1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

24 Ocak 2013

Alman gazetelerinde ağırlıklı olarak Cameron'ın referandum çıkışının Davos'taki yankıları ele alınıyor. Kuzey Kore'nin nükleer faaliyetleri, Alman gazetelerinde yer verilen diğer bir yorum konusu.

https://p.dw.com/p/17R7B
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Alman basınında hâkim görüş, David Cameron’ın refarandum önerisinden sonra Davos’taki liderler buluşmasında, açık bir münakaşadan bahsedilemeyeceği. Gerçi birçok Avrupalı siyasi lider Cameron’a sert eleştiriler yöneltti ama Almanya Başbakanı Angela Merkel, Dünya Ekonomik Forumu’nda başka bir strateji izledi. Merkel, bir münakaşadan kaçınmakla kalmadı, aksine rekabet gücü ve reformlar gibi bazı konularda İngilizlere hak verdi.

Ulusal gazetelerden Die Welt, Merkel’in bu koruyucu tutumunu şöyle yorumluyor:

"Almanya’nın İngilizlere ihtiyacı var. Dünyaya açık bu ticaret ülkesi, kıtanın kendi memnuniyeti için iyi bir panzehir mahiyetinde. Zira İngiltere olmadan Almanya, büyük ölçüde Fransa’ya bağımlı hale gelir. Fransa ise küreselleşmenin gerektirdiği görev ve sorumlulukları üstlenmek isteyip istemediğine tam olarak karar verememiş bir ülke. İşte o nedenle Merkel, Cameron’a karşı bu kadar sabırlı davranıyor ve İngiltere’den AB’ye yöneltilen eleştirileri, sürekli olumlu bir düzleme çekmeye çalışıyor. Merkel, Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble'nin de aralarında bulunduğu, kendi partisi Hrıstiyan Demokrat Birlik mensubu birçok politikacının görüşünü paylaşmıyor. Zira onlar, İngiltere olmadan Avrupa’nın hedeflerine daha çabuk ulaşacağını düşünüyor. Ancak Merkel, nihai hedef konusunda bu politikacılarla hemfikir: Yani Almanya Başbakanı da 'daha fazla Avrupa' istiyor. Ama o, eğer mümkünse bu hedefe İngilizlerle ulaşmak niyetinde. Tabii, eğer mümkünse."

Aynı konuyu ele alan Münchener Merkur gazetesi, Cameron’ın konuşmasının yol açtığı sert tepkileri iki önemli sebebe bağlıyor:

"İngiltere Başbakanı Cameron’ın kışkırtıcı konuşması, öfkeden isteriye kadar varan boyularda tepkiye neden oldu. Bunda Cameron’ın şantaj yapar nitelikteki mesajlarının büyük payı var. Ancak bu tepkilerin bir başka nedeni de Cameron’ın Avrupalı kurtarıcıların duymak istemediği acı gerçekleri dile getirmesi. Kıta, dünyadaki saygınlığını yitiriyor. 1999 yılında Lizbon’da yapılan AB Zirvesinde alınan ekonomik kararlarla hedef, AB’ni rekabet gücü en yüksek ve bilimsel açıdan desteklenen dünyanın en dinamik iktisadî bölgesi yapmaktı. Bugün Avrupa’da 19 milyon insan çaresiz bir biçimde iş arıyor. Kuralları, Fransa ve onun güneyli müttefikleri tarafından dikte edilen, ekonomik büyümenin gerilediği ve kurtarma paketlerinin cenderesindeki Avrupa'da tek başına kalmak, Almanya için bir tam kâbus olur."

Basın turumuzda Avrupa'dan Asya‘ya geçiyoruz. Aralık ayındaki son füze denemesi nedeniyle, salı günü alınan BM kararında, Kuzey Kore‘ye uygulanan yaptırımların genişletilmesi üzerinde uzlaşılmıştı. Bu karardam iki gün sonra Kuzey Kore, yeni bir nükleer deneme ve uzun menzilli füze atışı yapacağını duyurdu. Almanya'nın ulusal gazetelerinden Süddeutsche Zeitung, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un yürüttüğü politikayı yorum sürunlarına taşıyor:

"Armut dibine düşer! Kuzey Kore’nin yeni lideri Kim Jong Un, yakında yeni bir bombanın fitilini ateşlemeyi düşünüyor. Belli ki BM kararlarından da korkmuyor; zaten korkacak hiçbir şeyi yok. Bugüne dek Çin, sürekli despot Kim rejiminin koruyuculuğunu üstlendi. Gerçi Çin, bu hafta bir BM kararı çıkmasına izin verdi ve koruduğu dik kafalı kişiye hafiften çıkışarak, durumu daha fazla kızıştırmamasını istedi. Fakat onlar eskiden de böyle paslaşıyorlardı. O nedenle bu, bir rota değişikliğine işaret değil."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Murat Çelikkafa