1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.01.2006 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap16 Ocak 2006
https://p.dw.com/p/Abno

Yeni haftanın ilk gününde Avrupa basınında İran ile batı arasındaki nükleer program krizi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Pakistan’daki hava saldırısı ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Washington’dan sonra Moskova ziyaretiyle ilgili yorumlar ön plana çıkıyor. İran’ın nükleer tesislerini yeniden faaliyete açmasıyla, Batı ülkeleri ile Tahran arasında gerginliğin krize dönüşmesini, İngiliz Financial Times gazetesi şöyle değerlendiriyor:

Fransa, İngiltere ve Almanya’nın gösterdikleri diplomatik çaba, zaman kazandırdı. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush da Almanya Başbakanı Angela Merkel’e İran konsunda barışçıl çözümden yana olduklarını söyleyerek, güç gösterisinde bulunmaya niyetli olmadıklarını kanıtladı. Bu akıllıca bir davranış. ABD ve Avrupa ülkeleri, bu sorunu çözebilmek için Çin ve Rusya’nın yardımına muhtaç.“

Alman Frankfurter Rundschau gazetesinde şu yorum yer alıyor:

„Tahran’ın kendine bu kadar güvenmesinin ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın bu kadar rahat konuşabilmesinin tek nedeni, Batı’nın askeri açıdan zayıf olduğunun bilinmesi değil. Tahran, Batı ülkeleri arasında bir birlik olmadığının farkında! Batı ülkeleri öncelikle bunu, yani Ahmedinecad’ın gücünün nereden kaynaklandığını kavramalı. Zira Ahmedinecad, sivri çıkışlarıyla Batı ülkeleri arasındaki çatlakları derinleştirmeye çalışıyor.“

Almanya’da yayımlanan yerel ölçekli gazetelerden Berliner Zeitung ise şu satırla yer veriyor:

Tahran, Amerikan yaptırımlarıyla başa çıkabildiği için Avrupa’nın yaptırımlarından korkmuyor. Hatta Tahran, Avrupa’nın yaptırım tehdidi savururken ciddi olmadığını da biliyor. Tahran, son çare gibi görünen, Rusya’nın, kendi topraklarında nükleer çalışmalar yüretme teklifini reddetti. Peki ne yapılmalı? Avrupa, İran’la ortak nükleer çalışmalar yürütmeyi teklif edebilir. Eğer İran bu teklifi geri çevirirse, o zaman Tahran’ın amacının ne olduğu kesinleşir.“

Bir başka yerel Alman gazetesi, Westfaelischer Anzeiger’e göz atıyoruz:

„Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yaptırım uygulama ihtimali zayıf. Konsey’de veto hakkı bulunan Çin, doğalgazının büyük bir kısmını İran’dan sağlıyor. Güvenlik Konseyi’nin veto hakkı bulunan bir başka üyesi olan Rusya da İran’a silah satıyor. Tahran, Avrupa’nın meseleyi Güvenlik Konseyi’ne taşıma tehdidinin bir blöften ibaret olduğunu biliyor.“

Washington’a resmi ziyaret düzenleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bir sonraki durağı Moskova. Avusturya’da yayımlanan muhafazakar Die Presse gazetesi, Almanya–Rusya ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığına işaret ediyor:

„Çok şükür, Alman–Rus dostluğu dönemi bitti. Merkel’in selefi Schröder’in Rusya Devlet Başkanı Putin ile kurduğu yakınlık, diplomasi tarihinde kara bir leke. Schröder, kendini inkara varacak derecede Putin ile yakınlaştı. Ama Merkel böyle davranmayacaktır. İki ülke arasındaki ilişkinin başka bir yöne sapmasının vakti geldi de geçiyor bile. Özellikle Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri, bu alanda umudunu Merkel’e bağladı. Şimdilik Merkel, onların umudunu boşa çıkaracakmış gibi görünmüyor.“

Almanya’da yayımlanan Handelsblatt gazetesi ise aynı konuda şunları yazıyor:

„Schröder sonrası, dış politikada Almanya’nın oyun sahası oldukça genişledi. Washington ziyaretiyle Merkel, Beyaz Saray ile her konuda aynı fikirde olmadığını gösterdi, ancak düşündüğünü açıkça söylediği için belirli bir güven zemini oluştu. Aynı şey Moskova ile ilişkiler için de geçerli. Merkel, Putin’in politikalarını da eleştirmekten kaçınmayacaktır.“

Fransız yayın organı La Charente Libre, CIA’in gerçekleştirdiği ileri sürülen, çok sayıda sivilin öldüğü Pakistan’daki hava saldırısına ilişkin olarak, şu yorumu taşımış sayfalarına:

„Irak’ta ağır darbeler alan ABD, vur deyince öldürüyor. Müttefiklerinin veya sivillerin gözünün yaşına bakmıyor. Ama böyle yaparak ABD, kendi kendini mat ediyor. Terörle mücadelede başarılı olmak için kendi yanına çekmesi gerekenleri düşman haline getiriyor.“

Alman Süddeutsche Zeitung’da şöyle deniliyor:

„ABD, deprem sonrasında Keşmir’e yaptığı yardımlarla kazandığı Müslüman dostlarını, bombalarını çocukların üzerine atarak kaybediyor. Böylece yeni El Kaide militanlarının yetişmesine zemin hazırlamış oluyor. Savaşta her şey mübah diyen ABD’nin imajı günden güne kötüleşiyor.“

Basın turumuzda son konumuz, Şili’de ilk kez bir kadının devlet başkanlığına seçilmesi. Sosyalist aday Michelle Bachelet’in Şili’nin ilk kadın devlet başkanı olmasına ilişkin olarak İtalyan La Republica gazetesinde şu satırlar yer alıyor:

„Latin Amerika’da yeni bir dönem başlıyor. Allende hükümetinin kanlı bir darbeyle devrildiği Şili’de artık bir kadın dümene geçti. Bachellet’i zorlu görevler bekliyor. Dört yılda Şili’de çok şey değişecektir.“