1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.06.2010 - Alman basınından özetler

16 Haziran 2010

Kırgızistan’da yaşanan çatışmalar ve Almanya’da zenginle yoksul arasındaki uçurumun büyüdüğünü ortaya koyan araştırma, bugünkü Alman basınında öne çıkan konular.

https://p.dw.com/p/Nrrc

Berliner Zeitung, Kırgızistan'da Özbek azınlığa karşı katliama dönüşen saldırıları ele alıyor ve Rusya'nın askerî müdahalesinin kaçınılmaz hale geldiğini belirtiyor:

“Çaresiz Özbek azınlık, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi sivil toplum kuruluşları ve hatta Bişkek'teki geçici hükümetin tüm taleplerine rağmen Rusya'nın Kırgızistan'a asker göndermemek için pekçok nedeni var. Kremlin hâlâ direniyor. Ancak acı gerçek, Rusya'nın müdahale etmemesinin bedelinin daha ağır olacağı. Rusya yaşananlara seyirci kalırsa sadece itibarını zedelemekle kalmayıp kendi çıkarlarına da zarar verecek. Kırgızistan'da bir devlet çöküyor. Bu tür bir boşluğu doldurmaya çalışanlar elbette çıkacaktır. Örneğin komşu Özbekistan ya da Tacikistan gibi yabancı güçlerin müdahalesi durumunda şiddet daha da yayılabilir.”

Frankfurt/Oder merkezli Märkische Oderzeitung da Rusya'nın Afganistan'daki acı deneyimler nedeniyle askerî operasyondan çekindiğini, ancak Özbekistan'ın, Kırgızistan'da Özbeklerin katledilmesine uzun süre seyirci kalmayacağını belirtiyor ve ekliyor:

“Tüm bölgeyi alevler sararsa Rusya, ABD ve hatta Almanya'nın da çıkarları doğrudan etkilenecektir. Moskova ve Washington'ın Kırgızistan'da askerî üsleri; Almanya'nın Özbekistan'da Afganistan'a ikmal üssü bulunuyor.”

Düsseldorf'ta çıkan Rheinische Post gazetesi, Kırgızistan'da Özbek azınlığa karşı Balkanlar ya da Afrika'da yaşandığı gibi bir ‘etnik temizliğe' girişildiğini belirtiyor:

“Katliama dönüşen iktidar kavgası tüm bölgeyi tehdit ediyor. Bunun ne anlama geldiğini çok da uzak olmayan Afganistan'daki durum gösteriyor: Devlet düzeninin yıkılması, yerel savaş ağalarının keyfî iktidarı ve muhtemelen oluşan iktidar boşluğunu radikal İslamcıların doldurma girişimi. Ancak tüm bu jeopolitik hesaplar bir yana, şu an en önemlisi Özbeklere yönelik şiddeti durdurmaktır. Moskova'nın bu arı kovanına asker göndermedeki çekinceleri anlaşılabilir. Ancak askerî müdahalenin alternatifi yok. Ve şu anki duruma bakıldığında, gereken aciliyette asker gönderebilecek tek ülke Rusya.”

Almanya'da Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü'nün açıkladığı araştırma sonuçları yoğun tartışmalara neden oldu. Araştırma, Almanya'da zenginle yoksul arasındaki uçurumun derinleştiğini, orta sınıfın küçüldüğünü ortaya koyuyor.

Nürnberger Nachrichten gazetesinin yorumu şöyle:

“Araştırmada verilen rakamlar gayet açık. Orta sınıf küçülüyor, yoksul daha yoksullaşırken zenginler krize rağmen -hatta belki tam da kriz nedeniyle- daha da zenginleşiyor. Bu ülkede uzun süredir hâkim olan sosyal birlik parçalanıyor. Almanya; ABD ve kısmen İngiltere'deki gibi gettolaşma yolunda hızla ilerliyor. Bunu istiyor muyuz? Eğer istemiyorsak rotayı değiştirmek gerek.”

Dresdner Neueste Nachrichten gazetesinin aynı konudaki yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Orta sınıf, toplumun macunu, üst ve alt tabakayı bağlayan zincirdir. Orta sınıfın parçalanması ülkedeki dayanışmayı bozar. Ancak orta gelirlilerin dayanma kapasitesinin sonuna gelindi. Sadece vergilerle değil, giderek artan masraflar, ek ödemeler, zamlar ve tarifelerle ek yük bindirildi. İnsanların büyük bölümü, normal çalışarak mütevazı bir refaha kavuşabilme umudunu kaybetti.”

Halle kentinde yayımlanan Mitteldeutsche Zeitung'un yorumu ise şöyle:

“Gelir uçurumu yıllardır büyüyor ve toplumun birlikteliğinin temelini dinamitleyecek malzemeyi hazırlıyor. Hükümetin son tasarruf paketine baktığınızda iyi kazananlar ya da yüksek gelirlilerden kısıldığını pek göremiyorsunuz. Tasarrufun faturası, düşük gelirlilere, hatta işsizlere çıkarılıyor. Sosyal adalet böyle olmaz. Şu an bir statü paniği hakim. İnsanlar sosyal açıdan sınıf düşmekten korkuyor. Ekonomik krizin zaten korkuları artırdığı bir dönemde bir de siyaset yanlış vurgularla bunu daha da kızıştırmamalı.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Murat Çelikkafa