1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2012 Presseschau 2

20 Aralık 2010

Bugünkü Avrupa basınında ağırlı konuları, Belarus'taki tartışmalı devlet başkanlığı seçimleri, Almanya Başbakanı Angela Merkel'ın Afganistan ziyareti ve Euro Bölgesi'ndeki kriz oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/QgP1

İtalya'dan La Stampa Alexander Lukaşenko'nun yeniden Devlet Başkanlığı'na seçildiği, protesto gösterilerine neden olan tartışmalı seçimleri şöyle yorumluyor:

"Alexander Lukaşenko dördüncü kez Belarus Devlet Başkanlığı'na seçildi. Daha önceden tahmin edildiği gibi ezici bir oy çoğunluğuyla seçildi. Aynı şekilde muhalefetin öfkeli tepkisi de önceden kestirilebiliyordu. Muhalefet 15 yıldan bu yana Minsk'te birçok gözlemcinin de tespit ettiği gibi, oy sayımında sistematik olarak yolsuzluk yapılmasına, devletin ve ülkedeki medyanın obsesif biçimde kontrolüne dayanan diktatör sistemden yakınıyor. Ancak muhalefet de bütün bunlara katkı sağladı. Muhalefet ortak bir aday üzerinde uzlaşma konusunda yetersiz kaldı."

Polonya'dan muhafazakâr Rzecpospolita gazetesi aynı konuyla ilgili yorumunda Batı'ya önemli mesajlar veriyor:

"Batı Lukaşenko'ya karşı çok sert, radikal önlemlere başvurmamalı. Belarus, AB'nin doğusunda seçim sonuçları konusunda şüphelerin oluştuğu ilk ülke değil. Buna rağmen Batılılar Devlet Başkanı Lukaşenko ve bölge ile ilişki içinde ve onlarla ticaret yapıyor. AB'nin doğusunda, milislerin 82 yaşında, rejimi eleştiren bir kadın muhalife saldırdığı bir ülke var ve bu olay AB ile ilişkilerin kötüleşmesine de neden olmuyor. Lukaşenko'nun birçok günahı var, günün birinde Belaruslular onu bunlar nedeniyle cezalandıracaktır. Onun iktidarda olduğu dönemde ülke bağımsızlığını daha da güçlendirdi. Hiç kimse için kolay bir partner değil, öyle de kalacak. Batı, Lukaşenko'ya destek verip vermeyeceğine iyice kafa yormalı. Ancak Belarusluları kesinlikle gözden çıkarmamalı. Bu ülke, Batı için tamamen kaybedilmiş değil."

Bugünkü gazetelerde yer bulan bir başka konu ise Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Kunduz'a yaptığı sürpriz ziyaret. İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung'un yorumu şöyle:

"Muhalefet, Merkel'in'in üçüncü kez Hindikuş'a yaptığı ziyareti övgüye değer bulmadı ama sert eleşti getirmekten de vazgeçti. Bunun birden fazla nedeni var. Bunun bir nedeni, son aylarda, hükümete Hindikuş'ta savaşın hâkim olduğunu kabul etmediği ve halka bu konuda yeterince açık olmadığı yönünde kızgınca daha fazla suçlama getirmenin birşey getirmediğinin anlaşılması. Bu numara, fikir itibariyle daha sert olan Franz Josef Jung, Savunma Bakanlığı koltuğunda oturduğu ve 'savaş' hakkında konuşmak istemediği, bu sözcüğü dile getirmek istemediği sürece işler. Ancak (şimdiki Savunma Bakanı) zu Guttenberg bu konudaki tabuyu çoktan kırdı ve Başbakan Merkel de onu takip etti. Muhalefet ayrıca zu Guttenberg ve Merkel'le mücadele içinde olan kabinedeki diğer politikacılara karşı saldırıya geçmenin de işe yaramayacağını anlamış olmalı. Bavyeralı bu akıllı Baronu şu sıralar herkes harika buluyor."

Bugünkü gazeteler AB devlet ve hükümet başkanlarının, Euro Bölgesi'nde kalıcı bir kriz mekanizması kurulması konusunda sağladığı uzlaşmayı da yorumluyor. İspanya'dan ekonomi gazetesi Expansion, bunun başarıya ulaşmayacağı görüşünde:

"Euro Bölgesi'ndeki bazı ülkelerde mali sorunların ne kadar büyük olduğu görülür ve AB de bu sorunu çözmek için böylesine zayıf kararlar alırsa, o zaman piyasalarda hâlâ yılgınlık ve korkunun hâkim olması da sürpriz olmaz. AB liderlerinin aldığı, problemli ülkeler için bir kurtarma mekanizmasının yaratılması kararının bir dezavantajı var. O da bu uzlaşmanın 2013 yılında, yani Lizbon Antlaşması'ndaki değişikliğin onaylanmasından sonra yürürlüğe girecek olması. Bu zamanlama hatası yatırımcıların duyduğu güvensizlik nedeniyle çok uzun bir süre. Eğer yatırımcılar yorgun ve bitkin durumdaki ekonomilere güvenilmeyeceği izlenimine kapılırsa, AB kararları da yürürlüğe girmeden geçersiz hâle gelebilir."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa