1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

26.10.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tunçak26 Ekim 2005
https://p.dw.com/p/Aboj

Alman ve Avrupa basınında bugün Irak Anayasası'nın onaylanması, Almanya’da koalisyon görüşmeleri, Romanya ve Bulgaristan’ın Avrupa Birliği ilerleme raporu ve Berliner Zeitung gazetesinin satılmasıyla ilgili yorumlar dikkat çekiyor.

Financial Times Deutschland gazetesi Irak Anayasası ile ilgili yorumunda şu satırlara yer vermiş:

“Irak’ta demokrasi Batı tarafından gerçekleştirilen bir illüzyon olmamalı. Irak’ı gelecekte çok zor mücadeleler bekliyor. Anayasa bunlardan sadece biriydi. Uzlaşmaya zemin hazırladı. Ancak Şii, Kürt ve Sünniler arasından gerçek toplumsal uzlaşma böyle olmaz. Yeni parlamento etnik grupların endişelerini gidermek için Anayasa ile ilgili sorunlarla ilgilenecek bir komisyon oluşturmalı.”

Nürnberger Nachrichten gazetesi aynı konu ile ilgili yorumunda yeni Irak Anayasası'nın daha baştan inandırıcılığını yitirdiğini belirtiyor:

“Yeni Irak Anayasası daha en baştan aksıyor, çünkü daha yürülüğe girmeden bakkal defterine döndü. Halk hiçbir değeri olmayan bir numuneyi onayladı. Şii, Kürt ve Sünniler son anda metni Aralık ayındaki seçimlerden sonra tekrar şekillendirmek konusunda anlaştı. Bunu yapmalarının nedeni yeni anayasada haksızlığa uğrayan Sünnilerin anayasayı onaylamasını sağlamaktı. Şimdi bu hedefe ulaşıldı. Ancak anayasa inandırıcılığını yitirdi.”

Berlin’de yayınlanan Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinin Irak Anayasası’nın onaylanması hakkındaki yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:

“Bugün Irak’taki ılımlı güçler için bir zafer, radikal güçler ve teröristler içinse bir yenilgi. Yaklaşık bir buçuk hafta önce yüzde 78’lik çoğunluğun anayasayı onayladığı anlaşılıyor. Bu sağlam temelde halk 15 Aralıkta yeni bir parlamento seçecek. Saddam diktatörlüğü döneminin aksine, hergün bombalar patlasa da ülkede politik düzen demokrasiye doğru yöneliyor. Çoğu Iraklı barış ve özgürlüğe ulaşmanın sadece birleşmek sayesinde gerçekleşeceğini biliyor.”

Bugünkü gazetelerde ele alınan bir başka konu ise Almanya’daki koalisyon görüşmeleri. Rheinische Post gazetesi yorumunda, koalisyonun daha yolun başında yorulduğunu kaydediyor:

“İlk önce ön görüşmeler yapıldı. Sonra eyaletlerdeki büyük bütçe açıkları beklendi. Şimdi Birlik partileri ve Sosyal Demokratlar 'halka bunu nasıl söyleyeceğim' diye düşünüyor. Büyük koalisyonun daha yolun başında ağzını bıçak açmıyor. İki taraf da önce diğer tarafın kötü haberi vermesini bekliyor. Ancak seçimlerden altı hafta sonra siyasi liderler atrık saklanamazlar. Birlik partileri ve Sosyal Demokratlar artık kim ne kadar tasarruf etti, kim devletten ek bütçe aldı açıklamalı.”

Süddeutsche Zeitung gazetesinin aynı konudaki yorumunda ise şu satırlara yer verilmiş:

“Büyük koalisyon ortaklarından tasarruf ve vergi arttırımı ile ilgili sayısız öneri geliyor. Bu öneriler medyada harmanlanıyor. Bu histerik tartışma vatandaşları ve yatırımcıları korkutuyor ve sorumlu mali politika tanımına uymuyor. Bu ızdırabın vergi arttırımı ve sert tedbirler alınmadan aşılamayacağı açık. Hristiyan Birliğin geçtiğimiz senelerde kesinlikle reddedilen bazı önlemleri onaylaması gerektiği de çok açık. Şimdiye kadar susan Sosyal Demorkatların da katma değer vergisi arttırımını takdim etmesi gerekiyor. Daha fazla tevazu ve daha az gürültü patırtı koalisyon görüşmeleri için daha iyi olacaktır.”

Thüringische Landeszeitung gazetesi yorumunda Hartz IV diye anılan iş piyasası reformalarını eleştiriyor:

“Hartz IV bir sosyal politika ve maliye felaketi. Yürülüğe girmesinden 10 ay sonra kötü oluşturulan bir kanun olduğu ortada. Hartz IV bürokratik bir canavara dönüştü ve mali olarak federal bütçe için inanılmaz büyük bir risk haline geldi. Almanya’da işsizlik azalmadı ancak işsizler büyük bir baskı altına alındı. Hartz IV’nın tamamen değiştirilmesi gerek, ufak tefek değişiklikler yeterli olmayacaktır.”

Badisches Tagblatt gazetesinin Avrupa Birliğe aday ülkeler Romanya ve Bulgaristan’ın ilerleme raporuyla ilgili yorumu şöyle:

“Sofya ve Bükreş hükümetleri 2004 yılındaki genişlemeden sonra Avrupa Birliği ülkelerindeki havanın değiştiğinin, özellikle Hollanda ve Fransa’daki referamdumların ardından farkına vardılar. Romanya ve Bulgaristan Avrupa Birliği duvarlarını daha da genişletmeden, klübe üye olmak istiyor. Rapora büyük bir çaba göstererek karşılık verecekler. Üyeliğin 2007 veya 2008 yılında gerçekleşmesi Romanya ve Bulgaristan için büyük önem taşıyor. Ancak asıl soru iki ülkenin de birlik üyesi olduğunda nasıl kalkınacağı? Birçok Rumen ve Bulgar vatandaşı 1 Ocak 2007’de bütün sorunlarının çözüleceğini zannediyor.”

Basın turumuzda son olarak Berliner Zeitung gazetesinin yabancı yatırımcıalra satışıyla ilgili Westfalen Blatt gazetesinde yer alan yoruma yer veriyoruz:

“Almanya’da şimdiye kadar küreselliğin getirdiği çekirge istilasını uğramayan tek bölge yazılı basındı. Berliner Zeitung gazetesinin Montgomery & Company’e satılması başlama atışını yaptı. Bu kaliteli gazetenin savunucuları yayıncılık ödevlerinden bahsediyor. Ancak kalite kaybı diğer branşlardaki satın almalarda bir engel teşkil etmiyor. Karar verecek olan müşteriler. Eğer objektif ve kapsamlı bir şekilde haber almak istiyorsanız, bu gazete bolluğunda şansınız var demektir.”