1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

18.02.2011 - Alman basınından özetler

18 Şubat 2011

Alman gazeteleri bugün Arap dünyasındaki gelişmeleri irdelenmeye devam ediyor. Bahreyn ve Libya’ya sıçrayan protesto gösterileri ve başkent Berlin’de mültecilerle ilgili başlayan tartışma yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/10JP5

Bahreyn ve Libya'daki duruma dikkat çeken Leipziger Volkszeitung, gösterilerin devam edeceği kanısında:

“Kuzey Afrika’da başlayan devrim kıvılcımını söndürmek artık zor gibi görünüyor. Önce Tunus, ardından Mısır ve hatta belki de şimdi Libya! Devrim lideri Muammer Kaddafi’nin petrol zengini ülkesinde suyun kaynamaya başladığı artık kesin. Yakılan polis karakolları, barikatlar, göstericilere ateş açılması, ölümler ve yaralılar, şimdiye kadar imkansız görünenin olabileceğine dair açık işaretler. Libya’da, Cezayir’de ya da Bahreyn’deki muhalif göstericilerin karşısında, Mısır'da yaşananlardan ders almış ve ayaklanmaları her tür aracı kullanarak bastırmaya hazır diktatör yapılanmalar var. Ama bu ülkelerde başarılı olabilecekler mi, bekleyip göreceğiz…”

Frankfurter Rundschau, gazetesi ise Libya'daki duruma odaklanıyor. Kaddafi'ye karşı başkaldırının başladığına işaret eden gazetede şu satırları okuyoruz:

“Muammer Kaddafi, devrimci bir ruh, kendisinin yazdığı Yeşil Kitap ve ‘üçüncü evrensel teori’ doğrultusunda bir çöl sosyalizmi ile 6,5 milyon kulunu 40 yıldan fazla bir süredir yönetiyor. Yeryüzünde geçmişte Kaddafi’nin petrol dolarlarından nasiplenmeyen çok az terör örgütü ve özgürlük hareketi vardır. Ülkedeki petrol rezervlerinin yarısı tükenmiş durumda. Cezayir dışında ülkesinin doğal zenginliğini Kaddafi ve beraberindekiler gibi böylesine yok eden başka bir Arap ülkesi yok. Rejim ilk ‘öfke günü’ne şimdi tanık oldu ve ayaklanan halkına karşı hemen silaha sarıldığı açıkça görülüyor. Öfke gösterileri devam edecek. Dünyada en uzun süre yönetimde kalan despot olarak günleri belki de sayılı…”

Brauenschweiger Zeitung da Kaddafi'ye odaklanıyor. Gazete, Libyalıların özgürlük istediğini söylüyor:

“Kaddafi, petrol zenginliğine rağmen Libya'yı modern bir ülke haline dönüştürmedi, çünkü bu elitler ve eleştirel zeka olmadan gerçekleşemez. Tek amacı iktidarına sağlama almak olan devrim liderinin Yeşil Kitap'ı, yenilikçi beyinlere yetmez. Kaddafi, Batı'nın kendisine terör korkusu nedeniyle iyi davranacağına güvendi. Ve şimdi artık Batı karşıtı söylemlerin dile getirilmemesi, özgürlük talep edilmesi Libyalıların ilk zaferi…”

Frankfurter Allgemeine ise Tunus'tan Avrupa'ya gelen mülteci akınına değiniyor. Konuyla ilgili Almanya'daki tartışmalara yer veren gazetenin tutumu şöyle:

“İlk dalga daha İtalya'ya ulaşır ulaşmaz, Almanya'da mültecilerin hızlı ve bürokratik zorluk çıkarılmadan kolay bir şekilde kabul edilmesi için sesler yükseliyor. Sesi en fazla çıkan kuruluşlar ise ekonomik çıkarlarını ahlaki gerekçelerin ardına saklayan işçi örgütleri. Bunlar, kamu yararı için çalışan örgütler oldukları için, devletin mülteci ve ilticacılarla ilgilenmeleri için verdiği paralarla ayakta durabiliyorlar. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth, Almanya Başbakanı Angela Merkel'i, önce devrimi destekleyip, ardından mülteciler kapıya dayandığında dikenli duvarlar ördüğü gerekçesiyle “alaycı ve riyakârlıkla” eleştirdi. Peki Tunus'un kan kaybını desteklemek alaycılık olmaz mıydı? Sonuçta Avrupa kapılarına dayananlar genelde toplumun en güçlü ve en iyilerinden oluşuyor?”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Beklan Kulaksızoğlu