1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Presseschau

24 Şubat 2010

Alman gazeteleri Balyoz Operasyonu çerçevesindeki gözaltılar, Alman Ordusu’nda askerlere kötü muamele yapılması ve Alman Protestan Kilisesi'nin bayan Başpiskoposunun alkollü araç kullanırken yakalanmasını yorumluyor.

https://p.dw.com/p/M9gh
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Türkiye’de hükümete karşı darbe planladıkları iddiasıyla aralarında emekli kuvvet komutanlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alınması, Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung'un İstanbul muhabiri Kai Strittmatter, tarafından “Türkiye’de tabular yıkılıyor” başlığıyla yorumlanıyor:

“Türkiye’de tarihi bir gelişme yaşanıyor: İlk kez komplonun üzerine gidiliyor ve ayrıntıları ortaya çıkarılıyor. İlk kez darbe hazırlıkları ulusal bir görev olarak değil, suç olarak görülüyor. Bir Türk gazetesinin konuyu “normalleşmenin işaretleri” başlığıyla yorumlaması ironik gelebilir ama gazete haklı! Sivillerin öldürülmesini, komşu bir ülke ile savaşa girilmesini ve Ankara'daki hükümeti devirmek için ülkeyi kaosa sürüklemeyi planlayanlar, normal bir ülkede hakim karşısına çıkarılırdı. Son gelişmelere Türkiye’de şimdiye kadar kimse ihtimal vermiyordu. Çünkü gözaltına alınanlar üniforma taşıyordu ve kendilerini dokunulmaz kılmışlardı.”

Alman gazetelerinde ön plana çıkan konulardan bir diğeri ise orduda bazı askerlerin kötü muameleye muameleye kalması. Askerlerin içki içmeye ve çiğ domuz ciğeri yemeye zorlanmasının basına yansımasının ardından Savunma Bakanı iddiaların , araştırılacağını açıkladı. Berliner Zeitung'un yorumu şöyle:

“Alman Ordusu gibi bir yapılanmada, iğrenç çiğ domuz ciğeri ile haftalarca arkadaşlarının baskısına maruz kalma arasında tercih yapmaya zorlanan askerlerin, grup baskısından kaçmaları hiç de kolay değil. Ancak bundan daha da kötüsü ordudaki komutanlar. Komutanlardan bazılarının bu kötü olaylardan haberi olmayabilir. Ancak kendilerinin de bu tür muamelelere maruz kaldıklarını hatırlayıp, bunu doğalmış gibi karşılayıp, gördükleri olaylara kafa çevirenlerin olduğu da kesin. Ordudaki yöneticilerin bu tür olayların tamamını engellemeleri mümkün olmayabilir. Ancak başlarını çevirip, olayı görmemezlikten gelmeleri anlayışla karşılanamaz.”

Bugünkü Alman gazetelerinde geniş yer bulan bir başka konu ise Alman Protestan Kiliseleri Konseyi’nin kadın Başkanı Margot Käßmann’ın alkol aldıktan sonra resmi aracıyla kırmızı ışıkta geçmesinin ardından polis tarafından yakalanması. Gazeteler yorumlarında Käßmann’ın görevini bırakıp bırakmamasını değerlendiriyor. Saarbrücker Zeitung Käßmann'ın üzerine gidilmesine karşı:

“Käßmann gibi bir kiliseye başkanlık eden kişinin örnek olması bekleniyor. Ancak bu kişi hata yaparsa, inanılırlığını tamamen yitirir mi?, sorusunu sormak gerekiyor. Käßmann’ın alkollü araç kullanmasının, Alman Ordusu’nun Afganistan misyonunu eleştirmesiyle ne ilgisi var? Hiçbir ilgisi yok. Tıpkı evliliğinin boşanmayla sonuçlanmasının konuyla ilgisi olmadığı gibi. Kamuoyunda popüler ve tartışmaya açık yönüyle tanınan piskoposun son olayı, hayata uzak duran kiliseye yarar sağlıyor. Kim günahsızsa, Käßmann’a ilk taşı o fırlatsın.”

Hannoversche Allgemeine Zeitung aynı konuyla ilgili yorumunda ise daha eleştirel:

“İyi danışmanlık hizmeti alan politikacılar, haklarında savcılığın bir soruşturma başlatması halinde geçici olarak görevlerinden çekilir. Protestanlar arasında her gün herkesin gözünün üzerinde olduğu bir yönetici olarak Käßmann’ın da bu örneği izlemesi gerekir. Protestan Kiliseleri Başkanlığı görevini yardımcısına devretmeli. Ancak görevinden ayrılmakla, düşünmek için ihtiyacı olan serbestliğe kavuşur. Protestan Kiliseleri ve Hannover Eyalet Piskoposluğu’ndan tamamen ayrılması ise abartılı olur. Manastıra kapanmasın ama bir adım geri çekilmesi, anlamlı bir davranış olur.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay