14.07.2006 - Alman basınından özetler...

Alman gazetelerinde bugün ön plana çıkan konular, ABD Başkanı Bush’un Almanya ziyareti ve Ortadoğu’da kızışan durum. Köln’de çıkan Express gazetesi ABD Başkanı George Bush’un Almanya ziyaretini şöyle değerlendiriyor:

“Stralsund’da Hollywood benzeri bir hava esiyordu. Bush ve Merkel, sanki ‘Rüzgar gibi geçti’ filminden bir sahne oynarmışcasına, aralarındaki uyumu sergiliyordu. Schröder dönemindeki soğukluk çoktan tarihe karışmış görünüyor. Merkel, dış politikada, karşı tarafın duyarlılıklarını gözardı etmeden, kendi çizgisini sürdürmekteki başarısını bir kez daha sergiledi. Bu beceriyi bir de iç politikada sergileyebilse…”

Hannover’de çıkan Neue Presse adlı gazetede de şu satırları okuyoruz:

„Merkel’ın Washington ziyaretinde sergilemeye çalıştığı hafif mesafeli tavırdan eser kalmadı. Tam tersi, iki lider de birbirlerine övgü yarışı içindeydi. Bu da biraz abartıya kaçtı. Ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin yine rayına oturması olumlu bir gelişme. İran krizi, Ortadoğu’da yine patlak veren şiddet, dünya çapında enerji kaynakları üzerine dönen oyunlar. Bütün bu sorunlar, ancak Avrupa ve ABD elele verirse çözülebilir.“

Südwest-Presse ise Gerhard Schröder’in başbakanlığının sona ermesinden 10 ay sonra iki ülke arasında yine bir ortaklık havası oluştuğunu belirttiği yorumunda, özetle şu satırlara yer veriyor:

„Almanya ve ABD’nin yine „biz” diye konuşmasının ardında sadece Berlin’deki iktidar değişikliği yatmıyor. Washington da, kriz ve savaşlarda, müttefiklerinin muhalefetine kulak asmadan hareket etmenin bir süper gücü aştığının farkına varıyor. Almanya, ABD’nin Irak’tan çıkmasına yardım etmeyecek, ama Afganistan’da ABD’ye en fazla destek olan ülke Almanya.“

İsrail’in Lübnan’daki operasyonu yoğunlaştırması, bölgede savaş korkusunu artırıyor. Berlin kentinde çıkan Tageszeitung adlı gazetenin yorumu şöyle:

„İsrail’in bugüne kadar Lübnan ve Gazze’de yaptığı güç gösterisi, aslında bir güçsüzlük göstergesinden öteye gitmiyor. Askeri güç, ancak siyasi bir hedefe ulaşılabildiği zaman bir anlam ifade eder. İsrail hükümeti, Lübnan’daki altyapıyı bombalayarak Beyrut yönetimini baskı altına sokmayı, Beyrut’un da bu baskıyı aynen Hizbullah’a uygulamasını amaçlıyor. Ancak bu taktik pek işe yaramıyor. Tam tersi bugüne kadar benzeri adımlar, tüm Lübnanlıların omuz omuza vermesine neden olmuştur.“

Son olarak Münih’ten Abendzeitung adlı gazetenin yorum sütununa bakıyoruz:

„Askerleri kaçıran Hizbullah’ın kalelerini vurmak anlaşılır, ama bağımsız bir devletin uluslararası havaalanını vurmak, kıyılarını ablukaya almak, sivil halkını öldürmek? İşte bu olmaz. Hizbullah, Lübnan değil. Hizbullah, halkının yarısı bile müslüman olmayan bir devlet içinde, sevilmeyen, radikal bir oluşum sadece.„