1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

18.02.2009 - Alman basınından özetler

Ahmet Günaltay18 Şubat 2009

18 Şubat 2009 Çarşamba gününün Alman gazetelerinde, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in Irak ziyareti öne çıkıyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Asya turu, ele alınan bir başka konu.

https://p.dw.com/p/GwRX
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Steinmeier ziyaretinin Almanya’nın Irak politikasını değiştirmeyeceği görüşünde:

“Almanya’nın Dışişleri Bakanı da nihayet Bağdat’ın yolunu buldu. Ondan önce de, bildiğini okuyan ve Beyaz saray’daki iktidar değişikliğini beklemeye lüzum görmeyen eski Ekonomi Bakanı Glos Bağdat’a gitmişti. Steinmeier, eski ABD Başkanının Irak politikasını onayladığı izlenimini uyandırmak istemediğinden Bush’un başkanlıktan ayrılmasını bekledi. Almanya Dışişleri Bakanı yeni Başkan Obama’nın stratejisini var gücüyle desteklemek istiyor ama Bush ile Obama’nın Irak politikaları arasında görünür bir fark bulunmuyor. Iraklılar herhalde, ‘bunlar ne iyi dost, ortalık yatıştıktan sonra geliyorlar’, diyeceklerdir.”

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesinde ise şu satırları okuyoruz:

“Schröder hükümetinin Irak savaşına katılmayı ret etmesi ne kadar doğruysa, yeni Irak’ı görmezden gelmek de o kadar yanlış olurdu. Almanya Bağdat ziyaretinde geç kalmış olabilir. Ama dünyanın bu bölgesinde Alman teknolojisi büyük takdir buluyor. Savaşa katılmayı ret etmiş olması da Almanya’ya çoğu Iraklının gözünde avantaj sağlayabilir. Lakin gerçekçi olmak gerekir. Yeni demokratik Irak daha uzun süre problemlerle dolu bir ülke olarak kalacaktır. Irak’a yapıştırılan demokratik yaftası da çoğu zaman karşımıza süslü bir etiket olarak çıkacaktır.”

Rheinische Post gazetesinden aktaracağımız yorumun konusu ise Amerikan Dışişleri bakanı Hillary Clinton’un Asya ziyareti:

“Yeni Amerikan Dışişleri Bakanı’nın ilk ziyaretini Asya’ya yapması tesadüf değildir. Avrupa’nın geri plana itilmişlik hissine kapılması için herhangi bir neden görmüyoruz. Dünya politikası açısından cazibesi artan Asya – Pasifik bölgesine ABD daha fazla önem veriyor. Çin’in artan ağırlığı dolayısıyla Obama yönetiminin ikili ilişkileri geliştirmek istemesi normal karşılanmalı. Çin milyarlık nüfusuyla dev bir pazar olduğu kadar ABD’de milyarlarca Dolar’lık yatırımı olan bir ülke de. Bayan Clinton’un Endonezya ziyareti de Amerikan dış politikasındaki değişikliği sembolize ediyor. Washington bu ziyaretle bütün İslam alemine, ABD’nin ön yargılardan arındırılmış diyalog arayışında olduğu mesajını gönderiyor.”

Basın özetlerine Mannheimer Morgen gazetesinin Almanya’daki aşırı sağcılığı konu alan yorumuyla devam ediyoruz:

“Her gösteri ya da taşkınlığın ardından, siyasi partilerden sendikalara kadar bütün kurumlar Nasyonal Demokrat Parti’nin yasaklanmasını talep ediyor. Kısa süre için dikkat toplayan yasaklama talebinin aslında yararı olmaz. 2003 yılında boşa giden yasaklama girişimi, gizli servisin aşırı sağa tamamen sızdığını ortaya çıkarmışken, bu akıllanmazları yer altına inmeye zorlamanın ne anlamı olabilir. Ayrıca Alman aşırı sağı sadece Nasyonal Demokrat Parti değildir. Asıl önemli olan, halkın ilgisini uyandırıp şiddet ve hoşgörüsüzlüğün karşısına sivil duvar çekilmesini başarabilmektir.”

Stuttgarter Zeitung gazetesinin Alman otomotivcilik devi Daimler’in içinde bulunduğu durumu konu alan yorumuyla basın özetlerine son veriyoruz:

“Acı da olsa şirket tasarruf programını kararlı bir şekilde genişletmelidir. Yönetim kurulu, değişen şartlara zamanında tepki gösterdiyse de, alınan tedbirler otomobil piyasasındaki çöküşü telafi etmeye yetmedi. Bir sonraki canlanmanın galipleri kriz zamanında yaratılır. Daimler geleceğin teknolojilerine yaptığı yatırımları arttırmakla en doğru stratejiyi benimsemiş oluyor.”