1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

21.12.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu21 Aralık 2005
https://p.dw.com/p/Abo5

Alman ve diğer Avrupa basınında bugün, Türkiye-AB ilişkileri, ABD’deki telekulak skandalı, İran ile Batı dünyası arasındaki ilişkiler ve Benjamin Netanyahu’nun İsrail’de Likud partisi liderliğine seçilmesi ile ilgili konular dikkat çekiyor.

Schwaebische Zeitung, AB üyeliği için çabalayan Türkiye’nin son dönemde Brüksel’e karşı sert çıkışlarını yorumluyor:

“Ankara, Brüksel’in taleplerine giderek daha kızgın tepkiler veriyor. AB, yazar Orhan Pamuk’a karşı açılan dava için İstanbul’a gözlemci gönderdiğinde hükümet Avrupalılar’ı Türk adaletini baskı altına almak istemekle suçladı. Üyelik müzakereleri sürecinde Avrupa’nın Türkiye’nin içişlerine giderek daha fazla karışma hakkı olduğunu sadece birkaç tane Avrupa yanlısı bakan ve politikacı kabul etti. Bu durumu milliyetinden gurur duyan bir halka anlatabilmek için siyasi cesaret gerek. Ki bu cesaret, Ankara’da 2006 yılında pek görülmeyecek.”

ABD’deki telekulak skandalı nedeniyle Başkan Bush üzerinde artan iç siyasi baskı, Luxemburger Wort gazetesinin yorum sütunlarına taşınmış:

“Bush yönetimi terörle mücadeleyi hem Irak savaşını haklı çıkarmak, hem de kendi ülkesinde devletin yetki alanını genişletmek için kullandı. Şimdi ise Amerikan iç istihbarat teşkilatının ülkedeki hayvan ve çevre koruma kuruluşlarının telefonlarını meşruluğu tartışılır bir şekilde dinlediği ortaya çıktı. Ama ABD’de yavaş da olsa aklın öne çıktığı görülüyor. İşkence yasağı Senato’da kabul edildi, terörle mücadele kapsamında çıkarılan ve vatandaş haklarını kısıtlayan Yurttaşlık Yasası’nın uzatılması şimdilik engellendi. Bu sağlıklı tepki, ABD’de yeniden gerçekçiliğe dönüldüğünün bir göstergesi.”

İran ile Avrupa arasında nükleer görüşmeler bugün yeniden başlıyor. Stuttgarter Zeitung gazetesi, İran’ın son dönemdeki sert çıkışları karşısında Batı’nın nasıl davranması gerektiği konusunu irdeliyor yorum sütununda:

“Batı politikalarının hedefi, tüm İran’ı değil, Ahmedinecad ve yandaşlarını izole etmek olmalıdır. İran’ın tümden izolasyonu, sadece ülke içinde bir dayanışma dalgası yaratmaya yarayacaktır. Ahmedinecad’a dindarlığı nedeniyle saldırmak ise Arap ülkelerini hiç de hoşlanmadıkları İran ile aynı saflara geçmeye zorlayacaktır. Ahmedinecad’ın atom bombasına sahip olması, tüm araçlar kullanılarak engellenmelidir. Bu daha on yıl alacaktır. Tepkilerin aşamalı bir şekilde verilmesi yumuşaklık anlamına gelmez, siyasi zekanın gereğidir.”

İngiliz Financial Times gazetesi ise diplomasinin İran’ın nükleer silah planlarını durduramayacağı görüşünü savunuyor:

“Ahmedinecad’ın cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından İran’ın stratejisi değişti. Nükleer program konusu da artık giderek daha ağırlıklı bir şekilde milli çıkarlar için kullanılıyor. İran yönetimi yaptırım tehditlerine de aldırmıyor. Bugün başlayan yeni müzakereler de muhtemelen öncekiler gibi sonuçsuz kalacak.”

İsrail siyasetindeki şahinler kanadının önde gelen isimlerinden Benjamin Netanyahu’nun Likud partisi genel başkanlığına seçilmesi ile ilgili yorumlar da bugünkü basında geniş yer tutuyor. Frankfurter Neue Presse’nin yorumu şöyle:

“Ariel Şaron’un beyin kanaması geçirmesinin dünyada Ortadoğu barışı için bir tehlike olarak görüleceği bir zamanlar kimin aklına gelirdi? Şaron’un zayıf duruma düşmesi, Şaron ve ekibinin ayrılmasının ardından daha da sağa kayan Likud partisinin güçlenmesine yol açabilir. Likud başkanlığına ılımlı Dışişleri Bakanı Şalom’un değil, Netanyahu’nun seçilmesi de bunun göstergesi.”

Die Welt gazetesi ise Netanyahu’nun Likud başkanlığına seçilmesinin Şaron’un işine geldiği görüşünde:

“Benjamin Netanyahu’nun başkanlığa seçilmesi ile Likud partisi, aslında tam da Ariel Şaron’un bulunmasını istediği konuma yerleşti. Şaron Likud’dan ayrıldığından bu yana partiyi radikal azınlıkların ittifakı olarak göstermeye çalışıyor. Hatta kurt politikacının, Likud’daki ılımlıları zayıflatmak için bazı yandaşlarından partide kalmalarını istemiş olduğu bile söyleniyor. Parti başkanlık seçiminde Netanyahu’nun başarısı, ılımlı Şalom’un’un yenilgisi ve örümcek kafalı yerleşimciler kanadının dikkate değer kazanımları Likud’u, önümüzdeki meclis seçimlerinde şansını tehlikeye atacak kadar sağa kaydırdı.”

Maerkische Oderzeitung, Netanyahu’nun İsrail kamuoyunda, aşırı sağ uçları temsil eden kutuplaştırıcı bir isim olarak tanındığını, yeniden iktidara gelmesinin zor olacağını belirtiyor. Braunschweiger Zeitung ise yorumunda İran Cumhurbaşkanı gibi İsrail karşıtlarının Netanyahu’nun ekmeğine yağ sürdüğünü belirterek Netanyahu’nun tehlikeli olduğu görüşünü savunuyor:

“Netanyahu tehlikeli, çünkü iktidara gelebilmek için Ortadoğu sorununu yeniden kızıştıracak. Bunun ateşle oynamak anlamına geldiği umurunda değil. Netanyahu’nun başbakanlığı döneminde geride bir enkaz bıraktığını İsrailliler unutmuş görünüyor. O dönemde Likud partisi bölünmüş, İsrail’in itibarı zedelenmiş, barış hiç olmadığı kadar uzaklaşmıştı. Likud’un şimdi bir Başbakan’ın sahip olması gereken önemli bir özellikten, sorumluluk bilincinden yoksun bir lideri var.”