19.08.2009 - Alman basınından özetler

İlk yorumumuz Afganistan'da yarın yapılacak devlet başkanlığı seçimlerini konu alıyor. Münchner Merkur gazetesi, en güçlü aday olarak görülen şimdiki Devlet Başkanı Hamid Karzai’yi mercek altına yatırdığı yorumunda oldukça eleştirel görüşlere yer veriyor:

“Afganistan Devlet Başkanı, iktidar oyununu çok iyi biliyor. Kuralları biliyor ve bunları kimsenin gözünün yaşına bakmadan da uyguluyor. Afganistan halkının çoğunluğunu oluşturan Peştunlar da O’nu destekliyor. Savaş tacirleriyle anlaşmalar yapıyor, katillere, General Dostum gibi milis lidelerine vaadlerde bulunarak, Özbek azınlığın oylarını almaya çalışıyor. Uyuşturucu ticaretine ve yolsuzluklara göz yumuyor. Karzai, sorunun çözümünü değil, ülkesindeki sorunların bir parçasını oluşturuyor. Ancak Karzai'nin büyük bir olasılıkla yeniden seçilecek olmasında, Batı'nın sonuç vermeyen politikaları da rol oynuyor. Karzai’nin Taliban ve savaş tacirleri önünde diz çökmesi, onların seçimler sonunda kendi paylarını istemesine ve ülkede durumun daha da kötüleşmesine yolaçacaktır.”

Almanya’da 27 Eylül’de yapılacak genel seçimler için siyasi partilerin düzenlediği seçim kampanları devam ediyor. Almanya Başbakanı ve Hristiyan Demokrat Birlik Partisi lideri olan, aynı zamanda Doğu Almanya doğumlu Angela Merkel, iki Almanya’nın birleşmesinde önemli payı olan doğu eyaletlerinden Thüringen’e bağlı Magedeburg’ta da bu konuya değindi. Hâlâ güncelliğini koruyan iki Almanya’nın birleşmesi konusunda, bu eyalette yayımlanan Volksstimme adlı gazetede özetle şu satırları okuyoruz:

"Thüringen eyaletinden yeniden adaylığını koyan (Merkel'ın partisinden) Dieter Althaus, doğu eyaletleri ile dayanışma amacıyla tüm Almanlardan kesilen verginin geleceğini sorgulamıştı. Muhalefetteki Sol Parti de doğulu seçmenin çoğunluğunun Merkel’ın yürüttüğü politikalardan hayal kırıklığına uğradığını ortaya atmıştı. Zor durumda kalan Merkel, bu eyalette yaptığı seçim konuşmasında, hem iki Almanya’nın birleşme sürecinin henüz tamamlandığını söyleyerek, hem de doğu ile dayanışmanın devam edeceğini ima ederek beklentilere yanıt vermeye çalıştı. Yani her zaman kurtarıcı niteliğinde olan şu formüle sığınmaya çalıştı: (Birleşme sonrasında) birçok iyi şeye erişildi, anrcak daha yapılacak çok iş var.”

Alman gazetelerinden seçtiğimiz son yorum, bundan üç hafta önce esrarengiz bir biçimde denizde kaybolan ve hafta başında Rus deniz ve hava kuvvetleri tarafından korsanların elinden kurtarıldığı bildirilen Finlandiya’ya bağlı yük gemisi “Arctic Sea” ile ilgili. Rusya Savunma Bakanlığı, Atlantik Denizi’nde Yeşil Burun açıklarındaki geminin Rus, Estonya ve Letonyalı korsanların elinden silah kullanmadan kurtarıldığını açıkladı. “Arctic Sea” gemisinin 15 Rus mürettebatının da Rusya’ya doğru yola çıkarıldığı, ancak yakınlarının mürettebat ile iletişim kurmasına izin verilmediği de öğerenildi. Mindener Zeitung yorumunda, zihinlerde soru işareti bırakan kurtarma operasyonuna ilişkin şu görüşlere yer veriyor:

"Kimse inanmasa bile, Avrupa karasularında 150 yıldan bu yana hiç cerayan etmemiş bir eylemden, korsanların gemi kaçırmasından söz ediliyor. Rusya Devlet Başkanı, kameralar önünde Savunma Bakanı’na, tüm deniz kuvvetlerini alarma geçirmesini ve kayıp geminin bulunmasını emrediyor. Bunun üzerine birdenbire düzenlenen şanlı bir operasyonla ve hiç silah kullanmadan birtakım şüpheli insanların tutuklandığı bildiriliyor. Ancak kurtarılanlara haberleşme yasağı getiriliyor ve geminin görülmesine de izin verilmiyor. Hayır, bu sadece anlaşılmaz bir olay değil, aynı zamanda skandal kokan bir gelişme. Bu kokunun da en çok patırdı kopartılan yerden kaynaklandığı kuvvetle muhtemel.”

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Murat Çelikkafa