1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1908 Presseschau 1

Hülya Topcu19 Ağustos 2011

Bugünkü Alman gazetelerinin ağırlıklı konuları Türk savaş uçaklarının Kuzey Irak’taki PKK kamplarına yönelik hava operasyonu, İsrail’de düzenlenen son saldırı ve Almanya'da doğum oranının az da olsa artması.

https://p.dw.com/p/12JPz

Kuzey Irak'a düzenlenen hava operasyonu, bugünkü Alman gazetelerinde geniş yer buluyor. Die Tageszeitung'da Jürgen Gottschlich imzalı, ‘Barış çok uzak' başlıklı yorumda şu satırlara yer veriliyor:

“Bu çatışmalar, saldırılar hiçbir zaman bitmeyecek mi? Son haberleri duyan Türkler ve Kürtlerin en sık sorduğu soru bu. İnsanlarda bıkkınlık, moral bozukluğu ve çaresizlik hakim. Amansız çatışmalar, ilan edilen ateşkesler, barış inisiyatifleri ve Kürtlere tanınan ayrıcalık ve vaat edilen ödünlerin ardından şimdi beş yıl önceki noktaya dönüldü. Peki neden saldırılar, çatışmalar sona ermiyor sorusuna bir dizi yanıt bulunması mümkün. Bu yanıtlardan birisi şu: Kürtler arasında, barış sağlanması halinde devre dışı kalmaktan korkanların olması. Bu, özellikle PKK liderlerinden Murat Karayılan ve Cemil Bayık için geçerli. Her ikisi de Abdullah Öcalan'la devletin sağlayacağı bir anlaşma ya da uzlaşmaya kurban edilip sürgüne gönderilme kaygısını taşıyor. Diğer taraftan Başbakan Erdoğan önceden olduğu gibi şimdi de Barış ve Demokrasi Partisi ile ciddi müzakereler yürütmeye hazır değil. Erdoğan, Kürtler arasındaki muhafazakâr, dini eğilimleri güçlü kesimin, sol eğilimli Barış ve Demokrasi Partisi'ne yabancılaşmasını, uzaklaşmasını ve kendi partisine kazandırılmasını umut ediyor. Bu poker oyununda, güven oluşması mümkün değil. Dolayısıyla barışın sağlanması için gerekli olan en önemli koşul eksik.”

Bugünkü Alman gazetelerinin geniş yer verdiği bir başka konu ise İsrail'in güneyinde dün yoldan geçen araçlara düzenlenen, 7 kişinin hayatına mal olan eş zamanlı saldırılar. İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne hava operasyonu düzenlemesine yol açan saldırılarla ilgili olarak Süddeutsche Zeitung şu yorumu yapıyor:

“İsrail'de Arap Baharı'nın İsrail'e etkilerinin ne olacağı konusunda tartışmalar yaşandı. Kimileri sürecin tehdit, kargaşa ve savaşa sebebiyet vereceği uyarılarını yaparak, despot Hüsnü Mübarek'in Kahire'de soğuk barışın garantisini verdiği yılların yasını tutarken, kimileri de Arap demokrasi hareketinin İsrail için bir fırsat olduğu görüşünü savundu. Hatta Tahrir Meydanı'ndaki gençlerden esinlenerek Kahire'deki gibi şehir meydanına protesto için çadır kuranlar oldu. Ancak İsrail yazı, bu tehlikeli bahar duygularından çarçabuk arındırıldı. Ülkenin güneyinde meydana gelen üç ayrı terör saldırısı ülkeyi yeniden şiddete, Ortadoğu'nun yerleşik mekanizmasına sürükleyecek gibi görünüyor. İsrail hükümeti suçluları tespit etmekte gecikmedi; devrimden sonra Sina Yarımadası üzerindeki kontrolünü kaybeden Mısır ve bunu İsrail'e saldırı yapmakta kullanan Filistinli teröristler…”

Schwäbische Zeitung ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Filistin Özerk Yönetim Konseyi Başkanı Mahmud Abbas kendini başarılı olma baskısı altına soktu. Abbas, Eylül ayında BM Genel Kurulu'nda ülkesinin bağımsızlığını ilan etmeyi planlıyordu. İsrail'le barış içinde, yan yana yaşanması, Mahmud Abbas'ın en büyük hedefi. Ancak düzenlenen son saldırılarla Abbas'ın yapabileceklerinin sınırları daha da daralmış oldu.”

Bugünkü Alman gazeteleri, Almanya'da doğum oranında geçen yıl az da olsa artış kaydedilmesini ele alıyor. Neue Osnabrücker Zeitung'un yorumu:

“Kadın ve erkeklerin dünyaya çocuk getirme kararı almasını kolaylaştıran pek çok etken var. Ebeveyn yardımının da bunda dolaylı etkisinin olduğu söylenebilir. Ancak bu küçük bir teşvik. Anne ve babalara yapılan süreli para yardımlarından daha önemli olan bazı şartların yerine getirilmesi gerekir: Örneğin iş güvencesinin sağlanması, adil ücretlendirme, çocuk dostu bir ortam ve aile ile iş hayatının bağdaştırılması gibi. Tabii ki devletten tüm bunlara çözüm bulması beklenemez. Örneğin çocuk kararında oldukça etkili bir faktör olan kadın - erkek ilişkisinin istikrarlı seyretmesinde devletin rolü olamaz.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topçu / Başak Özay

Editör: Ahmet Günaltay

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik