1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.10.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı14 Ekim 2005
https://p.dw.com/p/Abor

Alman ve Avrupa basınında bugün, Almanya’da yeni hükümet kuruluşu hazırlıkları, kuş gribi, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği tartışmaları, Irak’ta yarın yapılacak Anayasa Referandumunun Amerika’ya muhtemel yansıması, Avrupa Parlamentosu milletvekili Vural Öger ile ilgili iddialar, Kafkasya’da terör baskını ile ilgili haber ve yorumlar öne çıkıyor.

Angela Merkel liderliğinde Sosyal Demokratlar ile Hristiyan Birlik arasında kurulacak koalisyon hükümetine ilişkin tartışmalar devam ediyor. İsviçre’de yayımlanan Neue Zürcher Zeitung gazetesi, Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Franz Müntefering’in kabinede Başbakan Yardımcısı ve Çalışma Bakanı olarak görev alacak olmasını, „Bir bukalemun başbakan vekili oluyor“ başlığıyla duyuruyor. Gazete, Müntefering’in yalın, alçak gönüllü ve ayakları yere basan bir kişiliğin yanı sıra siyasi hırsa da sahip olduğunu sergilediğini kaydediyor.

Yüksek tirajlı Alman gazetelerinden Bild ise Schröder’in sağ kolu olarak da bilinen, Başbakanlık müşaviri Frank-Walter Steinmeier’in Dışişleri Bakanlığı’na aday gösterilmesini Sosyal Demokratlar’ın kadro yetersizliğine bağlıyor. Gazete, „Diplomatik beceri sahibi ve mükemmel organizatör olarak bilinen Steinmeier, dışişleri bakanlığına en uygun aday“ diye yazıyor.

Fransız Liberation gazetesi, 1918 yılında yaşanan grip salgının 40 milyon kişinin hayatına mal olarak Birinci Dünya Savaşı’ndan daha fazla can kaybına yol açtığını hatırlatıyor. Gazete, kuş gribine karşı bütün dünyanın harekete geçmiş olmasını küreselleşmenin olumlu yanlarından biri olarak değerlendiriyor ve bu „alarm halinin“ 1918’deki kabusun tekrarlanmasının önüne geçeceğini kaydediyor.

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in İstanbul ziyaretinde sarf ettiği, „İmtiyazlı ortaklık seçeneği Türkiye açısından tarih olmuştur“ ifadesi, Alman siyaset dünyasında farklı tepkiler alıyor. Rheinische Post gazetesine konuşan Hristiyan Birlik Partilerinin dış politika sözcüsü Friedbert Pflüger, „İmtiyazlı ortaklık seçeneğini rafa kaldırmış değiliz. Keza, müzakere çerçeve belgesinde de tam üyelik görüşmelerinin çıkmaza girmesi halinde Türkiye için başka çözümlerin aranacağı açıkça ifade edilmektedir“ diye konuştu.

AB Komisyonu’nun Sanayileşmeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen ise gerek NATO üyeliği gerekse Gümrük Birliği gözönünde tutulduğunda Türkiye’nin zaten hali hazırda Avrupa Birliği’nin imtiyazlı ortağı olduğuna dikkat çekti. Spiegel Dergisi internet editörlerinin sorularını yanıtlayan Verheugen, „Merkel’in önerdiği imtiyazlı ortaklık Ankara’ya şimdi sahip olduğundan daha fazla ne verebilir? Brüksel ile Ankara arasında başlayan müzakarelerin hedefi tam üyelik olmalı“ dedi.

Yeni Irak Anayasası, uzun ve sancılı bir hazırlık sürecinin ardından yarın referanduma sunuluyor, değerli dinleyenler. Artan şiddet dalgasının yanısıra yeni anayasa metniyle ilgili bazı sıkıntıların halen devam etmesi, ciddi bazı endişeleri de beraberinde getiriyor. Süddeutsche Zeitung gazetesi, Irak Anayasası ile ilgili gelişmelerin Amerika Birleşik Devletleri’ne muhtemel yansımasını inceliyor:

„Anayasa referandumundan sonra Bush yönetimine Irak’tan çekilmesi için yapılan baskılar daha da artacaktır. Amerika artık savaşa doydu. Askerlerin eve dönmesi için sesini yükselten medya ve siyaset dünyası mensuplarının sayısı her geçen gün artıyor. Katrina kasırgasının sonuçları ve mali kriz nedeniyle yıpranan Bush’un eli oldukça zayıf. Büyük ihtimalle Bush, önümüzdeki günlerde Irak’tan çekilme takvimini açıklayacak, hatta belki de Vietnam’ı andıran ani bir geri çekilmeye de tanık olucağız.“

Avrupa Parlamentosu’nda Almanya’yı temsil eden Türk kökenli işadamı Vural Öger’in Belçika’da bir başka Türk işadamının silahlı kişiler tarafından kaçırılması olayına adının karıştığı ileri sürülüyor. Konu ilk olarak Belçika basınında yer alırken, Alman medyası da konuya yoğun ilgi gösteriyor. Olayla ilgisi bulunmadığını belirten Vural Öger, iddiaların, şahsına yönelik bir kampanyanın parçası olduğunu kaydediyor.

Avrupa basınında dikkat çeker bir başka konu Kafkaslar’daki şiddet olayları. Çeçen militanların Rusya’ya bağlı Kabardin - Balkar Özerk Cumhuriyeti’ne dün düzenlediği baskın, Handelsblatt gazetesi tarafından özetle şöyle değerlendiriliyor:

„Baskın, Kremlin’in Kafkasları bir türlü kontrol altına alamadığını sergiliyor. Rusya lideri Vladimir Putin, 300 kişinin ölümüyle sonuçlanan Beslan saldırısının ardından bölgeye has adamlarından Dimitri Kozak’ı göndermişti. Kozak, Rusya’nın yoksullar mahallesi de olarak isimlendirilen bölgeyi huzur ve istikrara kavuşturmak için neyin gerekli olduğunu kendi gözleriyle görme imkanı buldu. Kafkasya’da ekonomi ve siyaset üzerinde bazı çıkar gruplarının sözü geçmektedir. Yolsuzluğun kaynağı bu grupları ortadan kaldırıp yeni iş sahalarının açılması gerekiyor.“