler öncesinde ortaya çok somut bir ders çıkıyor: Arap Baharı kısmen İslamcı olacak. Bu, ne abartılı bir hoşgörü ne de yersiz bir panikle tepki göstermemizin lüzumsuz olduğu kaçınılmaz bir gelişme. Despotluk ve yolsuzluk yapan rejimler yüzünden İslamcı partiler bu ülkelerde organize olmuş tek muhalefetti. Geçmişte sergiledikleri çabadan şimdi yararlanmaları meşru."

Les Dernieres Nouvelles d'Alsace ise aynı konuyla ilgili yorumunda farklı görüşte:

"Tunus'taki Ennahda Partisi'nin seçimlerdeki çıkışı, uzun geçmişi, temel çalışmaları ve aldığı mali destekle izah edilebilir. Bundan 30 yıl önce Müslüman Kardeşler'in kucağında oluşan parti geçen Mart ayına kadar yasak olmasına rağmen toplum içindeki yerini sağlamlaştırmayı başardı. Seçim zaferi ise şimdi partinin statüsünü değiştiriyor. Ülkenin en eski muhalefeti olarak bir tutum belirlemek iyi bir seçim reklamı olabilir, ancak bu onu doğrudan etkin bir hükümet partisi yapmaz. Daha çok, daha az samimi bir demokrat yapar."                                                         

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Hülya Köylü