1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

21.06.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı21 Haziran 2005
https://p.dw.com/p/AbqC

Avrupa basınında bugün, Avrupa Birliği krizi tartışmaları, kendini “Köln Halifesi“ olarak adlandıran Metin Kaplan hakkında verilen müebbet hapis cezası, Lübnan seçimleri ve Azerbaycan’da siyasi durum değerlendiriliyor.

Avrupa gazeteleri, Avrupa Birliği’nin nasıl krize sürüklendiğini sorgulamaya devam ediyor. Süddeutsche Zeitung gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle:

“Eğer çağdaş, etkin, saydam ve vatandaşlarınca kabul gören bir Avrupa meydana getirmeyi hedefliyorsanız, hem Avrupa Birliği’nde hem de üye ülkelerde eski kalıpları bir kenara atmalısınız. Piyasalarda liberal düzenlemelere gidilmeli, maliyeti yüksek sosyal bütçelerde kesinti yapılmalı ve bürokrasi daraltılmalıdır. Ancak Avrupa Birliği siyasetçileri, bu gerçeklere gözlerini yumup, kendi açılarından daha az rahatsız edici olan dış politika ve anayasa alanlarına ağırlık vermeyi tercih ettiler. Birliğin sınırları sürekli genişletildi. Öyle ki sonunda listeye, üyeliğe henüz hazır olmayan Bulgaristan ve Romanya’nın yanı sıra koşulları yerine getirmekten uzak Türkiye de eklendi.“

Avrupa Birliği konusuna sütunlarında eğilen gazetelerden Frankfurter Neue Presse, Haziran ayı içinde yeni bir liderler zirvesinin sonuç getirmeyeceğine dikkat çekti ve görüşünü şöyle noktaladı:

“Avrupa, başarısızlıkla sonuçlanan Fransa ve Hollanda referandumları ile bütçe kavgasının ardından derin bir krize girmiştir. Bu krizin ardından başlatılan düşünce molasından mutlaka istifade edilmelidir.“

Avrupa Birliği krizinde Londra’nın oynadığı role, Nürnberg Nachrichten gazetesi tarafından şu ifadelerle dikkat çekiliyor:

„Irak savaşı nedeniyle ortaya çıkan görüş ayrılıkları, Avrupa Birliği’nin neredeyse bölünmesine neden oldu. Pek çok Avrupalı siyasetçi, İngiltere’nin bu tarihi dönüm noktasından dersler çıkardığını öngördü. Oysa son krizle birlikte ortaya konan tavır, Londra’nın da beklentileri yerine getirmediğini ortaya koydu. Blair, yapıcı değil tersine yıkıcı bir tutum içindedir.“

Avusturya’da yayımlanan Kurier gazetesi, Avrupa Birliği krizini İngiltere’nin krize katkısı açısından değerlendiren gazetelerden:

“Başarısızlığa uğrayan zirvenin ardından pek çok Avrupalı lider, birliğin dönem başkanlığının İngiltere’ye verilmesinin doğru olup olmadığını tartışmaya başladı. Verilecek olumsuz bir karar, büyük bir hata olur. Aslında yapılması gereken, İngiliz modelinden dersler çıkarmak, karşılaştırmalar yapmaktır. Liberal düşüncenin uygulanması, yalnızca İngilizler’e bırakılmamalı. Avrupa sosyal devlet yapısının gözden geçirilmesi gerektiği açıktır.“

Almanya'dan sınırdışı edilen, yasadışı İslami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği yöneticisi Metin Kaplan, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin „Anayasal düzeni değiştirmeye yönelik faaliyetlere karıştığı“ gerekçesiyle Kaplan hakkında verdiği karar, Alman gazetelerinde de geniş şekilde yer verildi. Frankfurter Rundschau gazetesi, Kaplan’ın liderliğini yürüttüğü „Hilafet Devleti“ isimli organizasyonun, 2001 aralık ayında İçişleri Bakanı Otto Schily tarafından yasaklandığını, bu tarihte yaklaşık bin 100 taraftar ve milyonlarca euroyu bulan maddi kaynağa sahip olduğunu yazıyor.

Lübnan seçimlerini değerlendiren Handelsblatt gazetesi, sonucun, Suriye yanlıları ile karşıtlarının dengesinin devam edeceğini ortaya koyduğunu yazdı. Gazetenin yorumunda şöyle denildi:

„Lübnan Parlamentosu’nda Sünniler ve Hristiyanlar’ın yanı sıra aralarında Hizbullah ve Emel’in de bulunduğu 18 ayrı siyasi grubun temsilcileri oturuyor. Bu etnik ve dini renklilik, bünyesinde sürekli istikrarsızlık unsurunu barındırıyor. Suikaste kurban giden Refik Hariri’nin oğlu Saad, işte bu çok sesliliği bir potada eritebildiği, aynı hedef doğrultusunda birleştirebildiği sürece başarılı olabilecektir.“

Azerbaycan’da muhalefet, Alivey yönetimine karşı protesto gösterilerini sürdürüyor. Konuyu değerlendiren Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Hazar petrolüyle ilgili büyük devletlerin hesaplarının, Azerbaycan’da işbaşındaki hükümete daha temkinli yaklaşılmasına neden olduğunu kaydetti:

„Özbekistan’da Andican olaylarının aydınlatılması için Batının yaptığı baskı, bu ülkenin Moskova ile yakınlaşmasına neden oldu. Azerbaycan’da 4 ay sonra sandık başına gidilecek. Batının burada da seçimlerin özgür ve adil koşullarda yapılmasında ısrarlı olması ne gibi sonuçlara yer açar? İyiden ve doğrudan yana tavır almak, her zaman Ukrayna’da olduğu gibi iyi sonuçlar getirmiyor.“