1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR2603 Presseschau II

Derleyen: Meltem Karagöz 26 Mart 2009

AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti’nde Başbakan Topolanek hükümetinin düşürülmesi ve küresel mali krizle mücadele adımları bugünkü Avrupa gazetelerinde geniş yer bulan yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/HJyp
AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti'ndeki hükümet krizi, Avrupa basınında tartışma yaratmaya devam ediyor.
AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti'ndeki hükümet krizi, Avrupa basınında tartışma yaratmaya devam ediyor.Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Polonya’nın başkenti Varşova’da yayımlanan Gazeta Wyborcza gazetesi, Çek Cumhuriyeti Başbakanı Topolanek’in güvenoyu alamamasının büyük bir sorumsuzluk örneği olduğu görüşünde:

“Hükümete güvenoyu verilmemesi siyasilerin sorumsuzluğudur. Elitler, AB Dönem Başkanlıkları sırasında genellikle iç politik hesaplaşmalardan uzak duruyor. Ayrıca siyasi istikrarsızlık ülkede Lizbon Antlaşması’nın Çek Cumhuriyeti’nin dönem başkanlığı sonuna kadar onaylanmasının önünde bir engel oluşturuyor. Zira bu yöndeki baskılar sona erdiğinde Antlaşmanın onaylanması daha da zorlaşacaktır.”

Avusturya’da yayımlanan Kurier gazetesi de Prag’daki iktidar kavgasında faturanın AB’ye çıkarıldığını ileri sürüyor:

“Cumhurbaşkanı Vaclac Klaus’un tutumu “istisnai bir hadise” ve AB Dönem Başkanlığı’nda Avrupa yolunda kırılmış bir pot olarak değerlendirmek mümkün. Ancak bu kapsamlı bakış açısı olamaz. Tüm bunlar, AB’nin aslında iyi dönemlerinde sadece bir avuç güçlü adam tarafından yönetilmiş olduğunu gözler önüne seriyor. Kibir ve egoizmin ön planda olduğu AB zirvelerini takip edenler, Meternich ve 1814 Viyana Kongresi ile 21. yüzyılın demokrasi anlayışı arasındaki farkı sezmişlerdir. Gerçekten demokratik haklara sahip olan bir Avrupa Parlamentosu, ne Çek Cumhuriyeti’nin ne de İrlanda’nın Lizbon Antlaşması’yla ilgili maskaralıklarını çekmez. Gençlerin Madrid’den Budapeşte’ye kadar Avrupa’ya destek çıkıp, AB’ye ise mesafeli yaklaşmaları anlaşılır bir durum. Saygıdeğer beyefendiler Brüksel sahnesinde arz-ı edam ede dursun, yeni nesil muhtemelen gerçek demokrasinin ne olduğunu daha iyi biliyor.”

İsveçli liberal gazete Dagens Nyheter ise Çek Cumhuriyeti’ndeki hükümet krizinin AB için ne anlama geldiğini şöyle özetliyor:

“Çek Cumhuriyeti’nde hükümet düştü ve AB siyasi liderini kaybetti. Küresel mali kriz Avrupa genelindeki işbirliğini sekteye uğratan siyasi bir krize dönüşüyor. Bu, AB’nin üç büyüğü İngiltere, Fransa ve Almanya’nın karşılıklı istişareler sonucu kısa vadede AB’nin mevcut sorunlarını ortaya koyacağı anlamına geliyor. AB’nin küçük ortaklarına ise seyirci sandalyeleri düşecek. Bu uzun vadede AB’ye bağlılığın azalmasına yol açabilir."

Bugünkü Avrupa gazetelerinde öne çıkan bir diğer konuysa mali kriz ve krizle mücadele adımları. İtalya’da yayımlanan La Stampa gazetesi, Ekonomik ve mali krize karşı alınan tartışmalı mücadele önlemlerine ilişkin şu yorumu getiriyor:

“ABD Başkanı Barack Obama G-20 zirvesi öncesinde Pekin ve AB’nin eleştiri oklarına hedef oldu. Beyaz Saray Çin ve Rusya ile güçlü dolar yüzünden anlaşmazlık yaşarken, AB Dönem Başkan Çek Cumhuriyeti Başbakanı Topolanek de ABD’nin resesyonla mücadele reçetesini “cehennem yolu” olarak adlandırıyor. Obama ise Paris’le yapılan görüşmelerle yanlış anlaşılmaları açığa kavuşturmaya çalışıyor. Londra’da yaklaşık bir hafta sonra yapılacak G-20 zirvesinden hemen önce Amerikalılar, Avrupalılar, Çinliler ve Ruslar ekonomilerin canlandırılması için izlenecek yollar konusunda o kadar farklı görüşler ortaya koyuyor ki, İngiltere Başbakanı Gordon Brown olası yeni bir krizin ilk sinyallerini vermeye başladı bile.”

Fransa’nın muhafazakar Le Figaro gazetesi de Fransa ile ABD’nin mali krize farklı yaklaşım göstermelerini bugünkü yorum sütunlarına taşımış:

“Obama Başkanlığı’nda olsa bile ABD için kapitalizmi yeniden yaratmak ya da sadece etik hale getirmek söz konusu değil. Obama için önemli olan, büyük laflardan sakınıp ekonomiyi daha iyi işler hale getirmek. Ancak bunda amaç sitemi değiştirmek değil. Amerikan başkanı mali piyasalara ilişkin yeni düzenlemeler konusunda da tek kelime söylemiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ise bu konuyu Londra'da yapılacak G20 zirvesinin öncelikli konusu yaptı. Yeni anlaşmazlıklar kapıda.”