1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2401 Presseschau 2

24 Ocak 2011

Bugünkü Avrupa basını Arnavutluk'taki hükümeti protesto gösterileri, Tunus'taki gerginlik ve İtalya'da Başbakan Silvio Berlusconi'nin seks skandalı ile ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/101dw

Avusturya'dan Der Standard, Arnavutluk'ta geçen cuma üç kişinin öldüğü, hükümeti protesto gösterilerini ele alıyor. Gazete, Arnavutluk'taki gelişmeleri, Yasemin Devrimi ile cumhurbaşkanının indirildiği Tunus'la kıyaslıyor:

"Gecen cuma üç kişinin öldüğü Arnavutluk'un başkenti Tiran'da ikinci bir 'Tunus vakasının' yaşandığı söylenemez. Burada çok daha kötü bir durum söz konusu: Tunuslarının, uğruna savaştığı demokrasiye Arnavutlular çoktan sahip. Ancak kimse bu demokrasiyi uygulamaya bir türlü başlamıyor. Şu günlerde şiddetli biçimde protesto edilen ülkedeki yolsuzluk olayları, aralıksız olarak devam eden iktidar mücadelesinin son bulması için yeni bir turun başlamasına vesile oluyor. Ancak ülkede iktidar değişikliğinin yaşanması, sorunun çözümünü beraberinde getirmez. Çünkü sosyalist muhalefet de iktidardayken yolsuzluk olayı daha az değildi. Burada yeni olan, şimdiki demokratik çoğunluğun, kendi yolsuzluklarını reddetmesi."

Neue Zürcher Zeitung adlı İsviçre gazetesi ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Tiran'da geçen cuma kana bulanan gösterilerin ardından Arnavutluk hükümeti ve muhalefetinin destansı hır gürlerine son vereceklerini ve birlikte durumun yatışmasına çalışacaklarını düşünenler yanılıyor. Arnavutluk, 2009 yılında yapılan seçimlerden bu yana sürekli kriz içinde. Sosyalistler, Demokratları seçimleri manipüle etmekle suçluyor ve onların zaferini tanımayı reddediyor. Bugüne dek yapılan bütün arabulucuk çabaları başarısız oldu ve bu politik kötürüm, son bulacak gibi de görünmüyor. Cuma günkü protestolar, 1998 yılında aynı hükümet binası önünde düzenlenen şiddetli gösteri ve taşkınlıktan bu yana düzenlenen en şiddetli gösteri olma özelliğine sahip. Ancak o zaman rol dağılımı şimdikinden başkaydı. Sosyalistler, Berişa'yı darbe girişiminde bulunmakla suçluyordu."

Bugünkü gazeteler Tunus'ta Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin devrildiği Yasemin Devrimi'nin ardından ülkedeki son durumu da mercek altına alıyor. Fransa'dan muhafazakâr La Croix şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Herşeyin hızla geliştiği şu günlerde İslâmcıların oynadığı rolü kestirmek kolay değil. Bu hareketin tarihî figürü Raşid Gannuşi, Londra'daki sürgünden ülkesi Tunus'a dönmek istiyor. Gannuşi, şeriatı yürürlüğe koymayacağının garantisini verdi. Geçici hükümetin Başbakanı Muhammed Gannuşi ise kadınların rolünü tartışmaya açmak istemiyor. Tunus devrimi, Kuzey Afrika'taki rejimlerin bugüne dek iktidara yapışmak için islâmi tehlikeyi bir gerekçe olarak öne sürdükleri iddialarla çelişiyor. Bunun en önemli ve zorlu noktası, politik projelerin, İslâm'ı paravan olarak kullanmak ya da zorunlu tedbirler almak gibi dolambaçlı yollara başvurulmaksızın geliştirilmesi. Tunuslular, ülke sınırlarının de dışına taşan yeni bir tarih sayfası yazıyor."

Danimarka'nın sol liberal Information gazetesi ise bugünkü sayısında İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin seks skandalının ardından iç politik manzarayı ele alıyor:

"Silvio Berlusconi politik çalışmalarına başladığından beri, İtalya devleti için bir aşağılama ve utandırma unsuru oldu. Vergi kaçırdı, bilançolar üzerinde oynadı ve devlete hizmet edenler de dâhil tanıklara rüşvet verdi. Hiçbir zaman cezaevine girmedi, çünkü cezaların zaman aşımına uğraması süresini kısalttı ve ceza yasasında değişiklik yapmayı başardı. Başbakan Berlusconi ile yargı arasındaki sorun, İtalya'nın kötürüm bir hükümetle yaşamak zorunda olmaya devam etmesine ya da vatandaşların seçimlerde Berlusconi karşıtı ya da taraftarı olarak kullanmak zorunda kalmasına yolaçabilir. Her ikisi de ekonomik kriz yüzünden çok riskli. "

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa