1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

18.01.2011 - Avrupa basınından özetler

18 Ocak 2011

Tunus’ta devlet başkanı Zeynel Âbidin Bin Ali’nin devrilmesiyle sonuçlanan halk ayaklanması sonrasında ülkedeki durum ve ABD-Çin ilişkileri bugünün Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konuları:

https://p.dw.com/p/zzB3

İspanyol El Pais gazetesi, Tunus'ta yaşananlarla ilgili şu yorumda bulunuyor:

“Tunus’ta yaşananlar, Arap dünyasındaki polis rejimi modeline son verip, bir değişim süreci başlatabilir. Tunuslular gelenekleri ve modernlikleri ile, baskıcı rejimden millet egemenliğine geçiş yolunda komşularına göre daha büyük bir şansa sahipler. Ama bunun için ABD ve özellikle de AB’nin desteğine ihtiyaçları var. AB ise şimdiye kadar tembel davrandı ve Avrupa-Akdeniz söylemi dışında bir şey getiremedi.”

Hollanda'dan Trouw gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Otuz yıl önce Polonya’daki halk ayaklanması, Doğu Avrupa’da komünizmin sonunun başlangıcı oldu. Tunus benzer bir süreci başlatabilir mi? Mücadelede sonuç henüz yok. Bin Ali gitti, ancak orduyu saymasak bile, Bin Ali rejiminden pekçok kişi koltuğunu korumaya çalışıyor. Avrupa ve ABD, bu baskıcı ama ‘dost’ rejime çok uzun süre müsamaha gösterdi. Kısmen ekonomik nedenlerle, kısmen radikal İslamcı hareketlerden duyulan korku yüzünden. Ancak şimdi korkularını yenen Tunus halkının arkasında durmaları ve devrimi desteklemeleri gerekiyor.”

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’den Nepszabadsag gazetesi, bölgede radikal İslam’ın yayılması tehlikesine işaret ediyor.

“Arap dünyasındaki bu ilk başarılı halk ayaklanmasıyla yolsuz bir iktidar defedildi. Bunun tüm bölgeye etkilerini kestirebilmek şimdilik mümkün değil. Ancak bırakın Libya lideri Kaddafi’yi, Mısır’da Hüsnü Mübarek ve Suriye’de Beşar Esad da kendini artık güvende hissedemez. Ancak Kuzey Afrika ülkeleri otoriter rejimler yerine demokrasiyi yerleştirmeyi başaramazsa İslamcılar ve teröristlere yer açılmış olur. Mısır gibi pekçok yerde onları kontrol altında tutmak ancak zor kullanarak mümkün oluyor.”

İsviçre’den Basler Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Tunus şimdi tartışma ve fikirlerle dolu bir dönemin eşiğinde. Yeni hükümetin, bir siyasi partiler sistemi oluşturabilmek için serbest, demokratik düşüncenin yeşerebileceği çerçeveyi hazırlaması gerekiyor. Tunus’un kendi yolunu bulabilmesi için bu günlerde sükûnete ve zamana ihtiyacı var. Ülkeyi demokratik bir şekilde yönetebilecek kişi ve partiler yerden mantar gibi bitmiyor. Bu süreç güven ve destek gerektiriyor. Başta Fransa olmak üzere Avrupa hükümetleri ya da ABD’nin şimdiden yeni lideri belirlemeleri yanlış olur.”

Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’nun ABD ziyareti dolayısıyla iki ülke arasındaki ilişkiler mercek altında. Danimarka'dan Jyllands Posten gazetesinin yorumu şöyle:

“İki ülke yönetimleri, şimdiye kadar süper güçlüğü tek başına götüren ABD ve süper güçlüğe soyunan Çin arasındaki ilişkileri açıklığa kavuşturma gibi zorlu bir ödevle karşı karşıya. Tamamen farklı gündem ve hedeflere sahip pek çok yeni güç merkezinin ortaya çıktığı bir dünyada sorunları birlikte nasıl çözebilecekleri konusunda uzlaşmaları gerekiyor. Çok sayıda aktörün iktidar için savaştığı bu yeni dünya düzeninde küresel ve sorumluluk sahibi bir yönetime ihtiyaç var. Bu ödev hâlâ ABD'ye ait. Çünkü Rusya istisnası dışında bu ödevi devralmak isteyen kimse yok. Çin muhtemelen küresel öncü rolün getirdiği sorumluluğu alma isteğine sahip değil. Avrupa ise zaten arka koltuktaki yerini almış durumda.”


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay