1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.05.2006 - Alman basınından özetler...

17 Mayıs 2006
https://p.dw.com/p/AbmR

17 Mayıs 2006 tarihli Alman gazetelerinde işlenen çeşitli konular arasında AB’nin genişleme süreci kapsamında Bulgaristan ve Romanya’nın durumu ağırlıklı yorum konularından birini teşkil ediyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinden alıntılarla başlıyoruz basın turumuza: “Üyelik tarihi ile ilgili Brüksel’de sahnelenen gölge oyununun bu kadar uzamasının nedeni aslında üye ülkelerden ziyade AB’nin bizzat kendisindan kaynaklanıyor. Birlik, 2004 yılında gerçekleştirdiği büyük genişleme hamlesini henüz hazmedemedi. Nitekim AB Anayasası’nın başına gelenler ve eski Birlik üyelerinde halkın giderek artan hoşnutsuzluğu bunun açık bir göstergesi. Yapılan anlaşmalara ve verilen sözlere sadık kalınmalıdır. Ancak AB ile ilişkilerinde yeterli olgunluğa erişmemiş ülkeler, bundan böyle üyelik öncesi süreçteki engellerin giderek daha da yükseldiğini yakinen hissetmek zorunda kalacaklar.“

Stuttgarter Zeitung ise konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: “Tümüyle gözünüzü kapatmanız durumunda, belki Bulgaristan ve Romanya’nın, Orta Avrupa ülkelerinin yüzyıllar boyunca verilen uğraşlar sonucunda geliştirdikleri standartlara kısa vadede ulaşabileceğini düşünürsünüz. Ancak gelin görün ki şu an için sözkonusu olan iki ülkenin de 2007’de mi yoksa 2008’de mi Birliğe üye olacağı; yani reform sürecinin uzayıp uzamayacağı. Üyelik zaten çantada keklikse, o zaman bu ülkeler neden çaba göstersin ki? Avrupa’nın önde gelen politikacıları, genişleme tuzağına gözleri kapalı vaziyette düşmüş durumdalar.“

Son olarak Darmstädter Echo gazetesinden bir alıntı yapıyoruz: “Bulgaristan ve Romanya’nın 2007 başı ya da en geç 2008’de AB’ye üye olmasını kabul ettirenler Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ve Almanya’nın eski başbakanı Schröder olmuştu. Ancak her iki ülkenin de Avrupai standartlara daha uzunca bir süre ulaşamayacakları aşikâr. Zaten Brüksel’e göre burada önemli olan siyasi ve stratejik açıdan AB’nin etki alanlarının genişletilmesiydi. Bu uğurda bazı temel prensip ve değerler gözardı edilse bile… Ne yazık artık Avrupa bu şekilde yönetiliyor.“