1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

Celik Akpinar19 Nisan 2012

Almanya'da dün düzenlenen 7. İslam Konferansı bugünün Alman basınında geniş yer alıyor.

https://p.dw.com/p/14i0a
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Toplantı öncesinde Hrıstiyan Demokrat Birlik Partili Volker Kauder’in “İslam Almanya’ya ait değildir” şeklindeki sözleri tepkilere neden oldu. Bir süre önce istifa etmek zorunda kalan eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, “İslam da Almanya’ya aittir” sözleriyle özellikle Müslüman göçmenlerden takdir toplamıştı. Berlin’de yayımlanan Neues Deutschland gazetesi konuya ilişkin şu görüşlere yer veriyor:

“Kauder ve onunla aynı zihniyettekiler, Müslümanların Almanya’yı artık benimsemiş olmaları gerçeğine gönülsüz de olsa onay verseler de, onların Almanya’nın bir parçası olmalarını kabullenmeye yanaşmıyorlar. Kauder, ‘Müslümanlar Alman geleneklerinin ve kimliğinin bir parçası değildir’ diyor. Alman öncü kültür kavramından ve Almanya’nın Müslüman Şark’tan üstün olduğuna inanan, dünden kalma kimi beton kafalılar için bu sözler biçilmiş kaftan. Almanya’yı biçimlendiren dinsel inanışlar arasına yine nifak tohumları ekilmek isteniyor. İnsanlar yakınlaştırılacağına, birbirinden uzaklaştırılmış oluyor. Böylece Müslümanların topluma uyumunun geliştirilmesini hedef alan İslam Konferansı da kösteklenmiş oluyor. Dün zaten konferansın gündemini, uyumdan ziyade aşırı görüşler belirledi. Almanya’da 4 milyon kadar Müslüman, buna karşın 4 bin kadar Selefi olduğu tahmin ediliyor. Selefilerin Kuran’ı-Kerim dağıtma olayına öfkelenme de abartılıdır ve Müslüman karşıtı isterinin bir göstergesidir.”

Bielefeld’de yayımlanan Neue Westfälische gazetesi, Kauder'in bugün, ‘İslam Almanya’ya ait değildir', bir süre önce ise ‘Avrupa’da artık Almanca konuşulmalıdır’ dediğini anımsatıyor ve bunun bir politikacıdan beklenen, ölçülü ve uzlaştırıcı tavır olmadığını vurguluyor:

“Müslüman göçmenlerin topluma uyumunda gecikmeli de olsa nihayet başarı kaydedilmek isteniyorsa, ölçülü ve uzlaşmacı olunmak zorundadır. Bu, İslam Konferansı’nın başlıca hedefidir. Siyaset sürekli olarak iç güvenlik konusuyla ilgili soruları temcit pilavı gibi iki de bir önümüze sürerse, bu hedeften şaşma riski de artmış olur. Üstüne üstlük Kauder usulü hariçten gazel okumalar da buna katıldığında, burada yaşayan Müslümanların bu konulara ilgisinin kalmayacağını anlamak gayet kolaylaşır.”

Leipziger Volkszeitung, ‘ Yazık ki Kauder dün yapılan Berlin’in Kreuzberg semtindeki Alman İslam Konferansına gelmedi. Gelseydi, oradaki çok sayıda camiinin, sokaklardaki çok sayıda Türk ve Arap kökenli Müslümanın, onun İslam’ın Almanya’ya ait olmadığı şeklindeki sözlerine karşı nasıl bir tablo çerçevesi oluşturduğuna tanık olurdu. Kauder, bu açıklamasıyla insanlarla inançları arasına aşılmaz bir çizgi çekmiştir ki, inançlı bir Hıristiyanın bunu yapmaması gerekir. Bu tür açıklamalar Müslüman Cemaatini sürekli rencide etmektedir. Ne yazık ki onlara hamilik eden (eski Cumhurbaşkanı) Christian Wulff da artık görevde değil.”

Mannheimer Morgenpost gazetesi yorumunda, Almanya’daki derneklerin Almanya’da yaşayan Müslümanların sadece küçük bir bölümünü temsil ettiğini, bağımsız kişilerin de bunları temsil etme yetkisi olmadığına işaret ediyor ve aydınlanmış seküler güçler temsil oranının artmasını talep ederken, muhafazakar gruplar için bu kadarının bile fazla geldiğini belirtiyor:

“Tüm bunların ortasında da inisiyatifi ele almaya gönlü olmayan bir İçişleri Bakanı var. Görünen o ki, İslam Konferansı bu yasama döneminin sonunda sessiz sedasız tarihe karışacak. Oysa ki varlığı önemliydi ve ulaştıkları hedefler de göz ardı edilemez. Ancak şimdi hamle sırası, yaşadıkları ülkenin anayasasına, yürürlükteki diğer yasalara, hiçbir yanlış anlamaya yer vermeyecek, açık seçik bir biçimde sahip çıkmak durumunda olan Müslümanlardadır. Bunun yapılması, İslam Konferansı olmadan da mümkündür.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Beklan Kulaksızoğlu