1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2202 Presseschau 2

22 Şubat 2011

Libya’daki kanlı olaylar bugünkü Avrupa gazetelerinde yer alan dış politik konuların başında geliyor.

https://p.dw.com/p/10LmW

Dagens Nyether adlı İsveç gazetesi Libya halkının diktatör Muammer Kaddafi’ye karşı ayaklanmasına şu satırlarla değiniyor:

“Güçlünün korkunç yüzü, oğul Kaddafi’nin televizyondan yaptığı konuşmada kendini bir kez daha gösterdi. 40 yıllık diktatör halkın protestosu karşısında susmayı tercih ederek, ültimatom vermekle oğlunu görevlendirdi. Mesaj özetle şuydu: ‘Dediğimizi yapın, yoksa Libya’yı yıkarız!’ Libya’daki muhtemel anarşi karşısında endişelenmenin yeridir. Ama Avrupa Birliği’nin, halkına ateş açtıran diktatörü kınaması da kaçınılmazdır. Bu işi nasıl yaptığını denetlemeden Kaddafi’yi Avrupa Birliği’nin sınır muhafızı yapmak büyük bir hataydı.”

İtalyan La Repubblica gazetesi Kuzey Afrika halklarının ilkbaharı olarak tanımladığı gelişmeleri değerlendirdiği yorumunda, Arap devriminin ne kadar süreceğinin kestirilemediğini yazıyor:

“Devrimin Libya'ya da sıçramasından sonra tarihçiler Arap ülkelerini saran olayları 1848 yılında Avrupa’yı temellerinden sarsan ‘milletlerin ilkbaharıyla’ kıyaslamaya başladılar. Büyük kurbanların verildiği ve büyük umutların uyandığı Avrupa’daki devrimler hüsranla sonuçlanmıştı. Buna göre, Akdeniz’in karşı yakasındaki devrimin de başarısızlığa mahkum olduğu söylenebilir mi?

Tarihçiler geleceğin falına bakmak yerine geçmişi açıklamaya çalışsalar, daha iyi olur. Çünkü modern çağın dünyası çok hızlı dönüyor. Ayaklanan halkların önünde demokratik emsaller var. Resim ve haberler sınır, sansür tanımıyor. Fikirler yıldırım hızıyla yayılıyor. Ki isyancıları bastırması beklenen askerler bile Bin Ali’nin, Mübarek’in ve Kaddafi’nin polisine meydan okuyabiliyor.”

İngiliz The Guardian gazetesi Libya’daki halk gruplarının devrim sayesinde birleştiğini yazıyor:

“Kaddafi ihtilali belli bir mantığa dayanıyordu ve Libya’ya faydalı şeyler kazandırmıştı. Dış müdahalelere direnişinin bir nedeni vardı. Öncelikle klasik devlet yapısına karşıydı ve Libyalılar da onun gibi düşünüyordu. Yerel sadakat aşiretlere göre farklılık gösteriyordu. 1948’de Batıllıların kurduğu özel komisyon Libyalıların demokrasi istemediği sonucuna varmıştı. Ama günümüzde bu temelden değişti. Günümüzde çoğunluğun, Libya’nın devlet düzenine karşı olduğu anlaşılıyor. Bunun nedeni Kaddafi’nin merhametsizliği ve tuhaf yönetim anlayışıdır. Kaddafi böyle davranmakla, Libyalılara eksikliğini hissettikleri birlik arzusunu kazandırmıştır.”

Paris’te yayımlanan Liberation adlı Fransız gazetesi Libya’daki halk ayaklanmasına şu satırları ayırmış:

“Libya’daki devrimin aşırı şiddete bürünmesi, 42 yıldır bütün ülkeyi âdeta boğan rejimin acımasızlığıyla orantılıdır. Kaddafi halkına göre diktatör, yabancı devletlere göre ise bir teröristten başka bir şey değildi. Halkına en küçük özgürlük nefesi aldırmamakta Tunus ve Mısır’ı fersah fersah geride bırakmıştı. Siyasi cinayetleri hükümete silah, rehin almayı da baskı aracı yapmıştı. Libyalıların öfkesi, on yıllardır aşağılanmış olmanın hayal kırıklığını yansıtıyor. Ama feci karnesine rağmen Kaddafi’nin Libya’sı sonunda devletler ailesine kabul edilmişti. Oğul Bush, Tony Blair, Silvio Berlusconi ve nihayet Nicolas Sarkozy tarafından.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa