16.12.2009 - Alman basınından özetler

Basın özetlerimize Hannoversche Allgemeine Zeitung'la başlıyoruz. Dünya İklim Zirvesi'ndeki pazarlıklara dikkat çeken gazete şu değerlendirmeyi yapıyor:

“İklimin korunması için yoksul ülkelere yılda 2 milyar 400 milyon euro acil yardımda bulunmak, ekonomik krizle mücadelede yapılan harcamalarla karşılaştırıldığında komik derecede az. Kopenhag'dan yasal bağlayıcılığı olan bir antlaşma çıkacağına inanan pek kimse yok. Bu nedenle birçok kişi, geçici düzenlemeler yapılmasından bile memnun olacak. Ancak Kopenhag'da daha fazlası başarılabilir. Sanayileşmiş ve kalkınmışlığın eşiğindeki ülkelerin emisyon oranlarını azaltması ve mali yardımlar için harekete geçilmesi önemli. Bu, antlaşmanın temel ilkelerini mümkün olduğunca somutlaştıracaktır…”

Afganistan'ın Kunduz bölgesinde eylül ayında meydana gelen saldırı, Berlin'ın başlıca gündem maddesi. Bild gazetesi, bölgedeki Alman birlikleriyle ilgili şu yorumu yapıyor:

“Binlerce Alman askeri 2002 yılından beri Afganistan'da görev yapıyor. Bunlardan 36'sı hayatını kaybetti. Askerlerimiz ne korkak ne de sivilleri bombalayan birer katil. Onlar sadece yıllardan beri tehlikeli ve zor bir görev üstlenerek yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışıyor. Onlar, Alman politikacıların yıllardır sürdürdüğü bu operasyonun ‘savaş' olarak adlandırılıp adlandırılamayacağı tartışmasına katılamıyor… Kunduz'da ortaya çıkan skandal ise askerlerimizin kendini haklı çıkarmak zorunda olduğu bir olay değil. Hepsi silah taşıyor ve karşı karşıya kaldıkları ciddi bir durumda da silahlarını kullanıyor. Askerlerimiz savaşta. Ve ülkelerinde de bu gerçeğin bir an önce kabul edilmesini bekliyorlar.”

Alman bir komutanın emriyle Kunduz'da düzenlenen saldırıda sivil ölümlerin de olması, Savunma Bakanı'nı zor durumda bıraktı. Ancak Köln'de çıkan Express gazetesi, Bakan'a yönelik "istifa" çağrılarının yerinde olmadığı görüşünde:

“Kunduz'daki bombalı saldırıda neler olduğunun ortaya çıkması önemli, bundan şüphe yok. Ancak tartışma giderek saçma bir hâl alıyor, hatta çarpıtılıyor. Tıpkı Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg'e yöneltilen istifa çağrılarında olduğu gibi. Muhalefetin bu konuda çok iyi bir sınav verdiği söylenemez. Eğer Guttenberg'in suçlu olduğundan eminseler, Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasına ne gerek vardı? Ya da bu komisyon, Guttenberg'i kamuoyu önünde mahkum edecek bir mahkeme işlevi mi görecek? Ancak diğer yandan Afganistan'da zor koşullarda görev yapan Alman askerleri, iki cephe arasına sıkışmış durumda. Bir yandan Taliban öte yandan Berlin'deki politikacılar…”

Federal Alman Anayasa Mahkemesi, telefon ve internet verilerinin saklanmasına ilişkin yasal düzenlemeyi esastan görüşmeye başladı. Kişisel verilerin korunmasını tartışmaya açan yasal düzenlemeyle ilgili mahkemenin önümüzdeki Ocak ayında vereceği karar merakla bekleniyor. Recklinghäuser Zeitung'da şu yorumu okuyoruz:

“Kişisel güvenlik için özgürlüğün sınırlandırılmasına ne ölçüde izin verilebilir? Anayasa, AB düzenlemelerinin arkasından mı gelmelidir? Federal Alman hükümetinin yürütmedeki hareket serbestisi ne kadar? Federal Alman Anayasa Mahkemesi, yakında bu sorulara yanıt vereceği kararını ortaya koyacak. Ancak gelen işaretler, Karlsruhe'deki yargıçların, kanun koyucuları gelecek yılın başında yeni düzenlemelere zorlayacağı yönünde…”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Murat Çelikkafa