1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

23.03.2011- Avrupa basınından özetler

23 Mart 2011

Libya’ya koalisyon güçlerinin düzenlediği askerî operasyon ve bölgenin geleceği, bugünkü Avrupa basınında değişik yönleriyle ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/10g76

İtalyan Corriera della Sera gazetesi, koalisyon güçlerinin askerî operasyon başlatmasının ardından Kaddafi’nin kazanma şansının artık bulunmadığını belirtiyor ve ekliyor:

“Ancak Kaddafi su üstünde kalmayı sürdürebilir. En azından bir süreliğine. En büyük risk de bu. Batılı müttefiklerin arasındaki derin ayrılıklara eklenecek askerî ve siyasî açıdan bir berabere kalma durumu. Bundan dersler çıkarmak pek hoş olmasa da, kaçınılmaz. Kaddafi’nin birkaç hafta daha iktidarda kalması durumunda askerî operasyon fiyaskoyla sonuçlanmış demektir. Gerçek başarıya, ancak Kaddafi’nin devrilmesiyle ulaşılabilir.”

İsviçre’den Neue Zürcher Zeitung, Libya’ya yönelik operasyonun başarı şansını şöyle değerlendiriyor:

“Kaddafi, askerî güç, propaganda ve yıldırma taktiklerinden oluşan bir karışımla uzun süreli bir yıpratma harbi yürütecek yeterli araçlara sahip. Ayrıca ordu ya da rejimden, isyancıların tarafına son dönemde başka geçişlerin yaşanmaması da onun için bir başarı. Kaddafi’nin, sadakat satın alacak ve savaş makinesini ayakta tutacak yeterince parası da var. Uluslararası Para Fonu’nun verilerine göre Libya Merkez Bankası ve Yatırım Kurumu’nun kasasında geçtiğimiz yıl sonu itibariyle 160 milyar dolar bulunuyordu. Bu paranın büyük bölümü ülke içinde. Financial Times gazetesinin haberine göre 140 ton altın da bu mevcuda dahil.”

Avusturya’dan Salzburger Nachrichten gazetesi, Libya’da Kaddafi rejimine karşı tek yolun askerî müdahaleden geçtiğini savunuyor.

“Ruanda’da yaşanan korkunç olaylardan ya da Balkan savaşlarından, Hırvatistan, Bosna ve Kosova’daki katliamlardan gördük ki, bir soykırım tehdidi karşısında, despotların kendi halkına karşı uçak, bomba ve tanklar kullandığı durumlarda medeni dünyanın müdahale etmesi gerekiyor. Aksi takdirde Libya halkı kaderine terkedilmiş anlamına gelir. Kaddafi’nin canice çılgınlığına şiddetle karşı koymamak sorumsuzluk olurdu.”

İtalyan La Repubblica gazetesi ise Arap dünyasında yaşanan halk ayaklanmaları karşısında Batı’nın tepkisini irdeliyor:

“Arap dünyasının ayaklanmalardan, isyancı gruplardan ya da yeni devletler doğuracak devrimlerden ne kadar sarsıldığını henüz bilmiyoruz. Kesin olan şey, demokrasiyle ilgili gerçek bir tartışmanın başlamış olmasıdır. Ama Batı bu tartışmalara katılmıyor. Önemsememek olsun, küçük görmek ya da kayıtsızlık olsun. Her ne sebeptense. Buradan belki biz de kendimiz için dersler çıkarabiliriz. Aile ve ahbap çevresinin söz sahibi olduğu ve başbakanlarımızın aynı Kaddafi gibi kendilerini ölümsüz sandığı demokrasilerimiz hakkında.”

Polonya’nın başkenti Varşova’dan Gazeta Wyborcza ise Libya krizinden İran’ın kârlı çıktığı, İran’ın Arap dünyasında nüfuzunu artırdığı yorumunda bulunuyor:

“Mısır’ın eski devlet başkanı Hüsnü Mübarek, Arap dünyasında İran karşıtı politikacılar arasında başı çekiyordu. Kaddafi de İranlıları sevmiyor. Libya'da kurulacak yeni bir rejimin İran'a bakışı şüphesiz Kaddafi'ninki kadar olumsuz olmayacaktır. Sünni kraliyet ailesinin demir yumrukla yönettiği Suudi Arabistan, İran'daki molla rejiminin artan nüfuzu karşısında panik ve korku içinde. Dünya, Kaddafi'nin iktidardan inmesi ve Libya halkının kendi kaderini belirlemesinden yana. Ama Batı şu an vuku bulan asıl büyük çatışmayı görmezden gelemez. Konu, İran'ın bölgede hakim güç olup olmayacağı.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay