1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.11.2011 - Alman basınından özetler

17 Kasım 2011

Almanya'da aşırı sağ terör dehşeti, Alman basınında bugün de gündemin bir numaralı konusu.

https://p.dw.com/p/13CGf

Süddeutsche Zeitung yorumunda resmi makamları sert dille eleştiriyor ve tek bir cümle içinde şu soruyu yöneltiyor:

“Bir Neonazi çetesinin elini kolunu sallayarak, fark edilmeden, takibata uğramadan, cinayet işleye işleye Almanya’nın her yerinde dolaşabildiğinin; Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın 15 yıldır yayımladığı raporların yanlış olduğunun; içişlerinden sorumlu politikacıların bu temel üzerinden çıkardıkları sonuçların dayanaksız olduğunun ortaya çıkmasından, istihbaratçılarla aşırı sağcılar arasındaki mesafesizlikle ilgili her geçen gün yeni ayrıntılar bulunmasından bu yana bize çaresizce şu soruyu sormak kalıyor: Acaba sadece Nasyonal Demokrat Parti’yi değil, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nı da mı yasaklamak gerek?”

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise her hatanın sistem hatası anlamına gelmediğini belirtiyor ve Almanya’da sistemin işlediği görüşünü savunuyor:

“İnanılmaz sonuçlara yol açan hataları komplolarla karıştırmamak lazım. Olay gerçekleştikten sonra inanılmaz gibi görünen şeyleri, öncesinde fark etmek her zaman mümkün değil. (ABD’deki) 11 Eylül 2001 saldırılarını gerçekleştirenler de istihbaratın gözetimindeydi. Refleks şeklinde ortaya atılan talepler bir şey getirmez. Sistemde bir fiyasko söz konusu olabilir. Ama sistem bir bütün olarak işlemektedir.”

Frankfurter Rundschau gazetesi ise soruşturma sürecini papaz kaçtı oyununa benzetiyor:

“Güvenlik birimleri ve politikacıların şu an ortaya koyduğu oyunu beş yaşındaki çocuk bile bilir: Papaz kaçtı. Polis sendikası, kendilerini daha üstün gören ve kıskanç bir şekilde ellerindeki gizli bilgileri kimseyle paylaşmayan istihbaratçıların beceriksizliğine ateş püskürüyor. Üç kişilik Neonazi çetesiyle ilgili istihbarattan kendilerine hiçbir veri ulaşmadığını, skandaldan ajanların sorumlu olduğunu söylüyorlar. İç istihbaratçılar ise Thüringen eyaleti polis teşkilatı içinde Neonazi çetesinin destekçileri bulunduğunu fısıldıyor. Böylece taraflar ellerindeki papazı mutlu bir şekilde birbirine kakalamaya çalışıyor ve bu arada gerçekte olup bitenler yoğun bir sis perdesinin altına itiliyor. Eksikler nerede, ne tür sonuçlar çıkarmak gerek, bu sorular yanıtsız kalıyor. Başka bir deyişle siyaset yaparmış gibi yapılıyor.”

Kölner Stadt-Anzeiger ise Alman toplumunun aşırı sağa bakışındaki çelişkiyi ele alıyor:

“Özellikle de toplumdaki orta sınıfın Neonazilere yaklaşımı tutarlı değil. Bir yanda Neonazilerden hoşlanılmıyor, gerek düşünsel gerekse fizikî olarak varlıkları istenmiyor. Ama peki aşırı sağ düşünceye karşı mücadelede, aşırı sağ çevreden çıkmak isteyenlere yardım için malî kaynaklar kısıldığında kimse çıkıp bir şey diyor mu? Ya da aşırı sağcı ayak takımı tarafından taciz edilen komşular için etkin bir destek sağlanıyor mu? Pek sayılmaz.”

Berlin'de yayımlanan “tageszeitung” gazetesi ise Angela Merkel'e sesleniyor:

“Aşırı sağ kaynaklı seri cinayetlerin kurbanları için kamuoyuna açık bir devlet töreni düzenlenmesi doğru bir sinyal olur. 2004 kışında Hint Okyanusu'ndaki tsunami felaketinde ölen Almanlar için yapılanın, aşırı sağcılar tarafından öldürülenlere de hak görülmesi uygun olur. Angela Merkel şimdi selefi Helmut Kohl'ün yapamadığını yapma fırsatına sahip. 1993'te Solingen'de Türklerin evinin yakılması olayında Kohl cenaze törenine gitmeye yanaşmamış ve böylece pek çok Türk göçmenin yıllar boyunca Almanya'ya yabancılaşması riskini göze almıştı. Merkel şimdi birlikte yas tutma yetisine sahip olduğunu gösterebilir ve böylece entegrasyon politikaları açısından da önemli bir sinyal vermiş olur."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Başak Özay