1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

26.09.2011 - Avrupa basınından özetler

26 Eylül 2011

Rusya'da devletin zirvesinde planlanan görev değişimi, Fransız Senatosu'nu etkisi altına alan sol rüzgâr ve Papa'nın Almanya ziyareti, bugünkü Avrupa gazetelerinde öne çıkan yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/12gV2

Rusya'da devletin zirvesinde planlanan görev değişimi, Fransız Senatosu'nu etkisi altına alan sol rüzgâr ve Papa'nın Almanya ziyareti, bugünkü Avrupa gazetelerinde öne çıkan yorum konularını oluşturuyor.

Moskova merkezli Nesawissimaja Gaseta gazetesi, Vladimir Putin ve Dimitri Medvedev arasında görev değiştirmek suretiyle ilerleyen Rus yönetimini eleştiriyor:

"Vladimir Putin ve Dimitri Medvedev, Birleşik Rusya Partisi'nin 12'nci kongresini uzun süredir ertelenmiş siyasi bir entrikayı duyurmak için kullandı. Devlet başkanının geleceği ile ilgili soru, hiç dolandırılmadan, alelade bir satranç hamlesi ile cevaplandı. Üstelik, uzmanların öngördüğü, ancak basitliği ve bayağılığı nedeniyle bir türlü ihtimal vermek istemedikleri bir şekilde sorun çözülmüş oldu."

Polonya’nın başkenti Varşova'da yayımlanan muhafazakâr Rzeczpospolita gazetesi ise Rusya Başbakanı Vladimir Putin ile Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev arasında planlanan görev değişimini şöyle yorumluyor:

“İki politikacının da ortak ideolojisi iktidar. Aralarındaki en büyük fark, Putin’in Rusya’yı yönetmesi ve Medvedev’in sadece ülke için tanıtım yapmasında yatıyor. Medvedev, geçen dört yıl içinde, yalnızca yabancı yatırımcıları ülkeye çeken biri olarak görev yaptı. Gelecek 12 yıl içinde de bu açıdan büyük olasılıkla hiçbir şey değişmeyecektir.”

Hemen hemen tüm Fransız gazeteleri gibi Paris merkezli Le Figaro da Senato'nun sola kaymasını yorumluyor:

"Dünden itibaren sol, Senato'da çoğunluğa sahip. Üst meclisin, 53 yıldır merkez ve sağ partilerin elinde olduğu düşünülecek olursa bu elbette tarihî bir gelişme. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna yedi ay kala meydana gelen bu değişimin hiç kuşkusuz seçim mücadelesine etkileri olacak. Eğer arada beklenmedik bir olay yaşanmazsa, devlet kademesindeki ikinci pozisyona, yani senato başkanlığına bir sosyalist gelecek. Peki ya, Mayıs 2012'de ülkenin en üst düzey kademesine yani cumhurbaşkanlığına bir sosyalist gelebilir mi? İktidardaki Halk Hareketi Birliği (UMP) yaklaşan tehlikenin farkında: Sonuç ne olursa olsun, her şeyin ne baştan kaybedilmiş olabileceği endişesi içindeler.”

Hollanda'da yayımlanan de Volkskrant'ın yorum sütunlarında Papa 16'ıncı Benedikt'in Almanya ziyaretine ve Papa'nın Alman Meclisi'ndeki konuşmasına ilişkin şu değerlendirmeler göze çarpıyor:

“Papa'nın ağzından çoğulculuk prensibine ilişkin sözler duymak, kuşku uyandıran bir durum. Papa'nın Federal Meclis'teki konuşmasının soyut, hukuk felsefesine dayanan bir içeriği vardı. Ne var ki Katolik Kilisesi ebedî değerlerden söz ettiği zaman, bununla çoğunlukla başkalarına dayatmak istediği cinsellik konusundaki kendi etik değerlerini ima eder. Tabii ki Kilise'nin, mensuplarının uyup uymamakta özgür olduğu bazı kurallar koymaya hakkı vardır. Ancak Batı Avrupa'da pek çok kişi artık kürtaj, ötenazi ve eşcinsellik gibi konularda çok farklı bir bakış açısına sahip. Kilise, seküler çoğunluğa kendi kurallarını dayatamaz.”