1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

23.02.2005 - Alman basınından özetler...

23 Şubat 2005
https://p.dw.com/p/AbrV

Almanya benzeri görülmemiş bir gün yaşıyor. Olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı Mainz kentinde 4 otoyol tamamen kapatılırken, demiryolu trafiği de kısıtlandı. Ren ve Main nehirlerinde trafik durduruldu. Okul ve resmi daireler bugün kapalı. Frankfurt havaalanı da bir saat süreyle trafiğe kapatılıyor. Tüm bunların nedeni, Amerikan Başkanı George W. Bush’un Almanya ziyareti. Amerikan Başkanı Bush, dün Brüksel’de Avrupa Birliği ve NATO’dan yetkililerle biraraya geldikten sonra bugün de Almanya’da bir gün sürecek resmi temaslarda bulunacak. Başkan Bush’un Brüksel’deki görüşmeleri bugünkü Alman basınında yer alan yorumlarda geniş kapsamlı olarak ele alınmış.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Bush’un Brüksel temaslarını, Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler açısından „önemli bir ziyaret“ olarak niteleyerek, Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri’nin zaman zaman en büyük iki rakip, zaman zaman da önemli ortak olduğunu vurguluyor. Gazetedeki yorumda şu satırları okuyoruz:

„Aslına bakıldığında Avrupa’yı bugünkü Avrupa yapan, tek tek ülkeleri bir birlik çatısı altında toplanmaya çağıran güç, Amerika Birleşik Devletleri’ydi. Ancak Amerika, Avrupa Birliği’nin ruhuna hep yabancı kaldı. Avrupa Birliği’nin ağır karar almasıyla ağır hareket etmesine neden olan yapısı, Amerika Birleşik Devletleri tarafından hep kuşkuyla karşılandı. Washington yönetimi Brüksel’in yumuşak gücüne hep alaycı bir şekilde yaklaştı.“

Frankfurter Rundschau gazetesiyse, Avrupa Birliği’nin Amerika Birleşik Devletleri karşısında dünya politikasındaki ağırlığını ele alıyor bugün yayınladığı yorumda. Yorum kısaca şöyle: „Amerika Birleşik Devletleri burada tarihsel bir yanılgı içinde bulunuyor. Amerika, Avrupa’yı sert önlemleri hep kendisine yükleyen bir birlik olarak görüyor. Böyle düşünenler, gerçekler karşısında gözlerini yumuyor. Her ne kadar Avrupa Birliği de artık askeri bir güce sahip olsa da, her ne kadar Amerika’yla askeri açıdan kendini ölçemese de, uzun vadede sert politikanın temelinde yumuşak zorlamalar yatıyor. Avrupa Birliği ise bu tavrı kendisine mal etmiş durumda. Bunun etkilerini Doğu Bloku’nun hızla demokratikleşmesinde, Ukrayna’da, Balkanlar’da hatta Türkiye’de görmek mümkün.“

Stuttgarter Zeitung gazetesiyse yorumuna „George Bush ses tonunu değiştirdi, ancak sert politikasını değiştirmedi“ cümlesiyle başlıyor ve şu satırlarla devam ediyor:

„İlk saldırı olasılığını kafasından silen Bush, Guantanamo’yu kapatmadı, İran’a nükleer silahsız bir gelecek göstermek için Avrupa Birliği’yle ortak adımlar atmaktan da çekiniyor. Bilinçli politika ya da olgunluk değil, savaş yorgunluğu ve mali kriz Amerikan Başkanı Bush’u tedbirli davranmaya itiyor.“

Kölnische Rundschau ise Amerika Birleşik Devletleri - NATO ilişkilerine değindiği yorumda, Kuzey Atlantik Paktı’nın gelenekler nedeniyle hareket edemez duruma gelebileceği tehdidini dile getiriyor.

„Uyumu dile getiren sözler, bağlılık yeminleri ve barış jestleri, NATO’nun geleceği konusundaki tartışmaları engelliyor. Irak’ın demokratikleşmesinde NATO’nun sembolik desteği ve birkaç iyi niyet dileği, Amerika Birleşik Devletleri’nin NATO ülkelerinin kendilerine destek verdiğini sanmasına neden oldu.“

Ludwigshafen’de yayınlanan „Rheinpfalz“ gazetesiyse, Bush’un Brüksel ziyaretinin Avrupa Birliği için önemli bir adım olduğunu öne sürüyor. Ziyaretin eski Avrupa’yla yeni dünya arasında yeni bir işbirliğini gösterdiği iddia edilen yorumda şu satırlar yer alıyor:

„Bush’un Avrupa Birliği’ne yaptığı ziyaret, iyi niyet gösterisini aşan bir ziyaret, Amerika Birleşik Devletleri’nin artık Avrupa’yı ciddiye aldığını gösteren bir ziyaretti. Washington yönetimi eskiden olduğu gibi Avrupa Birliği’nin siyasal gücünü küçümsemekten öte, Avrupa’yla yeni işbirliği arayışı içinde olduğunu gösteriyor. Bu ilişkiler transatlantik ilişkilerde önemli bir platform oluşturabilir. Buysa Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in, NATO’nun artık transatlantik ilişkilerde birincil tartışma ortamı olmadığı yönündeki sözlerinin altını çiziyor.“

„Badisches Tagblatt“ gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush’un Avrupa ziyaretinin nedenini şöyle açıklıyor:

„Bush Brüksel’de tüm NATO üyesi ülkeler ve Avrupa Birliği ülkelerine, terörizme karşı özgürlük ve barış için mücadele kapsamında ortak aradığını ve ortağa ihtiyacı bulunduğunu belli etti. Bush’un bu tavrı, Amerika Birleşik Devletleri’nin artık siyasal yolunda tek başında gitmek istemedğinin bir göstergesi. Washington tek başına harekete etmenin tüm sempatileri yokettiğini ve çok yüksek mali gidere neden olduğunu anlamış bulunuyor.“

Son olarak „Fraenkischer Tag“ gazetesine bakıyoruz. Gazetede yer alan yorumda aşırı iyimserlik karşısında uyarıda bulunuluyor.

„Bush ile Avrupalı arkadaşlarının üzerinde dansettiği buz tabakası hala çok ince. Örneğin Berlin ve Paris’te Bush’un Irak savaşını eleştirenler, Amerikan Başkanı’nın bu ziyaretini, Washington yönetiminin Avrupa’ya uzattığı eli bir özür olarak algılayabilir. Ancak bu büyük bir yanılgı olacaktır. Bush Avrupa’dan dizleri üzerinde özür dilemeye gelmedi, dış politikasının temel ilkelerinde vazgeçmedi. Amerikan Başkanı Bush kendi oluşiturduğu „demokrasi ihracı“ tavrından vazgeçmeye değil, bu tavır için destek aramaya geldi. Amerika’nın sesi değişmedi.“