1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.04.2007 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu25 Nisan 2007

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı, hemen hemen tüm Avrupa basınında olduğu gibi, bugünkü Alman gazetelerinde geniş yankı buldu. Yorum sayfalarında bu konuya geniş yer ayrılmış durumda.

https://p.dw.com/p/AbiZ

Süddeutsche Zeitung, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına Gül’ü aday göstermesinin, iktidar süresince verdiği en zekice karar olduğunu belirtiyor: “Siyasi mantık, kişisel hırslara galip geldi. Erdoğan Türkiye’nin en karizmatik politikacısı olabilir ama aynı zamanda en fazla korku ve hiddet uyandıran da o oldu, ülkeyi kutuplaştırdı. Gül ise yurt içi ve yurt dışında liberal, dengeleyici bir politikacı olarak isim yaptı. Erdoğan Başbakan olarak ülkenin kaderini yönlendirmeye devam edecek, ayrıca partiiçi bir rakibi de bertaraf etmiş olacak. Hem Erdoğan’ın partiyi terketmesi, AKP’nin seçimlerde oy, mecliste de çoğunluğu kaybetmesi anlamına gelebilirdi.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung, bu kararda sonbahardaki meclis seçimlerinin rol oynadığı yorumunda bulunuyor: “Erdoğan cumhurbaşkanlığına adaylığını koymaktan protesto gösterileri nedeniyle değil partisini bir arada tutabilmek için vazgeçti. AKP seçimlerde karizmatik kurucusunun otoritesine muhtaç. Erdoğan cumhurbaşkanı olarak partiler üstü davranmak zorunda kalacak ve partisiyle ilgilenemeyecekti. Gücünü kaybetmeyen, hatta belki daha da güçlenen bir Başbakan Erdoğan’ın ‘Cumhurbaşkanı Gül’ ile İslami bir paslaşma içinde olup olmayacağı pekçok kişi tarafından kuşkuyla takip edilecektir. Ancak Gül de Kur’an değil Anayasa üzerine yemin edecek, Anayasa’yı temel yön olarak kabul etmek zorunda olacaktır.”

Stuttgarter Zeitung’un yorumunda ise AKP’nin meclisteki çoğunluğu nedeniyle Gül’ün cumhurbaşkanlığına seçilmesinin kesin olduğu belirtiliyor ve ekleniyor: “Erdoğan bu kararla sınırlarını kabul etme taktiğine sadık kaldı. Tüm kamuoyu yoklamaları Kasım’daki meclis seçimlerinde AKP’nin yeniden hükümete seçileceğini gösteriyor. Ama sevilen lider Erdoğan’ın başta kalması şartıyla. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmak için partiden ayrılması, AKP’nin seçim başarısının tehlikeye girmesi anlamına gelir. Ayrıca görmüş geçirmiş, dünya işlerine vakıf bir diplomat ve ekonomist olan Gül’ü kabul etmek, Kemalistler için, Kur’an kursunda yetişmiş Erdoğan’ı kabul etmekten daha kolay olacaktır.”

Almanya’nın Essen kentinde yayımlanan Westdeutsche Allgemeine gazetesinin yorumunda ise şu satırlar yer alıyor: “”Erdoğan cumhurbaşkanlığına kendisi aday olsaydı laik elit ve güçlü orduyla doğrudan karşı karşıya gelecekti. Uzun yıllardır yakın çevresinde yer alan Gül’ü aday göstererek böyle bir güç çekişmesinden kaçınmış oldu. Ama yine de bu teslimiyet anlamına gelmiyor. Çünkü Gül de Erdoğan’ın kendisi gibi İslami hareketten geliyor. Erdoğan önümüzdeki yedi yıllığına cumhurbaşkanlığı koltuğuna güvendiği ve kendisiyle aynı siyasi çizgiden gelen birini yerleştirmiş oluyor. Aynı zamanda kendisi de iktidarın dümenini elinde tutmaya devam ediyor.”

Wiesbadener Kurier gazetesi ise yorumunda Erdoğan’ın adaylıktan vazgeçmesinin hem iç hem de dış politik açıdan zekice bir karar olduğunu belirtiyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:‘’Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması, dış politikada özellikle de AB ve Türkiye’nin üyelik süreci açısından büyük bir yük doğururdu. Erdoğan, geçici siyaset yasağı ve halkı kine teşvikten aldığı hapis cezasının ardından, 90’lı yıllarda temsil ettiği radikal siyasi İslam ile arasına mesafe koydu. Ama onun cumhurbaşkanlığı yine de İslam’a kuşkuyla yaklaşan çevreleri rahatsız etmeye devam edecekti.

Rheinische Post gazetesi ise ordunun muhalefeti ve protesto gösterilerinin Erdoğan’ın kararında etkili olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Gül’ü yarışa sokmak akıllıca görülebilir ama hiçbir şeyi çözmeyecektir. Erdoğan, hafifletilmiş haliyle ‘ılımlı İslamcı’ olarak tanımlanabilir. Gül de İslamcı, arada yasaklanan iki partide görev aldı. Eşi, türban yasağı konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştu. Hala din ve devletin ayrı olduğu Türkiye’ye İslamcılık'ın sızması Gül’ün cumhurbaşkanlığında da mümkün.”