1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2211 Presseschau

22 Kasım 2010

Alman gazetelerinde bugün hafta sonu Lizbon'da yapılan NATO Zirvesi, Alman Yeşiller partisinin kongresi, İrlanda'nın AB'den yardım istemesi ve Kuzey Kore'nin atom politikasına ilişkin değerlendirmeler dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/QEzH

Neue Osnabrücker Zeitung, Lizbon’daki NATO zirvesine şu satırları ayırmış:

“Yeni ittifak stratejisinin ve anti-balistik füzesavar sisteminin onaylanması ve Rusya’nın işbirliğine ikna edilmesi. Zirvenin bilançosu gerçekten görülmeye değer. Ama başarı ölçüsünü uygulama gösterecek. Öncelikle Almanya açısından. NATO’dan azami ölçüde yarar sağlayan Almanya aynı zamanda Rusya ile yakınlaşma aramak zorunda. Öncelikle orta ve doğu Avrupa’daki komşularının yararına. Eski Varşova Paktı üyeleri ve Sovyet Cumhuriyetleri NATO üyeliğini, Rusya’nın neo-emperyalist heveslerine karşı bir garanti olarak görürken siyasi ve ekonomik bakımlardan da Almanya’ya odaklanıyorlar. Almanya ordusunu bir an önce ittifak yükümlülüklerine uygun hale getirmeli. Nükleer silah bulundurmayan Almanya’nın müttefiklerine ve Rusya’ya nükleer silahsızlanma tavsiyesinde bulunması kolay. Almanya asıl, NATO – Rusya yakınlaşmasını pekiştirip tarafların nükleer silah ihtiyacını azaltacak olan füzesavar sistemine ne kadar katkıda bulunacağına karar vermelidir.”

Stuttgarter Zeitung’un Alman Yeşiller Partisi’nin Freiburg’daki kongresini konu alan yorumunda, partinin en geç genel seçimlere kadar gerçek rengini belli etmek zorunda olduğu vurgulanıyor:

“Yeşillerin içinde bulunduğu durumu kamuoyu araştırma sonuçlarının sevinciyle gelecek korkusu belirliyor. Bu nedenle federal düzeyde Konrad Adenauer’in, ‘denenmişten vazgeçmeme’ prensibiyle hareket ediyorlar. Nitekim kongrede kadro revizyonuna gerek görmedikleri gibi parti programına da açıklık getirmediler. Ama en geç 2013 yılına kadar, önümüzdeki eyalet seçimlerini tehlikeye sokmamak için kasıtlı olarak değinmedikleri anlaşmazlık konularına el atmak zorundalar.”

Yunanistan’dan sonra, banka kurtarma operasyonları yüzünden iflasın eşiğine gelen İrlanda da Euro Bölgesi mali istikrar fonundan yardım talep etti. Neue Osnabrücker Zeitung, İrlanda’ya yardım etmemenin ortak para birimini gözden çıkarmak olacağını yazıyor:

“Euro cücesi İrlanda’nın günün birinde ortak para bölgesinin başına bela olabileceğini kimse tahmin etmemişti. Para ortaklarının İrlanda’ya yardım etmelerinden başka çare kalmadı. Yardım elinin uzatılması tabii bazı reflekslere yol açacak. Alman vergi mükellefinin parasının kumarbaz bankalarla zengin alacaklıların kurtarılmasında kullanılması gerçekten nahoş bir şey. Ama İrlanda’ya akan kredilerin büyük bölümünde Alman bankalarının imzası var. Yardım edilmediği takdirde hem bu 168 milyar euro güme gidecekti, hem de ortak para biriminin cenazesi kalkacaktı.”

Süddeutsche Zeitung Kuzey Kore’nin yeni nükleer tesisini dünyaya tanıtmasının ardında yatan nedenlerle ilgili olarak şu görüşlere yer veriyor:

“Kuzey Kore nükleer pokerde bir koz daha oynayarak, mesajın Washington’a ulaşması için şimdiye kadar gizli tuttuğu uranyum zenginleştirme tesisini Amerikalı bir uzmana gezdirdi. Bu son derece modern tesisin ne kadar işler durumda olduğunu ve burada ne kadar uranyum zenginleştirildiğini kimse bilmiyor. Tesisi inceleyen Amerikalı uzmanın resim çekmesine izin verilmedi. Böylece esrarengiz bir havaya bürünen nükleer tesisin gelecekteki atom pazarlığında koz olarak kullanılacağı besbelli.”

Berlin'in Tageszeitung gazetesinde yer alan yorumda da Avrupalı politikacıların Balkan ülkelerine takındıkları tavır eleştiriliyor:

“Şu günlerde Bosna Hersek’i ziyaret eden Avrupalı politikacılar yerli meslektaşlarına ülkenin Avrupa Birliği’ne entegre olma sürecine girebilmesi için gerekli reformların geciktirilmemesini tavsiye ediyorlar. Böyle konuşan, devletler topluluğunun Balkanlar’da yaptığı hatalardan bihaber demektir. Şimdiye kadar da hatalardan ders alınmamıştır. Dayton antlaşmasının doğurduğu anayasanın reformlara kapalı olduğu, antlaşmanın statükoyu perçinlediği ve sıkıntıların aşılmasında yol gösterici olamayacağı görmezlikten geliniyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa