1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

22 Ekim 2012

Bugünkü Alman basınında, İran’ın nükleer programı, Almanya’da aşırı sağcılarla mücadelede polisin rolü ve ünlü bisikletçi Armstrong’a verilen ceza öne çıkıyor.

https://p.dw.com/p/16Ujf
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Neues Deutschland gazetesi İsrail ve ABD'deki seçimler ışığında bu ülkelerin, İran'a karşı tutumlarını ele alıyor:

“Tatbikatların savaşın habercisi olduğu ender değildir. Hatta şimdiye kadar yapılan tatbikatların ciddi krizlere götürdüğü söylenebilir. İsrail ve ABD'nin şu anki askerî-stratejik güç denemesi de akla bazı şeyler getirmiyor değil. Kaldı ki tatbikatın haftalar sürmesi bekleniyor. Yine de iki ülkenin niyetlerinin birbiriyle tamamen örtüştüğü söylenemez. İsrail Başbakanı Netanyahu hem sözde İran tehdidine hem de gelecek yıl sandık başına gidecek İsrailli seçmene karşı gücünü göstermek istiyor. Şüphesiz 6 Kasım'daki başkanlık seçimlerinde yeniden seçilmek isteyen ABD Başkanı Obama da 'gücünü göstermek' istiyor. Ancak vurgu daha çok ikinci kelimede kalıyor. Obama, gerek kendi ülkesi gerekse İsrail’deki savaş çığırtkanlarının kendisine yönelmiş keskin dillerini törpülemek ve Ortadoğu'da işi ileri götürmeden 'güç gösterisinde' bırakmak istiyor.”

Almanya'da sekizi Türk on kişinin ölümünden sorumlu tutulan Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütünün ortaya çıkarılmasından sonra çoğu tehlikeli aşırı sağcı ortadan kayboldu. Alman Federal İçişleri Bakanı Friedrich, Federal Emniyet Teşkilatı’nın eylül ayının ortasından bu yana en az 110 aşırı sağcı için tutuklama emriyle harekete geçtiğini açıkladı. Berliner Zeitung, buna rağmen polisin daha önce aşırı sağcıların yakalanmasındaki başarısızlıklarına atıfta bulunarak polisi eleştiriyor:

“Federal ve eyaletler düzleminde polis 100'den fazla vakada ismi bilinen, tutuklama emriyle aranan aşırı sağcıları tutuklamayı başaramadı. Thüringen üçlüsüyle ilgili soruşturmada da aynı polis başarısız oldu. Seri cinayetlerde aşırı sağcı unsuru on yıldan uzun bir süre göremeyen de aynı polisti. Siyaset, güvenlik mimarisinde reformu istediği gibi tartışabilir. Ancak polisin normal işleyişi bu tarz yetersizlikler sergiliyorsa, bu fikirlerin hepsi başarısızlığa mahkûm demektir.”

Spor tarihinin en büyük doping skandalı olarak adlandırılabilecek davada beklenen oldu. ABD Anti-Doping Ajansı, ünlü bisikletçi Lance Armstrong’un 7 Fransa Bisiklet Turu şampiyonluğu ve tüm başarılarının doping yaptığı gerekçesiyle elinden alınması cezası verdi. Ceza, Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI) tarafından da onaylandı. Armstrong, ayrıca bisiklet sporundan ömür boyu men edildi. Frankfurter Allgemeine Zeitung, konuyla ilgili şu yoruma yer veriyor:

“Lance Armstrong'un da şüphesiz hizmetleri var. Örneğin yakalandığı, pekçokları için ölümcül olan kanser hastalığına karşı savaşta. Kurduğu kanser vakfı ile kanser hastası çoğu kişiye umut oldu. Bu topluluk ona şimdi en karanlık anlarında da vefalı kalacaktır… Şu an yaşanan, eşi benzeri olmayan bir hadise: Armstrong’un Fransa Bisiklet Turu şampiyonluğundan elde ettiği yedi altın madalya geri alındı. 1999 ila 2005 yıllarında turların önlenemez şampiyonu Amerikalı, şimdi bir nevi çıplak kaldı. Amerikan çizgisini takip edip Armstrong'un tüm galibiyetlerini yok sayan Uluslararası Bisiklet Birliği, şu anda bir cehennem turu yaşanıyor izlenimi yarattı.“

Handelsblatt da aynı konuyu ele alıyor:

“Dünya Futbol Şampiyonası ve Olimpiyat Oyunları’ndan sonra, dünyanın en büyük spor etkinliklerinden biri olan Fransa Turu’nun yeni bir başlangıca ihtiyacı yok. En azından ekonomik açıdan. Organizasyon komitesi ASO’nun yıllık cirosu 140 milyon euro civarında. Ve bu sadece üç hafta içinde elde ediliyor. Tur, dünya genelinde dikkat çekiyor. Alman kamu yayın kuruluşları ARD ve ZDF’in geçen yıldan bu yana bisiklet turunu artık canlı yayınlamama kararı, Almanya’da açık bir örnek teşkil etse de sponsorları çok fazla korkutmadı. Pek çok doping davasına rağmen, artık Lance Armstrong’a olmasa da Fransa Turu’na bağlı kalıyorlar.”

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Sezen

Editör: Beklan Kulaksızoğlu