Avrupa basınından özetler

Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’dan Lidove Noviny gazetesi, pazar günü yapılan referandumda AB üyeliğini kabul eden Hırvatistan’ı konu alıyor:

“AB üyeliği için gösterilen çabalar olmasaydı ülkede kamu idaresinde hâlâ yolsuzluklar hakim olacak, Yugoslavya Savaşı’ndaki pek çok suçlu hâlâ serbest geziyor olacaktı. Çek Cumhuriyeti bunun ne demek olduğunu, 1990'lardaki deneyimlerinden yola çıkarak çok iyi anlıyor. Ama pek de iyi olmayan bir başka haber şu: Hırvatistan önümüzdeki yıl 28'inci üye olarak AB'ye girerse, Birlik'in doğu ve güneye genişlediği başarılı süreç şimdilik son bulmuş olacak. Mevcut Euro krizi bir an önce sona ermezse başka hiçbir Balkan ülkesi AB yolunda Hırvatistan’ı takip edemeyecek.”

Avusturya’dan Die Presse gazetesi Mısır’da Müslüman Kardeşler’in seçim zaferinin ardından ülkdedeki durumu ve Batı'nın yaklaşımını değerlendiriyor:

“Şeçimlerin böylesine pürüzsüz bir şekilde tamamlanması dev bir başarı. Mısırlılar bununla gurur duyabilir. Batı seçim sonucundan hoşnut olmayabilir ama on yıllarca Mübarek rejimini beslemekle kaybedilen inanılırlığı bir nebze olsun geri kazanabilmek için seçim sonuçlarını kabul etmek zorunda. İslamcıların zaferini lanetlemek, hiç tehlike yokmuş gibi davranmak kadar tehlikeli. Çünkü özellikle de ülkede nüfusun yüzde 10'unu oluşturan Hrıstiyanlar için büyük önem taşıyan din ve devlet işlerinin ayrılması ve kadın hakları konusunda Müslüman Kardeşler'in icraatı yakından izlenecektir. İslamcılar, ülkedeki dev ekonomik ve toplumsal sorunlar karşısında Batı'nın yardımından kolay kolay vazgeçemeyeceklerini açıkça görecektir. Bu yardımları koşullara bağlamak gerektiğini de Batı'nın açıkça görmesi gerek. Adı isterse şantaj olsun. Her halükârda zekice bir tutum.”

Avusturya'dan Der Standard gazetesi Arap Birliği'nin, Suriye'deki gözlemci misyonunun süresini uzatma kararını değerlendiriyor:

“Arap Birliği'nin, gözlemci misyonunun görev süresini uzatma ve Suriye'deki karmaşaya bir ay daha seyirci kalma kararının ne getireceği açık: Sadece zaman kazanmak ve işi sonraya bırakmak. Arap Birliği bir kez daha bölünmüş vaziyette ve gerçek kararlar alamıyor. Esad ailesi pes etmeyecek. Suriye toz duman olana kadar devam edecek. Ülke iç savaşa sürükleniyor ve rejim karşıtı milisler kontrol dışında. Resmî Suriye muhalefeti bile onları kontrol edemiyor. Bu saçmalığı sona erdirmenin tek yolu, müzakere ve pazarlıklar yoluyla rejime iktidardan el çektirtmek. Peki bu adil mi? Hayır. Ama Suriye'nin kurtarılması öncelik taşımalı.”

İspanyol El Pais gazetesi ise Euro Bölgesi'ndeki borç krizine değiniyor ve kredi drecelendirme kuruluşlarının resesyonun suç ortağı olduğu eleştirisinde bulunuyor:

“Kredi derecelendirme kuruluşları Euro Bölgesi’ndeki krizi daha da derinleştirdi. Üstüne üstlük yürürlüğe sokulan reformların farkına bile varmıyorlar. Kimseye pek faydaları da yok. Hükümetler, banka ve şirketler onlardan çok daha bilgili. Bir ülkenin kredi notu düşürüldüğünde piyasalar tepki bile vermez hale geldi. Bu nedenle kredi derecelendirme kuruluşlarının Avrupa’yı krize sokma ve dolar bölgesini kârlı çıkarma hedefi güttükleri şeklindeki suçlamalara şaşmamak gerek. Neden oldukları olumsuz etkiye bakıldığında geriye kalan soru, Avrupalı yetkililerin bu üç kuruluşun elindeki oligopolü kırmak için niye bir şeyler yapmadığı.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ayhan Şimşek