1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.12.2003 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tunçak16 Aralık 2003
https://p.dw.com/p/AbwJ

Kuzey Kıbrıs’ta hafta sonu yapılan parlamento seçimleri Alman basınında geniş yer tutuyor. Düsseldorf’ta yayınlanan Rheinische Post, Ada’nın tamamının AB üyesi olması için kararın henüz verilmediğini hatırlatıyor. Gazetenin yorumu şöyle devam ediyor:

"Türkiye işgali altındaki Kuzey Kıbrıs’ta yapılan seçimler, Avrupa yanlısı muhalefeti güçlendirdi. Muhalefetin Ada’daki bölünmüşlük sorununu bitirme isteği umut verici. Ancak sandıktan çıkan eşitlik kimsenin işine yaramayacak. Alınan sonuç Denktaş’ın zamanın geriye saydığını da yansıtıyor. Denktaş’ın desteklediği partiler BM barış planını reddediyor. İşte bu partiler, bu nedenden dolayı ellerindeki çoğunluğu kaybetti... Günde 5 binden fazla Kuzey Kıbrıslı Güney’e çalışmaya gidiyor. 60.000 Adalı Türk ise hali hazırda Güney Kıbrıs pasaportu taşıyor.”

Neue Osnabrücker Zeitung da seçimelerden çıkan eşitliği konu ediyor satırlarında. Gazete Denktaş’ın bu sonucu, Anavatan’dan Ada’ya gitmiş Kuzey Kıbrıs vatandaşlarına borçlu olduğunu belirtiyor. Yorum şöyle sürüyor:

”Ada halkının yarısını oluşturan bu Kuzey Kıbrıs vatandaşları eskiden Denktaş’a, başarılı seçim sonuçları almasında yardım ettiler. Bugün ise Denktaş’ın ancak politika sahnesinde kalmasını garanti edebiliyorlar. Çünkü Denktaş Kıbrıslı Türkler'den oluşan kendi halkı arasında, Rum Kesimi ile birleşme ve buna bağlı AB üyeliği konusundaki tavrı nedeniyle git gide daha çok dirençle karşılaşıyor.”

Handelsblatt adlı ekonomi gazetesi ise Kıbrıs sorununu Türkiye’nin AB üyeliği ile ilişkilendiriyor. Gazetede yer alan yorum kısaca şöyle:

”Ankara hükümeti, Kuzey Kıbrıs’ı aylarca topallatacak bu seçimlerden memnun olamaz. Çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorunu çözülmediği takdirde, ülkesinin Avrupa ile yakınlaşmasının bir serap olacağının farkında. Zaman hızla ilerliyor. 2004 sonunda AB hükümet başkanları Türkiye’ye müzakere takvimi verilip verilmeyeceğini kararlaştıracak. Bu tarihe kadar, en azından, Kıbrıs sorunu çözülmezse Türkiye bekleme odasında kalacak gibi görünüyor. ”

Alman basınının yer verdiği bir diğer konu ise başarısızlıkla sonuçlanan AB Brüksel Zirvesi ve bu durumun genişleme sürecine etkileri. Berliner Zeitung adlı gazete, Federal Meclis’in Avrupa Konmisyonu Başkanı Hristiyan Demokrat Politikacı Mathias Wissmann’ın sözlerine yer veriyor satırlarında. Politikacı, AB’nin derin bir krizde olduğunu ve daha da genişlemeyi belli bir dönem için kaldıramayacağını savunuyor. Gazete, bu nedenle Türkiye, Bulgaristan ve Romanya’nın AB üyeliği umudunun kırılması gerektiğini savunuyor.

Financial Times Almanya ise Saddam Hüseyin’in nerede yargılanacağı sorusunun yanıtını arıyor:

"Saddam Hüseyin’in yakalanmasının ardından Bağdat sokaklarında kutlama yapanlardan Birleşik Amerikalı senatörlere kadar herkes aynı fikirdeydi: Saddam bir Irak mahkemesinde yargılanmalıydı. En iyisi de Geçici Hükümet Konseyi’nin geçtiğimiz hafta Bağdat’ta kurduğu mahkemede..."

Gazete, Saddam’ın bir Irak mahkemesinde yargılanmasının ise birtakım sorunları beraberinde getirebileceğini belirtiyor. Yorumda, mahkemenin bağımsızlığı konusunda şüpheler oluşacağı, bu nedenle devrik liderin Lahey’deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi benzeri bir mahkemede yargılanması gerektiği vurgulanıyor.

Almanya’da hükümet ile muhalefet arasında vergi reformu konusunda varılan anlaşma da basın özetlerinde öçne çıkan konular arasında. Die Welt, varılan anlaşmaya eleştirel yaklaşıyor:

"Sol ve sağ kanattan politikacılar aylar boyunca art arda vergi reformuna ilişkin radikal öneriler getirdiler. Yılbaşı çamının altında hediye olarak sözde büyük bir vergi indirim paketi bulunacaktı. Elimize geçen ise küçücük bir paketçik oldu. Önceki akşam Alman politikası büyük bir şansı kaçırdı. Öne çekilen vergi reformu aslında Almanya’nın temelden modernleşmesinin başlangıcı olacaktı. Herkes bu başlangıçtan ümitliydi. Çünkü hükümet ve muhalefetin sonunda durumun vehametini kavradığını düşünüyorduk.”

Süddeutsche Zeitung’un da bu konuya ilişkin yorumu şöyle:

”Başbakan Schröder’in gelecek aylar için ümit etmekten başka çaresi yok. Ekonomik büyüme gerçekleştiği takdirde Uzlaştırma Komisyonu’ndaki tavrını, daha önceden belirlenmiş bir stratejinin parçası olarak sunacak. Gerçekleşmez ise hükümetin içinde bulunduğu kriz devam edecek. Yani vergi gelirlerindeki eksik, rekor derecedeki borçluluk ve moral bozukluğu sürecek. Hristiyan Birlik Partileri’nin ise Pazar günü yapılan zirveden sonra da endişe etmesini gerektirecek bir durum yok. Eğer ekonomik iklim düzelirse ‘Bunda benim de payım var’, aksi durumda ise "Ben reformu bloke etmedim, buna rağmen Schröder başaramadı” diyecek.

Bild gazetesi hükümet ve muhalefet partilerinin vergi reform tasarısını değiştirerek kabul etmesini eleştiriyor. Düsseldorf’ta yayınlanan Westdeutshe Zeitung ise reform zirvesini 'kaçırılmış fırsatlar zirvesi' olarak tanımlıyor. Gazete, reform paketini değiştirerek kabul eden liderlerin vatandaşların güvenini sarstığını savunuyor. Yorumda, ”Asıl problem bu reform paketini, marifetlerine tanık olduğumuz yine aynı politikacıların uygulayacak olması” deniyor.