1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.01.2011 - Avrupa basınından özetler

17 Ocak 2011

Tunus’ta rejimin devrilmesinin ardından yaşanan gelişmeler ve Fransa’da aşırı sağcı Milli Cephe’deki lider değişimi, bugünkü Avrupa basınında geniş yer alıyor.

https://p.dw.com/p/zydU

Fransa’da aşırı sağcı Milli Cephe partisinde başkanlık baba Jean-Marie Le Pen’den kızı Marine’e geçti. İspanyol El Periodico gazetesi, 'Aşırı sağ hanedanı' başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Jean-Marie Le Pen, 40 yılın ardından Fransa siyaset sahnesinden ayrılıyor. Partisi Milli Cephe’nin başkanlığını bir hanedandaki gibi kızına devretti. Partinin yeni başkanı Marine Le Pen, babasının politikalarının ‘light’ versiyonunu izleyen modern ve dünyaya açık bir kadın görünümü sergiliyor. Ama bu, babasından daha az tehlikeli olduğu anlamına gelmiyor. Tam tersine: Babasıyla aynı fikirleri savunuyor. Sadece bunu daha tatlandırılmış bir şekilde sunuyor. Marine Le Pen bu şekilde, babasının kaba tarzı nedeniyle uzak duran seçmenleri çekebilir.”

Avusturya'dan Standard gazetesi de Fransa'da aşırı sağın daha geniş kitlelere yayılma tehlikesine işaret ediyor:

“Yıllardır genişleyen bu hareketin yeni bir ambalaja bürünmesinin, Fransa siyaseti için önemli sonuçları olacaktır. Marine Le Pen ile birlikte Ulusal Cephe, faşizm ve antisemitizmin zehirli mirasından oluşan geleneksel aşırı sağa veda ediyor. Yeni parti başkanı, geçmişteki fuzulî ayrıntılara girmeden Avrupa'yı Müslüman göçmenlerin akınına karşı korumak isteyen modern aşırı sağcılarla bütünleşmek istiyor. Bu, günümüzde Avrupa'da kabul gören bir rota. Marine Le Pen'in çekim gücü, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin yabancı karşıtı tutumunu daha da sertleştirmesine yol açacaktır. Ve diğer partilerin baba Le Pen'e karşı oluşturduğu cephe, Marine Le Pen karşısında zayıflayacaktır.”

Tunus'ta Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin halk ayaklanması sonucu devrilmesinin ardından yaşanan gelişmeler de bugünün Avrupa basınında geniş yer alıyor. Fransız Le Figaro gazetesinin yorumu şöyle:

“Tunus ordusunun bu tarihî önem taşıyan dönemde geride durmasını takdir etmek gerek. Siyasi provokatörlerin ülkede istikrarı bozma çabaları engellenmeli, ekonomi rayında tutulmalı. Halk yavaş yavaş organize olup kendi kaderini eline alıyor, siyasette geçiş dönemi yaşanıyor. Kısa süre içinde yapılması planlanan genel seçimlerin organizasyonu, toplumun mümkün olduğunca geniş kesimlerini temsil edecek bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasına bağlı. Eski sömürgeci güç Fransa ise şu ana kadar izlediği politikalara bakıldığında, ders verecek, bir yol haritası dikte edecek durumda değil.”

Yine Fransa'dan Liberation gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Tunus'ta şu an yaşanan anarşi, bir başka diktatörlük kurulmasıyla da sonuçlanabilir. Ve eğer sonunda demokrasi kazanacak olursa, bu da başta toplumun alt katmanlarında etkin olan İslamcılar'ın işine yarayabilir. İslamcı Nahda hareketinin Londra'da sürgündeki lideri Raşit Gannuşi şimdi alkışlar arasında geri dönebilir, yapılacak serbest seçimlerde, Tunus'ta eski rejim döneminde yasaklı olan Hizb Ennahda-Yeniden Doğuş partisini canlandırabilir.”

İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Devlet Başkanı Bin Ali'nin devrilmesine şüphesiz, demokrasi isteyen, devlet tarafından daha az kontrol edilen özgür bir yaşama özlem duyan her Tunuslu seviniyor. Ancak bu, siyasette yeni bir başlangıç için gerekli olsa da yeterli bir önkoşul değil. Ben Ali'nin yandaşları hâlâ devlet kurumlarının çoğunu elinde bulunduruyor. Şimdiye kadar sergiledikleri tavır, hamilerinin kaçısının ardından koltuklarını gönüllü olarak bırakmayacaklarını gösteriyor. Yeni Devlet Başkanı Fuad Mebazza siyasette çoğulculuğu desteklediğini söylese de şimdiye kadarki kariyeri, devrik devlet başkanının adamı olduğunu doğruluyor. Bu da, Mebazza'nın sözlerini hayata geçireceğine ve tamamen özgür bir seçim ortamı oluşturacağına dair kuşku doğuruyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Murat Çelikkafa