1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2005 Presseschau 2

20 Mayıs 2010

Bugünkü Avrupa basınında Tayland'da ordunun muhaliflere müdahalesi ile Almanya'da finans sektöründe alınması planlanan önlemler ve bunun piyasalara yansımasıyla ilgili yorumlar ön planda.

https://p.dw.com/p/NSYX
Fotoğraf: AP

Avusturya'dan Die Presse, Tayland'da gerginliğin giderek tırmanmasını yorum sütunlarına taşıyor:

"Durum, 'burada iyiler, orada kötüler var' şeklinde açıklanacak kadar basit değil. Taleplerini el bombaları ve acımasızca çocukların hayatını tehlikeye atarak gösteren bir demokrasi hareketinin inandırıcı olması mümkün değil. Her iki taraf da giderek tırmanan şiddetten yararlanmaya çalışarak, durumun bu boyuta gelmesine izin verdi. Tayland toplumundaki uçurumun kapanması için sadece seçimlerin yapılması yeterli değil. Bu olsa olsa sadece bir birlik hükümetinin kurulmasını sağlar. Ancak bu, bu kadar kişi ölmeden de başarılabilirdi."

İsveç'in liberal Dagens Nyheter gazetesi ise seçimlerin sorunları çözeceği görüşüde:

"Bangkok'taki göstericilerin üzerine ateş açılması, kabul edilemez. Tayland'da yaşanan hem toplumsal, hem de ekonomik sorun, bir felaket anlamına geliyor. Bu durumdan çıkış için önceden olduğu gibi şimdi de tek yol, demokratik seçimlerin yapılması. Seçim tarihinin en kısa süre içinde açıklanması gerekiyor. Bunun başarılı olması için, tarafların, seçimleri kazananı tanıması da şart. Ancak seçimlerin ardından iktidara gelecek olanların sadece kendi taraftarlarının iktidarı olmaması gerekiyor. Yeni iktidar, aynı zamanda diğer grupların isteklerini de dikkate almak zorunda."

Fransa'nın muhafazakar Le Figaro gazetesi, Almanya'nın piyasa spekülasyonuna açtığı savaşı yorum sütunlarına taşıyor. Gazete bu bağlamda alınan 'çıplak satış' olarak adlandırılan kısa dönemli spekülatif satışların yasaklanması kararını şöyle yorumluyor:

"Angela Merkel için euronun içinde bulunduğu varlık krizi herkesi korkutmalı ve Avrupa'nın tamamı, 'istikrar kültürü' adı verilen, Almanya'nın bütçe konsolidasyonu için uyguladığı modeli bire bir uygulamalı. Bu basit ikna yöntemi, Merkel'ın davranışını da açıklıyor. Merkel bunu yaparken ne Avrupa'da bazı ülkelerin bu konuda içinde bulunduğu farklılıkları, ne de AB içinde giderek büyüyen dengesizlikleri dikkate alıyor. Eğer Avrupa ortak para birimine güveni yeniden inşa etmek istiyorsa, o zaman bu konudaki tavrını değiştirerek, böylesine kadersiz durumlarda birlik, beraberlik içinde olunduğu mesajını vermeli. Almanya bu konuda önemli bir rol oynamalı ancak tek başına hareket ederek euroyu kurtaramaz."

İtalya'nın La Stampa gazetesinin aynı konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

"Berlin sadece 'çıplak satış' adı verilen, kısa vadeli spekülatif satışların yasaklanmasını değil, aynı zamanda AB'nin yüksek miktarda borçlu üye ülkelerine de bir dizi ceza uygulanmasını istiyor. Almanya'nın açıklaması içeriğin yanı sıra, bundan sonra AB üyeleri ile birlikte hareket etmeyeceği izlenimini de veriyor. Bu olay hem AB'nin görünümünü, hem de Almanya ve Fransa arasında, bu iki ülkenin, Avrupa Topluluğu'nun ekonomik ve politik yapısının taşıyıcıları olması yönündeki uzlaşmayı hızlı ve kökten değiştirecektir."

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topcu


Editör: Beklan Kulaksızoğlu