1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.05.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay25 Mayıs 2005
https://p.dw.com/p/AbqV

Alman ve diğer Avrupa basında bugün yer alan yorumlar arasında Alman siyasi partilerinin erken seçim hazırlıklarından başka dünya politikasıyla ilgili konular da göze çarpıyor. Birinci Schröder hükümetinde Maliye Bakanlığı yaptıktan sonra Başbakan’ın politikalarına ters düştüğü için hükümetten ve parti genel başkanlığından ayrılan Oskar Lafontaine’nin Sosyal Demokrat Parti’nin hayal kırıklığına uğrattığı seçmenin oylarını toplayabilmek için sol seçim ittifakı kurma girişimleri Alman gazetelerinin en çok işledikleri konu. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Sosyal Demokrat Parti’den de istifa edeceğini duyuran Lafontaine’ne ayırdığı yorumda şu görüşlere yer veriyor:

“Schröder’e artık ihtiyaç kalmadığını göstermek isteyenler kervanına eski dava arkadaşı Lafontaine de katıldı. Başbakan’la hesaplaşmak isteyen Lofontaine sol seçim ittifakının oylarını arttırabilir mi? Yıllardır siyasi egoizmasını tatmin etmeye çalışan bu politikacıyla işbirliği yapmakta Demokratik Sosyalizm Partisi bile tereddüt ediyor. Karizmatik Gregor Gysi’nin Lafontaine ile ittifak kurmması uzun vadede bu partinin sonu olur. Ama bu ittifakın meclise milletvekili sokma ihtimali küçümsenmemeli. Lafontaine, Gerhard Schröder’i Başbakanlık’tan uzaklaştırmaya yetecek kadar oy toplamayı umuyor.”

Die Welt gazetesi, Oskar Lafontaine’nin siyaset sahnesine dönmesinin Sosyal Demokrat Parti’yi sarsmayacağını, “evi alev alev yanan, dışardan atılan taşla camın kırılmasını umursamaz” benzetmesiyle dile getiriyor. Yorumda, Başbakan Schröder’in istihdamı arttırma vaatlerine inanan ama hayal kırıklığına uğrayan seçmenin, ahlaki değerleri siyasi malzeme yapan Lafontaine’ne yönelmesinin Schröder’in yeniden başbakan olma şansını daha da azaltacağı belirtiliyor. Süddeutsche Zeitung gazetesi ise erken genel seçimlerin yapılabilmesi için meclisin feshedilmesine Anayasa’nın koyduğu şartları büyüteç altına alıyor:

“Eyalet anayasaları meclise bu yetkiyi tanıyor. Hatta Bavyera’da eyalet parlamentosunu halkoylamasıyla feshetmek de mümkün. En uygun seçim tarihini ayarlama uğruna meclisin feshedildiği Almanya’da görülmemiştir. Görülmesi ihtimali de azdır. Aslında siyasi partiler ve milletvekilleri yasama döneminin kısalmasını değil uzamasını tercih ederler. Meclisi feshetme yetkisi akıllıca hazırlanıp kesin kurallara bağlanırsa, siyasi partiler de erken seçim yolunu açabilmek için anayasaya layık olmayan hukuki manevralar yapmaktan kurtulurlar.”

Viyana’da yayımlanan Die Presse adlı Avusturya gazetesi erken seçim ışığında Alman Yeşiller Partisi’ni ele aldığı yorumunda partiyi zor günlerin beklediği görüşünü savunuyor:

“Bu kez Yeşiller ile seçim ittifakı kurmayacağını duyuran Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin gözü büyük koalisyonda. Sosyal Demokratlar Angela Merkel liderliğindeki Birlik partilerinin küçük ortağı olmadıkları takdirde iktidarda kalamayacaklarının bilincindeler. Sosyal Demokratlar bütün tahminleri yanıltıp birinci parti olsalar da Yeşiller ile koalisyonu tazelemeleri anlam taşımaz. Çünkü eyalet temsilcileri meclisinde bu ikilinin karşısında muazzam bir çoğunluk var. Bu durumda Sosyal Demokratlar’ın muhafazakar kanada karşı seçim kampanyası yapacak olması yadırganabilir.”

Süddeutsche Zeitung bugünkü baş yazısını ise İran’daki devlet başkanlığı seçimine ayırıyor. “Allah devletinde iktidar mücadelesi” başlıklı yorumda şu görüşlere yer veriliyor:

“İki kez büyük çoğunlukla devlet başkanlığına seçilen Muhammed Hatemi yurtdışında prestij kazanmış ve İran halkının daha hür ve kültürel zenginliği olan bir toplumda yaşama umudunu arttırmıştı. Sıkı elemeden geçirilmiş adaylar arasından seçilecek olan halefi yurtdışında sadece protokolün gerektirdiği kadar itibar görür. İran artık tek siyasi düşüncenin hakim olduğu bir ülke değil. Muhafazakarlar aralarında anlaşamıyorlar. Reformcu kanat başarısızlığından dolayı gözden düştü. Halk öylesine siyasetten soğudu ki, seçime katılma oranının son derece düşük olması durumunda sandıktan sürpriz bir ismin çıkması bile mümkün. Adaylardan hiçbiri ilk turda oyların yarıdan fazlasını toplayabilecek kadar sevilmiyor.”

Schwaebische Zeitung adlı Alman gazetesi, Pazar günkü halkoylamasında Fransızlar tarafından reddetmesi ihtimal dahilinde olan Avrupa Anayasası’yla ilgili olarak şu yorumu yapıyor:

“Avrupa Anayasası’nın önemi ne Almanya’da ne de Fransa’da halka yeterince anlatılabildi. Bu Anayasa, Avrupa’yı daha demokratik ve yönetilebilir kılmak için hazırlandı. Milli devletlerin hükümranlığına gölge düşürebilecek tek bir cümle dahi içerseydi, ne Tony Blair ne de Jacques Chirac Avrupa Anayasası’nı savunurdu. Fransızlar, Anayasa’yı reddettikleri takdirde, bir daha önlerine bundan iyi bir anayasa konmayacağını bilmelidirler.”