1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

22.12.2008 - Alman basınından özetler

Beklan Kulaksızoğlu22 Aralık 2008

Almanya’da ekonomik krize karşı hükümetin planları ve aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin kapatılması tartışmaları bugünkü basın özetlerinin başlıca konuları…

https://p.dw.com/p/GL5j

Erfurt’ta yayımlanan Thüringer Allgemeine gazetesi, Başbakan Merkel’in haftasonunda İnternet’te yayımladığı video mesajını şöyle değerlendiriyor:

“Sekiz kez ‘biz’ dedi. Başbakan’ın video mesajında bu kelimeyi bu kadar sık kullanması nadirdir. ‘Bizi’ ve ‘bize’ çekimlerini ise hiç saymıyoruz. ‘Herkesin gücüne ihtiyacımız olacak. Ancak hepimiz birlik olursak başaracağımızı biliyoruz ama başarabiliriz’ gibi cümleler… Ama birlik çağrısının yankısı daha kamuoyuna ulaşmadan, Berlin’de sönmeye başladı bile. Başbakan Yardımcısı Steinmeier, ikinci konjonktür paketinin Hristiyan Sosyal Birlik Partisi olmadan da çıkarılabileceğini söyledi, kendisinin Başbakanlık işini daha iyi yapabileceği mesajını verdi. SPD’nin Başbakan adayı Steinmeier seçim kampanyasında dozu bir ölçü daha artırdı. Seçim kampanyaları zaten kardeşlik mesajı için pek de uygun bir zemin değil. Bir diğerinin çıkarlarının sözkonusu olduğu noktada ‘biz’ kelimesi de anlamını yitiriyor.”

Süddeutsche Zeitung ise hükümetin banka kurtarma planlarını ele alıyor…

“Milyarlarca euroluk yardımlarla ne Hypo Real Estate ne de Bavyera Eyalet Bankası gelecek vaadeden şirketlere dönüştürülebilecek. İstihdam yaratılamayacak, tam tersine devlet yardımıyla istihdam daralacak. Gelecek belirsiz. Fiyaskoyla sonuçlanmayacağını kimse garanti edemez. Milyarlarca euroluk yardımlar Hypo Real Estate gibi kurumlar üzerinde yılların ardından etkili olsa bile, bu kadar pahalıya mal olacak bir operasyonun akıllıca olduğunu kanıtlamaya yetmeyecektir. Yıllarca süren işten çıkarmalar ve cirodaki azalma, bu kurumların hayatta kalamayacak kadar küçülmesine de neden olabilir.”

Bremerhaven’da yayımlanan Nordsee-Zeitung’un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“İnsanlar ülke çapında mağazalara hücum ediyor ve tüm kriz söylemine inat alışveriş yapıyor. Ama saf da olmamak lazım. Kriz henüz çoğu kişinin cüzdanına ulaşmadı. Örneğin otomotiv sektöründe yaşananlar olumlu beklentiler yaratmıyor. Önümüzdeki haftalarda Berlin’den gelecek sinyaller büyük önem taşıyor. Konjonktürü sosyal güvenlik pirimlerinin kısılması yoluyla canlandırmak gibi öneriler muhtemelen kulağa en cazip gelenleri. Çünkü böylelikle gelir vergisi ödemeyen düşük gelirlilerin üstündeki yük de hafiflemiş olacak. Hoşumuza gitmese de 2009 zor bir yıl olacak.”

Bavyera’daki Passau kentinde Emniyet Müdürü’ne yönelik bıçaklı saldırının ardından Neonaziler dün de Leipzig’de polislere saldırdı. Polislere şişe fırlatan ve biber gazı atan saldırganların, aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti eyalet meclis üyesine ait bir araziye kaçmaları partinin şiddet eylemlerinin odağı haline geldiği tartışmalarını daha da alevlendirdi.

Westdeutsche Allgemeine Zeitung’un yorumu şöyle:

“NPD’nin yasaklanmasının aşırı sağcı düşünceyle mücadelede fazla işe yaramayacağı tezi dile getiriliyor. Belki de doğru. Düşünsel mücadele sadece hukukçuların değil, hepimizin görevi. Ama NPD’nin kapatılması, partinin vergilerden finanse edilerek propagandasını yaymaya devam edebilmesine de son verecektir. Devlet partinin mal varlıklarına el koyabilir, böylece meşaleli gösteri ve yürüyüşlere tahammül etmek zorunda kalmayız. Sadece bu bile partinin kapatılması için yeterli.”

Berlin’de yayımlanan Tageszeitung ise Bavyera eyaletinde onyıllardır iktidarda bulunan Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’ni eleştiriyor:

“Eyalet yönetimi, Bavyera’da aşırı sağcı bir çevre bulunduğunu kabul etmeye yanaşmıyor. Aşırı sağla yerel düzlemde mücadele etmek isteyenler yalnız kalıyor. ‘Hristiyan Sosyal Birlik’in gündeme getirmediği bir şeyin varlığı da sözkonusu değildir’ parolası geçerli. Passau’da emniyet müdürüne yönelik cinayet teşebbüsünün ardından parti yönetimi pek de alışılmadık bir şekilde antifaşist bir söylem benimsedi. Ama inandırıcı olabilmeleri için söylediklerini günlük yaşamda da kararlılıkla uygulamaları gerek. Bu, ilk fırsatta yine sert söylemlere başvurup aşırı sağcıları dolaylı olarak cesaretlendirmekle olmaz.”