1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

24.03.2011- Avrupa basınından özetler

24 Mart 2011

Avrupa basınında bugün Libya’da uluslararası koalisyonun başlattığı operasyon, Suriye’de alarm veren gerilim ve Portekiz’deki hükümet krizi ön plana çıkıyor.

https://p.dw.com/p/10glw

Fransız Le Monde gazetesi, Birleşmiş Milletler'de alınan Libya kararına değiniyor. Gazete, kararda Libya'da rejim değişikliğinin hedeflenmediğine dikkat çekerek Birleşmiş Milletler'daki birliğin kırılgan olduğu yorumunu yapıyor:

“İnsan hayatının korunmasını öngören 1973 numaralı Birleşmiş Milletler kararı, hiçbir büyük güç tarafından veto edilmedi. Bu karar, uluslararası koalisyonun Libya'da başlattığı askeri operasyonun temelini oluşturuyor. Bu doktrinin, Kongo gibi, başka yerlerde de hayata geçirilmemesi üzücü. Kararda, bir rejim değişikliğini öngörülmüyor. Talep edilen tek şey, gerçek bir ateşkes. Geriye kalan siyasi mücadele ise Libyalılara bırakılıyor. Bu, BM'deki kırılgan birliğin bir sonucu. BM'nin verdiği görev, rejimin devrilmesine yönelik ağızdan sürçen sözler olmadan, savaş çığırtkanlığı yapmadan sıkı sıkıya yerine getirilmeli.”

İtalyan gazetesi Corriere della Sera'da yer alan yorumda ise Libya'daki savaşın gerekli olduğu savunuluyor:

“Savaşın korkunç ve adaletsiz bir şey olduğu fikrini savunmak için kararlı bir pasifist olmaya gerek yok. Diktatörler ve teröristler hedef alınsa da herhangi birinin, başkalarını bombalamak ve öldürmek için karar alabilmesi, etik anlayış çerçevesinde kolay kolay göz yumulur bir durum değil. Ancak savaşın dehşetine ağır insan hakları ihlalleri karşısında uluslararası toplum kayıtsız da kalamaz. Dünya, Kant'ın idealleri doğrultusunda evrensel bir barıştan uzak bir noktada. Bu nedenle ahlaki açıdan da, mazur görülebilir savaşların olabileceğini kabul etmek zorundayız. Halkların haklarının devletlerin egemenliğinden önemli sayılması, BM'nin de temel değerleri arasındadır.”

İsviçre gazetesi Neue Zürcher Zeitung ise Suriye'deki gerilime dikkat çekiyor. Son günlerde düzenlenen protesto gösterilerini değerlendiren gazetede şu satırları okuyoruz:

“Uzmanlar bir hafta öncesine kadar Suriye'deki rejimin nasıl olup da hala bir protesto hareketiyle karşı karşıya kalmadığını merak ediyordu. Kesin olan şu ki, Devlet Başkanı Beşar Esad, halkın büyük bir bölümü tarafından seviliyor ve İsrail ve ABD'ye kafa tuttuğunda Suriyeliler onu destekliyor. Rejiminin işlediği tüm suçlar ve adaletsizliklerin şimdiye kadar sadece küçük insan hakları grupları tarafından protesto edilmesini de halk arasındaki popülaritesine ve ülkenin her yerinde etkin istihbarat birimlerine borçlu. Eğer 11 yıl önce göreve geldiğinden bu yana söz verdiği reform sözlerini hızlı ve kapsamlı bir şekilde yerine getirmezse, bu, genç devlet başkanının popülaritesini ve babasından miras kalan iktidarını kurtarabilmesi için son uyarı olabilir.”

Borç krizindeki Portekiz'de Başbakan, öngördüğü ekonomik önlemler parlamentodan geçmeyince istifa etti. İspanya'da yayımlanan El Pais gazetesi, Portekiz'deki siyasi krizi Euro Bölgesi açısından ele alıyor:

“Portekiz'de hükümetin düşmesi, Euro Bölgesi açısından yeni bir risk faktörü olabilir. Erken seçimler Portekiz açısından krizden tek çıkış yolu ise, o zaman gerekli tasarruf önlemlerini hayata geçirebilecek geniş tabanlı bir hükümetin kurulması ülke için en iyisi olacaktır. Ancak bu aşamaya gelinene kadar Portekiz müşkül durumdan kurtulamayacaktır. Devlet tahvillerinde faizler çok yüksek oranlarda. Bu durumda Portekiz'in de muhtemelen Yunanistan ve İrlanda gibi benzer bir kurtarma paketi için talepte bulunmasından başka seçenek kalmıyor. Avrupa Birliği bu duruma hızlı bir şekilde tepki göstermek zorunda. Kurtarma fonunu genişletmesindeki gecikme, endişe verici sonuçlara yol açabilir."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Beklan Kulaksızoğlu