23.03.2006 - Alman basınından özetler...

Hıristiyan olduğu gerekçesiyle Afganistan’da Abdul Rahman isimli bir kişinin yargılanması, Alman basının haber ve yorum sayfalarında işlediği konular arasında…

Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt Gazetesi, Afganistan’da 2004 yılında toplanan geleneksel meclis Loya Jirga’nın şeriat hükümlerini kanuni düzenlemelerin zemini yapma kararı aldığını hatırlatıyor. Handelsblatt, şeriat hükümlerinin kesin yaptırımlar getirmediğine, bu nedenle hakim ve din adamlarınca farklı yorumlandığına dikkat çekiyor. Gazetenin yorumu özetle şöyle devam ediyor:

„Abdul Rahman olayında şimdi hakimin vereceği kararı beklemekten başka yapılacak şey kalmadı. Ancak olayın asıl önemi, demokrasinin kurum ve kurallarıyla bir ülkede yerli yerine oturmasının ne kadar zor ve zaman aldığını bir kez daha ortaya koymasında yatıyor. Demokrasinin kazanımlarını ve insan haklarına saygıyı, tepeden kararnameler yayınlayarak özümsenmesini sağlamak mümkün değil. Gereken, Afgan toplumunun temel hak ve özgürlükleri anlaması ve belki de daha önemlisi bu hakları talep etmesi. Dini, gündelik hayata yayma girişimleri, Berlin ve Londra’dan önce Kabil’de protesto edilmeli.“

Berliner Zeitung, Abdül Rahman olayında bazı Alman siyasetçilerin gösterdiği tepkiyi aşırı olarak değerlendiriyor ve tepkilerin onaylanmasının mümkün olmadığını belirtiyor. Gazetenin yorumunda şu görüşler ifade ediliyor:

„Alman askerleri Afganistan’daki barış gücü bünyesinde görev yapıyor. Abdul Rahman olayı nedeniyle askerleri geri çekmeyi öneren siyasetçiler, bunun İslamcı militanları güçlendireceğini gözden kaçırıyor. Alman ordusu demokrasinin kalıcı olabilmesi, huzur ve istikrar için Afganistan’da bulunuyor. Afganistan’da hoşgörü ve insan hakları kültürünün bir çırpıda yerleşemeyeceğini, özellikle yerel güçleri dikkate alarak, Alman silahlı güçlerinin merkezi yönetime desteğinin önem taşıdığını unutmayalım.“

Münchner Merkur Gazetesi, Hristiyanlığı seçtiği için yargılanan Abdül Rahman’ın, Afganistan gerçeğini bariz şekilde ortaya koyduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

„Afgan hükümet yetkilileri Berlin’e ‚içişlerimize karışıyorsunuz’ diye tepki gösteriyor. Alman askerlerinin hayatı pahasına ve milyarlarca euroluk yardım fonlarıyla bir sistemin ayakta durmasına yardım ediyorsanız o ülkenin içişlerinin bir parçası durumundasınız. Bunun adı içişlerine karışmaksa, evet. Yüzyıllar öncesinde kalmış İslam anlayışının bir aracı konumuna düşmeye ise hayır.“