1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2505 Presseschau 1

25 Mayıs 2010

Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı'na seçilmesi, Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerilim ve Amerikan yönetiminin İngiliz BP şirketine çevre felaketi konusunda getirdiği eleştiriler basının yorum konuları.

https://p.dw.com/p/NW31
Fotoğraf: dpa

Basın turumuza Türkiye ile ilgili bir yorumla başlıyoruz. Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung'un Türkiye temsilcisi Kai Strittmatter imzalı yorumda, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin yeni Genel Başkanı olması değerlendiriliyor. Yorum şöyle:

"Kılıçdaroğlu partisine, politikanın nasıl olduğunu yeniden öğretmeye çalışacak. Kılıçdaroğlu hükümetin de zayıf noktası, sosyal adaletsizliğe vurgu yaptı. CHP nihayet yeniden 'sosyal' bir parti olacak. Ancak demokrasi ile önceden olduğu gibi şimdi de sorun yaşayacak gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu selefi gibi hükümetin Anayasa ile ilgili reformlarını eleştirerek, darbe planladığı iddiasıyla tutuklanan bazı kişilere arka çıkmış, onları savunmuştu. Türkiye'de kimileri Kılıçdaroğlu'nun zayıf bir parti lideri olmasından ve partinin eski ekibine ait, bazı güçlü kişiler tarafından yönlendirilmesinden korkuyor. Kongrede yaptığı konuşma, bu korkuları etkisiz kılmaya yetmedi. Liberal Taraf gazetesi ertesi günkü sayısında, 'Hepsi bu kadar mıydı?' sorusunu yönelterek, yaşadığı hayal kırıklığını dile getirdi."

Alman gazetelerinin ağırlık verdiği bir başka konu ise Kuzey ve Güney Kore arasında son günlerde giderek tırmanan gerilim. Kuzey Kore'nin Güney'e ait bir savaş gemisini batırmakla suçlanmasının ardından, Güney Kore konuyu BM'e taşıyacağını açıkladı. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumu şöyle:

"Zor olacak. Güney Kore Devlet Başkanı Kuzey Kore yönetiminden, Güney Kore'e ait, 46 kişinin hayatına mal olan gemi saldırısı nedeniyle özür dilemesini talep ediyor. Bu talep yerinde. Ancak Güney Kore lideri Lee Myung-Bak Kuzey Kore'den ne istediğini biliyor. Varolma hakkını, liderinin tanrısal bir yanılmazlık içinde olmasına dayandıran bir rejim, hata yaptığını teslim etmez. Hele bu rejimden kamuoyunun önünde özür dilemesi hiç beklenemez. Güney Kore özür talebinin yerine gelmesini beklemiyor. Yine de bunu talep etmesi doğru bir hareket. Çünkü Kore Yarımadası'nda yaşanan ciddi krize kimin yol açtığının dünyaya gösterilmesi gerekiyor."

Bugünkü Alman gazeteleri, Meksika Körfezi'nde 20 Nisan'da İngiliz BP şirketine ait bir petrol platformunda meydana gelen patlamanın ardından, petrolün denize sızmasının hala engellenememesini ele alıyor. Gazeteler, Amerikan yönetiminin, BP şirketinin petrol sızıntısını bu kadar süredir engelleyememesini sert bir dille eleştirdiğine dikkat çekiyor. Berliner Morgenpost'un yorumu şöyle:

"Amerikan ordusunun sahil güvenlikten sorumlu komutanı Tad Allen, ülkesinin Meksika Körfezi'nde hiç de hazırlıklı olmadığı, birden fazla cephenin bulunduğu bir savaşla karşı karşıya olduğunu söyledi. Bu savaş kazanılamaz. Burada daha çok sözkonusu olan yenilginin ne boyutta olacağı. ABD 11 Eylül saldırısından bu yana hiç bu kadar çaresiz görünmemiş ve kendisini bu kadar güçsüz hissetmemişti. BP içinse milyarlarca doların yanı sıra rakamlarla ifade edilemeyecek prestijini de kaybetmesi sözkonusu. Washington yönetiminin petrol sanayisini denetleme politikası tamamen başarısız oldu. Washington belki de petrol sanayisine gösterdiği hoşgörü ve sabra artık son verir. Bunun olması temenni ediliyor."

Düsseldorf'da yayımlanan Westdeutsche Zeitung aynı konuyla ilgili yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Obama yönetimi British Petrol'e hakaretlerini daha yüksek sesle dile getirdikçe, petrol sızıntısına karşı ne kadar çaresizlik içinde olunduğu da daha net bir biçimde görülüyor. Meksika Körfezi'nde petrol platformundaki büyük delikten sızan her litre petrolle, Barack Obama'nın göz kamaştıran beyaz Batı sahili giderek daha fazla koyu lekelere bürünüyor. Eğer Obama ülkesinin Ortadoğu'ya petrol nedeniyle mümkün olduğunca az bağımlı olmasını istiyorsa, petrol sanayisinin Amerikan kara sularında kara altını arama çalışmalarına izin vermekten başka seçeneği yok. Ancak bu, süper güç ABD'nin durumu bir aydan fazla bir süredir kontrol altına alamadığı kriz yönetimi için bir özür olamaz."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Beklan Kulaksızoğlu