1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.11.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Seda Serdar17 Kasım 2006

Alman basını bugün üç konuya ağırlıklı olarak yer veriyor. Bunlar, Türkiye’nin Fransa’yla dondurduğu askeri ilişkiler, Berlin’de yaşanan şiddet olayları ve göçmenlerin ‘ikamet hakkı’ konusunda süren tartışmalar.

https://p.dw.com/p/AbkK

Ele alacağımız ilk konu Fransa Meclisi’nde 'Ermeni soykırımı'nın reddedilmesini suç sayan yasa tasarısının” kabulünün ardından Türkiye’nin Fransa’yla askeri ilişkilerini dondurması. Die Welt gazetesinin yorumu:

“2001 yılında Fransa kabul ettiği bir yasa ile Ermeni trajedisini soykırım olarak tanımlamıştı. Türk ordusu o zaman da aynen bugünkü gibi davranmıştı. Karşılıklı yüksek seviyedeki askeri görüşmeler durdurulmuş, Fransa’yla sözleşmeler ordu tarafından açık bir şekilde görmezlikten gelinmişti. Fransa’yla askeri ilişkilerin dondurulduğunun Savunma Bakanı tarafından değil Orgeneral Başbuğ tarafından açıklanması aslında ordunun Türk siyasetindeki yerinin önemini ortaya koyar nitelikte.”

Alman basınının yer verdiği diğer bir konu da Berlin’deki şiddet olayları. Tagesspiegel gazetesi şunları yazıyor:

“İşsizlik ne şiddeti, ne yasalara karşı gelmeyi, ne de ‘no-go-areas’ olarak adlandırılan ‘girilemez bölgeleri’ mazur gösterebilir. Berlin’de olanlar bir uyarı işareti. Yıllardır eksikliği hissedilen göç politikasının ve mantıklı bir entegrasyon taslağının acilen oluşturulması lazım. Almanya’nın geleceği için entegre olmuş yabancılara ihtiyacımız var. Almanların güvenlik endişesini ciddiye almayanlar, Nasyonal Demokrat Parti’nin ucuz sloganlarına inananların sayısının artış göstermesine de şaşırmamalı.”

Tageszeitung ise, şu yorumu yapıyor:

“Kalabalık vahşi göçmenlerden oluşan bir grup polise saldırdı. Basite indirgendiğinde Berlin’de yaşanan olay bu. Vahşi polis grubunun sebepsiz yere göçmenlere saldırması da bir önceki resim kadar gerçek dışı. Her iki bakış açısının da belli sebepleri bulunuyor. Hiçbiri gerçeğin tümünü yansıtmıyor. Antifaşist gösterilerde kapişonlu gezenler, Neo-Nazi yürüyüşlerinde kısa saçlı olanlar dayak yiyor. Sorunlu mahallelerde ise, siyah saçlılar sarışınlardan daha çok suçlu potansiyeline sahip olarak görülüyor. Bu önyargılar tamamen yanlış değil. Bu gruplara bir zamanlar ait olmuş herkes polisin ne kadar kabadayılık taslayabileceğini iyi bilir. Bu sorunu tartışmak için bir yuvarlak masa oluşturulma planı olumlu bir adım. Ancak polise saldıracak kadar 100 kişinin ikna olduğu gerçeği, sürekli bir çözümün çok yakın olmadığına işaret ediyor.”

Ele alacağımız son konu ise, göçmenlerin ‘ikamet hakkı’ ile ilgili. Dresden’den Sächsische Zeitung şunları yazıyor:

“Sosyal yardım kaynaklarına bu sebepten ötürü aşırı derecede yük bineceği iddiası yanlış. Bu bahsettiğimiz göçmenler buraya yeni gelmiyor, burada bizlerle yaşıyor. Ancak bugüne kadar iş piyasası onlara kapalıydı. Eğer bu kişilerin ‘ikamet hakkını’ elde edebilmek için çalıştıklarını kanıtlamaları gerekiyorsa, bu yeni yasa ile sosyal sistem kurtarılabilir.”