1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.03.2011- Avrupa basınından özetler

14 Mart 2011

Bugünkü Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz yorumlar, Japonya’nın nükleer facianın eşiğine gelmesi ve Libya’daki direniş hareketine Batılı ülkelerin gereken dayanışmayı göstermemesi.

https://p.dw.com/p/10Yst

Sol-liberal Fransız gazetesi Liberation, bir düzen ülkesi olan ve estetiğin doruğa ulaştığı Japonya’nın bugün tahribat ve yıkım görüntüsü verdiğini, öte yandan nasıl etkili yardım yapılabildiğinin de gözler önüne serildiğini belrtiyor:

“Ordu kısa bir süre içinde seferber edildi, 600 bin kişi -düzenli bir biçimde- güvenlikli yerlere tahliye edildi, uzman itfaiyeciler hayatları pahasına radyasyon sızıntılarını engellemeye çalışıyorlar. Ne panik var, ne yağma… Sadece 1945 yılından bu yana yaşadığı en büyük dramın üstesinden gelme çalışması var. Japonya hem nükleer enerjiye bağımlılığını, hem de bu konuda herşeyi gizli tutma eğilimini mutlak yeniden gözden geçirecektir. Ama şu anda beklenilen şey eleştiri değil, merhamet.”

Yine bir Fransız gazetesi, “La Charente Libre”, dünya çapında üçüncü sıradaki nükleer enerji üreticisi Japonya’nın, gezegenin en güçlü yer sarsıntılarına maruz bulunan bir bölgesinde bulunmasına rağmen -tıpkı başka ülkelerin de iddia ettiği gibi- en güvenilir nükleer tesislere sahip olduğu görüşünde olduğunu belirtiyor ve yorumunda şunları ekliyor:

“Japon facia senaryosu, nükleer enerjinin olağanüstü güvenilir olduğu yönündeki tartışmayı yeniden gündeme getirdi. Daha kısa bir süre önce Amerikan Başkanı Barack Obama, nükleer enerjiyi “temiz enerji” olarak nitelemiş; keza Fransa da nükleer enerjinin bir yeniden doğuş yaşadığından dem vurmuş ve dünyanın dört bir köşesine bu enerji türünü ihraç etmeye hazır olduğunu ilan etmişti. Ama Japonya’daki olaylar da gösteriyor ki, sıfır risk diye bir şey olamaz; ne nükleer enerjide, ne de başka bir alanda... .”

Sol-liberal İspanyol gazetesi El Mundo’nun yorumu da benzer doğrultuda:

“Japonya’da nükleer tesisler dramı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, nükleer enerji kullanımı yeniden gözden geçirilmek zorunda. Bu sadece Japonya için değil, tüm başka ülkeler için de geçerli. Güvensiz bir ortamın dünya ekonomisi açısından da sonuçları ağır olabilir. Büyük bir nükleer facianın önüne geçilebilse bile, bunun Japonya için kalıcı sonuçları olacaktır. Zira ülke nükleer enerjiye bağımlı!”

İtalyan La Stampa gazetesi ise farklı bir konuya değiniyor ve Batılı ülkelerin Libya’daki direnişçilere karşı tutumunu mercek altına yatırıyor. Yorumda özetle şu görüşlere yer veriliyor:

“Direnişçilerin kontrolündeki Brega kentinin geri alınması, kaderin Muammer Kaddafi’nin birlikleri lehine dönmesi anlamına geliyor. Geçen her saat, Kaddafi ile oğullarının baskı rejiminin gücünü artırıyor. Sadece tek bir vücut olarak tavır koyabilen uluslararası topluluk bu durumu engelleyebilirdi. Ama bütünlük oluşamadı. ‘Uluslararası Topluluk’ konsepti, içi boş bir kavram haline geldi.”

Muhafazakar İngiliz gazetesi The Times da, “Libya elden gidiyor” başlıklı yorumunda, Batılı ülkelerin direnişçilerden yana girişimde bulunmamasını eleştiriyor:

“Kaddafi’nin yakıp-yıkma girişimleri karşısında Batılı politikalar çark etti. Oysa ki Kaddafi’nin cinayetlere karışmış olan rejimi üzerine Batının kararlılıkla yürümesi gerekirdi. Kaddafi’nin zaferi sadece Libya halkı için değil, tüm Arap dünyası açısından felaket anlamına gelir. Otokratlara da, 'halk ayaklanmalarına zalim baskı ile karşılık verilebilir' mesajı gitmiş olur: Uluslararası topluluk durumun böyle olmasına imkan tanıdı. Asilerin kavgası sadece sempati değil, Batının aktif dayanışmasını da gerekli kılıyor.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Beklan Kulaksızoğlu