1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

21.04.2010 - Avrupa basınından özetler

21 Nisan 2010

Avrupa gazetelerinde kül bulutunun hava ulaşımına etkileri hala birinci gündem maddesi. Gazeteler Avrupa Birliği’ne bu konuda eleştiri yöneltiyor. Fransız basınında da Türkiye’ye ilişkin bir değerlendirme dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/N1oy
Fotoğraf: AP

Hollanda gazetesi De Volkskrant, Avrupa'da hava ulaşımının felce uğraması karşısında AB'nin ortaya çıkan ihtiyacına dikkat çekiyor. Gazetede şu satırları okuyoruz:

“Brüksel, 1999 yılından beri Avrupa hava sahasının tümünden sorumlu olacak bir kuruluş oluşturmak için uğraş veriyor. Bu, Avrupa'da havayolu trafiğinin yoğunlaştığı ve bir uçağın sınırı geçer geçmez ulusal makamlarda karışıklığa yol açtığının bir kanıtı. Ancak böyle bir Avrupa makamı oluşturma çabaları, üye ülkelerin karşı çıkışı yüzünden güçlükle sürdürülüyor. Umarız son yaşanan kriz, bu tür bir kuruluşun gerekliliğinin anlaşılmasına yol açar.”

Liberal eğilimli İsveç gazetesi Dagens Nyheter de AB'nin yaşanan kriz karşısında aciz kaldığını söylüyor. AB'nin tutumunu eleştiren gazetede şu değerlendirme yer alıyor:

“Yaklaşık bir haftadan beri Avrupa'nın havayolu ulaşımı felç geçiriyor. Peki AB'nin siyasi yönetimi, bu ciddi kriz sırasında neredeydi? Herkes sorumluluğu başkasına attı. Eurocontrol ise bir AB kurumu olmamasına rağmen çok şey yaptı. Ama Avrupa Birliği'nin de yapması gereken çok şey var… Avrupa Birliği belki İzlanda'dan yükselen kül bulutları sayesinde ortak bir hava ulaşımı politikasının aciliyetini anlar…”

Almanya'da kül bulutu nedeniyle uygulanan uçuş yasağının diğer Avrupa ülkelerinden daha uzun sürmesi tartışmalara yol açtı ve Ulaştırma Bakanı Peter Ramsauer eleştirilerin odağına oturtuldu. Financial Times Deutschland gazetesi, kül bulutu konusunda bilimsel verilerin eksik olduğunu belirtiyor:

“Kül bulutu gibi, çok seyrek rastlanan ve hesaplanamayan tehditler söz konusu olduğunda, farklı ülkelerden uzmanların görüşlerini bir araya getirmek mantıklı olabilir. Bu sadece bilgi kazanılması açısından değil, sarsılan güven duygusunun yeniden tesisi için de önemli. Eğer her ülkede farklı tahminler yapılıyor ve buna uygun olarak başka önlemler alınıyorsa, bu konuda bir programlama yapılmalı. Normal uçuş planına dönmek için görüş alışverişi içinde kararlar almak en iyi yöntem olacaktır. Ulaştırma Bakanı Ramsauer de volkan kaosundan eğer gerçekten ders aldığını göstermek istiyorsa, Avrupa'da daha iyi bir uçuş güvenliği koordinasyonu konusunda ısrarcı olmalı…”

Fransız basınında ise Türkiye ile ilgili bir yorum dikkat çetiyor. Paris merkezli bağımsız Le Monde gazetesi, Türkiye'nin dış politik gidişatını analiz ediyor:

“Türkiye, neo-osmanlıcılık iddialarını geri çeviriyor. Buna dayanak olarak da dış politikasının temel direklerini AB ve NATO'nun oluşturmasını gösteriyor. Türkiye, üyelik müzakerelerinin yavaşlamasına rağmen reformları az çok yerine getirerek Brüksel yolunda ilerlemeyi sürdürüyor. Barack Obama'nın başkan seçildikten sonra 2009 nisanında ilk yurtdışı seyahatini Türkiye'ye gerçekleştirmesi Türk – Amerikan ilişkilerini daha da güçlendirdi. Ancak Suriye ve İran'la Türkiye üzerinden diyalog kurmak, Washington'da sadece askeri çıkarları savunan Cumhuriyetçi çevreleri heyecanlandırıyor. İslam dünyası ile kucaklaşmak için Batı'ya sırt çevirmesi ise Türkiye'nin uzaklaşmasına neden oldu. Türkiye, coğrafi ve stratejik konumu nedeniyle özel bir yere sahip olmak istiyor. Diğer yandan BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeliğine seçilmese de Rusya ve tüm Doğu Avrupa ile bağlantılarını güçlendirdi. Görünen o ki Türk diplomatları dünyayı fethetmek için yollara düşüyorlar.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Ahmet Günaltay