1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.11.2011 - Avrupa basınından özetler

16 Kasım 2011

Almanya’daki aşırı sağ terör ve Nasyonal Demokrat Parti’nin kapatılması tartışmaları Avrupa basınında da geniş yer alıyor.

https://p.dw.com/p/13BYF

Danimarka’nın başkenti Kopenhag’dan Politiken gazetesi, aşırı sağ şiddetin görmezden gelindiğine dikkat çekiyor ve 8 Türk ile bir Yunan’a yönelik cinayetlerin kamuoyuna ‘Döner cinayetleri’ diye yansıtılmasını eleştiriyor:

“İşlenen cinayetler tamamen tesadüf eseri aydınlatılabildi. Alman polisi, açıkça ortada olan bir şeyi, yanlış düşünce alışkanlığı nedeniyle göremediğini anlamak zorunda kaldı. Yani cinayetin göçmenlere nefretten kaynaklandığını, kriminal değil, siyasî kaynaklı olduğunu. Anayasayı korumakla görevli iç istihbarat teşkilatının çok daha önce alarma geçmesi gerekirdi. Aşırı sağın taşıdığı sınırsız şiddet potansiyeline karşı gözlerimiz kör olmuş. Döner cinayetleri mi? Hayır bunlar Alman cinayetleriydi. Çok fazla ağaçtan ormanı görmek zor oluyor.”

Hollanda’dan ‘de Volkskrant’ gazetesi de soruşturmalardaki aksaklıklara dikkat çekiyor:

“Terör hücresini oluşturan üçlünün daha 90’lı yıllarda gözlem altına alınmış olması, güvenlik birimleri için fazlasıyla nahoş bir durum. Üçlü o dönemde Jena kentinde, iç istihbaratın bir muhbiri tarafından kurulmuş aşırı sağ bir grubun üyeleriydi. Bu belki, federal düzlemdeki istihbarat birimleriyle eyaletlerdekilerin birbirinden kopuk çalışmış olmasıyla açıklanabilir… Alman siyaseti şimdi aşırı sağ çevrelerde bağlantı adamları görevlendirme konusunu eleştirel bir şekilde yeniden gözden geçiriyor."

Danimarka’dan Jyllands Posten gazetesi ise Almanlar’ın örnek bir tutum sergilediği görüşünde:

“Geçmişi yine Almanya’nın peşini bırakmıyor. Şiddetin aşırı sağ kaynaklı olması hiçbir ülkede Almanya’daki kadar büyük bir telaş yaratamaz. Hem de şiddet, terörden bahsedecek kadar iyi bir şekilde organize edilmişse. Alman kamuoyu topluca şok yaşıyor. Almanların hakkını teslim etmek gerek. Bu, Alman demokrasisinin gücünü göstermektedir. Aşırı sağın serpilmesine yönelik her tür hamleyi daha başından ezme niyetinin hayata geçirilmesinde örnek tutum sergiliyorlar. Zor tarihi nedeniyle Almanya şüphesiz özel bir sorumluluk taşıyor. Bu sorumluluğun yerine getirilmesini ise sadece çevreden eleştirel bir şekilde izleyenler değil, şüphesiz Almanların kendisi de bekliyor.”

Avusturya’dan Der Standard gazetesi ise Almanya’da aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD) kapatılması için yeni bir girişim başlatılması tartışmalarına değiniyor ve iç istihbaratın yol açtığı fiyaskonun açıklığa kavuşturulması gerektiğini vurguluyor:

“Şimdi yeniden bir yasaklama süreci başlatılması yanlış yol olur. İlk girişimin niye başarısızlıkla sonuçlandığı Almanya’da unutulmadı. O dönemde Federal Hükümet, Federal Meclis ve Eyalet Temsilciler Meclisi partilerüstü bir ‘İyiler Koalisyonu’ kurarak ortak dilekçe vermişti. Ama bunu yaparken bir şeyi gözden kaçırdılar: Nasyonal Demokrat Parti, federal yönetim kuruluna kadar iç istihbaratın bağlantı adamlarıyla doldurulmuştu. Bu bağlantı adamlarının sağladığı deliller, kendilerinin hazırlamış olabileceği şüphesi nedeniyle kullanılamadı. Bu tür bir rezalet bir daha tekrarlanamaz. Partinin kapatılması için yeni bir girişim düşünmeden önce, Anayasa Koruma Teşkilatı’nın nerede başarısız olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır.”

Yine Avusturya’dan Salzburger Nachrichten gazetesi ise ‘Düşünceler yasaklanamaz’ başlıklı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Bir şey yasaklandı diye yok olmaz. Aynı şekilde Almanya’da Nasyonal Demokrat Parti yasaklanırsa bu, yabancı düşmanı düşüncenin ve bu düşüncenin takipçilerinin ortadan kaybolacağı anlamına gelmez… Belki NPD’nin üye sayısı azalacak, suça bulaşmak istemeyenlerle sınırlanacaktır. Ama bu, geriye kalan büyük bölümü pek ilgilendirmeyecektir. Yasadışı hareketin mensupları yeraltına inip faaliyetlerini sürdürecek ve devlet, ne işler çevirdiklerinden daha az haberdar olacaktır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Başak Özay